9 Ekim 2014 Perşembe

KAMU MALİYESİ

KAMU MALİYESİ

İhtiyaç: İnsana tatmin edildiğinde haz, tatmin edilmediğinde ise elem ve acı veren histir.
Kişisel İhtiyaçlar: Bireyseldir. Fizyolojik ya da psikolojik olabilir. Piyasa ekonomisinde özel sektörce serbest biçimde arz talep ilişkisi çerçevesinde değerlendirilir.
Kamusal İhtiyaçlar: İnsanların toplum halinde yaşamasından doğan ihtiyaçlardır. Bunların kamu kesimince (devletçe) karşılanması gerekir.
·         Ortak Özellik: Hem kamusal hem de kişisel ihtiyaçlar karşılandığında haz verir.
·         Fark: Kişisel ihtiyaçların karşılanması daha kolaydır.
·         Fark: Kişisel ihtiyaçlar bedelsiz karşılanamaz.
·         Fark: Kişisel ihtiyaçlar arz ve talebe göre belirlenir. Kamusal ihtiyaçların karşılanması için bir karar süreci gereklidir. Modern toplumlarda bunu siyasal iktidar yapar.
Kaynak: İhtiyaçları karşılamak üzere mal ve hizmet üretmek için gerekli faktörlerdir.

EKONOMİ (İKTİSAT)
Tanım:
·         Bir toplumda kıt kaynaklar ile sınırsız gereksinimlerin karşılanması sorununa çözüm arayan bir sosyal bilim dalıdır.
·         İnsanların yaşayabilmek için üretme, ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu faaliyetlerden doğan ilişkilerin bütününü inceleyen bir bilim dalıdır.
·         İnsanların toplumda para kullanarak ya da kullanmadan ekonomi içinde çeşitli değerler, mal ve hizmet üretme ve toplumdaki bireylere ya da gruplar arasında bölüştürmek için kıt üretim kaynaklarını kullanmak konusundaki tercihlerini inceleyen bir bilim dalıdır.
Ekonominin İnceleme Alanları:
·         İnsanların toplumda para kullanarak ya da kullanmadan değişim işlemlerine neden olan faaliyetler,
·         İnsanların çeşitli mal ve hizmetler üretmek ve tüketmek ve bunları bölüştürmek üzere kıt üretim kaynaklarının nasıl kullanıldığı,
·         İnsanların günlük hayatta gözlemlenmesi,
·         İnsanların üretim ve tüketim etkinliklerini nasıl düzenlediği,
·         Servet, bunun ulaşılması ve kullanılması.
Ekonominin Amacı:
·         Kıt üretim kaynaklarının etkin kullanımı ile ihtiyaçların en uygun biçimde giderilmesi.

ULUSAL EKONOMİ (MİLLİ İKTİSAT)
1.       Bir milletin kendine özgü ekonomik yapısı.
2.       Dünya üzerindeki her bir toplumun, ulusun ve devletin oluşturduğu ekonomik birim.
İkiye ayrılır:
1.       Özel Ekonomi (Özel mallar ve hizmetler):
a.       Özellikleri:
                                                               i.      Özel mallar ve hizmetlerin üretim ve tüketimine ilişkin faaliyette bulunan kesimdir.
                                                             ii.      Kendine özgü işleyişi, kural ve ilkeleri vardır.
                                                            iii.      Kişilerin bireysel ihtiyaçlarına yöneliktir.
                                                           iv.      Özel mallar ve hizmetlerde fayda tespit edilebilir ve bölünebilir. Kimin ne kadar fayda sağladığı belirlenebilir.
                                                             v.      Özel mallar ve hizmetlerin niteliği arz ve talebe göre belirlenir.
                                                           vi.      Yaralanmak için bedel ödemek gerekir. Bedel, arz ve talebe göre oluşan piyasa fiyatıdır.
                                                          vii.      Özel mallar ve hizmetlerde dışsallık söz konusudur.
Dışsallık: Bir malın üretim ve tüketiminin üçüncü kişilere yarar sağlaması ya da maliyet yüklemesi.
                                                        viii.      Özel ekonomide görece kapasite sınırı dardır.
                                                           ix.      Özel mallar ve hizmetler özel kesim teşebbüslerince üretilse de gerektiği zaman üretimi kamu kesimi de yapabilir.
b.      İşleyişi:
                                                               i.      Tam rekabet koşulları varsa neyin üretileceğine piyasa karar verir.
                                                             ii.      Üreticiler maksimum kâr, tüketiciler maksimum faydayı hedefler.
                                                            iii.      Tüketiciler piyasaya satın alma güçleri oranında egemendirler.
                                                           iv.      Talep artarsa fiyat yükselir, arz artar. Akabinde arz-talep dengesi oluşur.
                                                             v.      Tam rekabet söz konusu ise: firma, marjinal maliyet (MM) marjinal gelire (MG) eşitleninceye kadar üretim yapar.
                                                           vi.      Özel mallar ve hizmetler arz-talep dengesine göre oluşan piyasa fiyatı üzerinden satılır.
                                                          vii.      Özel mallar ve hizmetler sadece bedelini ödeyen yararlanabilir.
2.       Kamu ekonomisi (Kamusal mallar ve hizmetler):
a.       Devletin ekonomik faaliyetleri ve bunların parasal (mali) boyutu:
                                                               i.      Üretim ve tüketim faaliyetleri şeklindedir.
                                                             ii.      Devlet, Anayasa uyarınca bazı görevler üstlenmiştir.
                                                            iii.      Devlet kamusal mal ve hizmet üretimi için üretim ve tüketim yapar.
                                                           iv.      Devletin ekonomik faaliyetleri kamu ekonomisinin inceleme konusu oluşturur.
b.      Kamu ekonomisinin özellikleri:
                                                               i.      Kamusal mallar ve hizmetlerin üretim ve tüketimine ilişkindir.
                                                             ii.      Kendine özgü işleyişi, kural ve ilkeleri vardır.
                                                            iii.      İnsanların toplum halinde yaşamasından doğan ihtiyaçlardır. Bunların kamu kesimince (devletçe) karşılanması gerekir.
                                                           iv.      Fayda tespit edilemez ve bölünemez.
                                                             v.      Kamusal mallar ve hizmetlerin niteliğini ve niceliğini siyasal kararlar belirler.
                                                           vi.      Bunlardan yararlanmak kural olarak bedelsizdir. Ciddi maliyetler gerektirir.
                                                          vii.      Kamusal mallar ve hizmetlerin üretiminin finansmanı kamu ekonomisine özgü kaynaklarca sağlanır, bunlara kamu gelirleri adı verilir. Ör: Vergi.
                                                        viii.      Kamusal mallar ve hizmetlerde de dışsallık söz konusudur. Ancak kamu ekonomisinde kapasite sınırları içinde kalmak koşulu ile, bir kimsenin üretim veya tüketimi bir başkasının üretim veya tüketimini etkilemez veya engellemez. Kapasite sınırları daha yüksektir.
                                                           ix.      Tüketime arz bireysel değil, toplucadır.
                                                             x.      Kamusal mallar ve hizmetlerde sadece kamu kesimi teşebbüslerince üretilebilir. Yarı kamusal mallar ve hizmetlerde özel teşebbüs katkısı da olabilir.
c.       Kamu kesiminde üretilen mal ve hizmetlerin çeşitleri:
                                                               i.      Savunma-Güvenlik
                                                             ii.      Yargı
                                                            iii.      Sağlık-Eğitim
                                                           iv.      Bayındırlık, alt yapı

Kamusal mal ve hizmetler
İkiye ayrılır:
1.       Tam (mutlak) kamusal mal ve hizmetler
2.       Yarı kamusal mal ve hizmetler
1.       Kamusal mal ve hizmetlerin özellikleri:
a.       Kamusal malların arzı:
                                                               i.      Bunlar pazarlanamadıklarından talep doğmaz, fiyat oluşmaz. Bu nedenle kâr motifi ile çalışan özel teşebbüsler bu hizmetleri üretmezler.
                                                             ii.      Mutlak kamusal mal ve hizmetler bölünemezler. Bunlar ancak toplumun istifadesine sunulabilir. Sadece kamu kesimi tarafından üretilebilir. Ör: Milli Savunma Hizmetleri.
                                                            iii.      Yarı kamusal mal ve hizmetler kısmen bölünebilir. Ör: Yüksek öğrenim hizmetleri. Harç alınır.
                                                           iv.      Kamusal mal ve hizmetlerin arzını siyasal karar alma mekanizması belirler. (Bütçe).
b.      Tüketimde rakibin olmaması:
                                                              i.      Kamu ekonomisinde kapasite sınırları içinde kalmak koşulu ile, bir kimsenin üretim veya tüketimi bir başkasının üretim veya tüketimini etkilemez veya engellemez.
Barter: İhtiyaç duyduğunuz malları, nakit kullanmadan, kendi ürettiğiniz mallarla değiştirme işlemidir.
c.       Tüketimden mahrum bırakılamama:
                                                               i.      Kamusal mal ve hizmetler bedelsiz olarak arzedilir. (Özellikle tam (mutlak) kamusal mal ve hizmetler).
d.      Üretim hacminin büyüklüğü:
                                                               i.      Kamusal mal ve hizmetler çok büyük miktarlarda üretilir ve sunulur. Kapasite sınırı geniştir.
e.      Piyasaya sunulamama (pazarlanamama):
                                                               i.      Kamusal mal ve hizmetlerin bölünemez oluşunun doğal sonucudur.
                                                             ii.      Tam (mutlak) kamusal mal ve hizmetlerde kamusal fayda söz konusudur.
                                                            iii.      Yarı kamusal mal ve hizmetlerde kısmen bireysel fayda söz konusudur.
                                                           iv.      Kamusal mal ve hizmetlerin piyasa fiyatı yoktur.
f.        Tüketimin bazen zorunlu görülmesi:
                                                               i.      Bu hizmetlerden yararlanmak bazen toplumsal fayda nedeniyle zorunlu olabilir. Ör: Askerlik.
g.       Düzey:
                                                               i.      Kamusal mal ve hizmetler bölgesel ve ulusal düzeyde ele alınabilir.
1.       Ulusal düzeyde: merkezi yönetimce
2.       Bölgesel düzeyde: yerel yönetimlerce, bölge düzeyinde faydanın bölünmezliği söz konusudur.

TAM (MUTLAK) KAMUSAL MAL VE HİZMETLER
·         Toplumun tümünün ortak ve eşit kullanımı söz konusudur.
·         Bölünemez faydalar yaratır.
·         Dışsallık söz konusudur.
·         Bedel alınmaz.
·         Ciddi bir maliyet söz konusudur.
·         Kamu ekonomisine özgü kaynaklarla finanse edilir.

YARI (KARMA) KAMUSAL MAL VE HİZMETLER
·         Bireysel fayda ölçülebilir niteliktedir.
·         Kısmen bir bedel söz konusudur.

KAMU EKONOMİSİNİN FONKSİYONLARI VE ULUSAL EKONOMİNİN GEREKLİLİKLERİ
·         Kamu ekonomisinin büyüklüğü ve payı rejimin türüne ve benimsenen ekonomi anlayışına bağlıdır.
·         Her halükarda kamu ekonomisi mevcuttur.
·         Kamu ekonomisi kapsamındaki üretim ve tüketim faaliyetleri ülkedeki
o   üretim seviyesini,
o   işsizlik oranlarını,
o   fiyatlar genel düzeyini ciddi biçimde etkiler.
·         Kamu gelirleri yeterli değilken kamu harcamaları fazla ise ortaya bütçe açığı çıkar.
·         Bu açık borçlanma ile kapatılır.
·         Enflasyon ortaya çıkar ve fiyatlar genel düzeyi yükselir.

SİYASAL KARAR ALMA MEKANİZMASININ KAMU HİZMETLERİNİN NİTELİK VE NİCELİĞİNE ETKİSİ
·         TBMM Türkiye’nin siyasal karar alma mekanizmasıdır. (Yasama ve yürütme organları)
·         Kamusal mal ve hizmetlerin üretiminde talep etkili değildir.
·         Tüm rejimlerde kamu ve özel ekonomi birlikte faaliyet gösterir.
·         Her ikisinde de kıt kaynaklar söz konusudur.
·         Topluma sunulacak olan hizmetler bütçeleri belirler.

·         Piyasa ekonomisinde ise bütçeye değil, ekonomi teorisine göre bir yapılanma söz konusudur.

2 Ekim 2014 Perşembe

ÇOCUK HUKUKU

ÇOCUK HUKUKU

Çocuk Hukuku, özel hukuk, kamu hukuku, sosyal hukuk ve uluslararası alanda çocuk haklarını düzenleyen kuralların bütününden oluşur. Çocuk hakları ile ilgili kuralları açıklar, uygular, boşlukları değerlendirir. Temel amacı çocuğun korunmasıdır.
Hak başkalarından bir şeyi yapmasını ya da yapmamasını, istemeyi veya belirli bir şekilde davranmalarını talep etme yetkisidir. Bu yetki hukuk tarafından güvence altına alınır.
Çocuklarla ilgili haklar Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde yer alır. İnsan hakları ile bağlantılı olarak bütün haklar çocuklara da tanınmıştır. Burada çocuk hakları 4 ana grupta toplanır:
1.       Yaşama Hakkı:
a.       Toplumdaki yaşam standartlarına sahip olma
b.      Tıbbi bakım
c.       Beslenme
d.      Barınma gibi temel gereksinimler
2.       Gelişme Hakkı:
a.       Eğitim
b.      Oyun ve dinlenme
c.       Bilgi edinme
d.      Din, vicdan ve düşünce özgürlüğü gibi gelişimine yönelik gereksinimler
3.       Korunma Hakkı
a.       Yargı sisteminde
b.      Çalışma ortamında
c.       Silahlı çatışmada
d.      Fiziksel ve cinsel istismarı önlemede
e.      Zulüm, istismar ve işkenceye karşı korunmasını gerektiren haklar
4.       Katılma Hakkı
a.       Düşüncelerini açıklama,
b.      Kararlarını dile getirebilme
c.       Çocuğun aile ve toplumda etkin bir biçimde katılımını sağlayan haklar.

KAMU HUKUKUNDA ÇOCUK HAKLARI
·         Anayasal haklar
·         Çalışan çocuğun hakları
·         Korunma hakları
·         İstismar ve ihmale uğramış çocuğun hakları
·         Suça sürüklenmiş çocuğun hakları

ÇOCUK HUKUKUNUN KAYNAKLARI
·         Anayasa (md 41, 42, 58, 61, 62)
·         Medeni Kanun (Aile Hukuku kısmı)
·         Miras Hukuku
·         Milli Eğitim Temel Kanunu
·         Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
·         TCK
·         Ceza Muhakemeleri Kanunu
·         Radyo ve Televizyonların Kuruluş Yönetmeliği Kanunu
·         Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu
·         İş Kanunu
·         Çocuk Mahkemelerinin kuruluş ve yetki alanlarına dair düzenlemeler
·         Çocuk Haklarına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (1987) (uluslararası alanda en önemli kaynak)

ÇOCUKLARIN KORUNMASI
Çocuğun korunması için alınacak önlemlerin çocuğun yararına olması esastır.
Çocuk hukukundaki en önemli ilke ÇOCUĞUN YARARI İLKESİdir.
·         ÇOCUĞUN YARARI İLKESİ: Çocukların temel gereksinimlerinin sağlanması üst düzey öncelik taşır.
·         KAMUSALLIK İLKESİ:
·         SOSYAL DEVLET İLKESİ:
·         DÜZENLEME SERBESTİSİNİN BULUNMASI İLKESİ:

ÇOCUK HAKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ

Modern anlamda çocuk hakları 19. yy. başlarında ortaya çıkmıştır.

Aristo
Sakat çocuklar yaşatılmamalı.
Çocukların öldürülmesi geleneği sınırlandırılmalı.
Çocuk babasına aittir.
Platon
Gençlik eğitimi
İtaat etmeyen çocuklar dövülebilir.
Eski Atina
Velayet babaya ait.
Isparta
Çocuk aileye değil, devlete ait (askeri anlayış)
Roma
Çocuklar pater familias egemenliği altında idi.
Pater familias gerektiğinde cezalandırabilir, çocuğu kiralayabilir, satabilir.
Germenler
Velayet reşit olunca değil, geçimini sağlamaya başlayınca biter.
Eski Türkler
Babaerkil düzen.
İslam Hukuku
Velayet babada, anaya hızane hakkı verilmiştir.
(boşanma sonrası belli bir yaşa kadar çocuğa bakma hakkı, erkek çocuk 7 yaş, kız buluğa kadar)
Kimsesiz çocuklara bakmak dini bir görevdir.
Osmanlı:
II. Mahmut: ilköğretimi zorunlu kılan ferman çıkardı.
Fransız Devrimi
Uluslararası yaklaşım
Birinci Dünya Savaşı sonrası


SAĞLIK HUKUKU

SAĞLIK HUKUKU

Hasta ve hekim arasında genelde bir (yazılı olmayan) sözleşme vardır.
Vekaletsiz iş görme ve haksız fiil hükümleri uygulanır.
Hekimin sorumlulukları çalıştığı yere göre farklı hükümlere tabidir.

TIBBİ MÜDAHALEDEN DOLAYI SORUMLULUK

Sorumluluk:
·         Özel hukukta: Hukuka aykırı fiille başkasına zarar verenin bu zararı giderme yükümlülüğü, tazminat
·         Ceza hukukunda: Failin fiilinin suç teşkil etmesi gerekir.
·         Sağlık hukukunda tazminat sorumluluğu ele alınacaktır.
·         Tıbbi müdahalede hukuki sorumluluğu doğuran kötü uygulamadır. (malpractice)
·         Bununla ilgili özel normlar olmadığından temel sorumluluk normlarıyla sorun çözülür.
·         Hekim-hasta-hastane arasında sözleşme varsa TBK 96/TBK 112 vd göre çözülür.
·         Özel hukuk ilişkisi var, ancak sözleşme yoksa TBK 41/TBK 49 vd.
·         Sözleşmeden doğan yükümlülük: tedavi sözleşmesi sözlü yapılır, çok ayrıntılı hükümler içermez. Hükümleri yedek hukuk kurallarından ya da emredici hukuk kurallarından çıkarıyoruz.
·         Taraflar istese de emredici hukuk kurallarına aykırı sözleşme yapamazlar.

Hekimlere İlişkin Kurallar:
·         Tababet ve Şuabatı Sanatlarının İcrasına Dair Kanun
·         Tıbbi Deontoloji Tüzüğü
·         Sır saklama yükümlülüğü
·         Meslek kurallarına uygun davranma yükümlülüğü
·         Dikkat ve özen gösterme yükümlülüğü
·         Gebeliğin sonlandırılması uzman tarafından yapılmalıdır. Aksine ilişkin sözleşme suçtur.
·         Canlı organ ve doku bağışı için 18 yaşından büyük ve akıl sağlığı yerinde olmalıdır. Buna ilişkin sözleşme geçersizdir.

Hekim-Hasta Arasındaki Sözleşme İlişkisi:
·         Özel Muayenehane: Hekim-hasta arasında sözleşme ilişkisi.
·         Özel Hastane: Hastane-hasta arasında sözleşme ilişkisi. Hastane-hekim arasında ifa yardımcısı ilişkisi. Bundan farklı da olabilir.
·         Kamu Hastanesi: Uygulamada herhangi bir sözleşme ilişkisi kabul edilmez. Burada bir kamu hukuku ilişkisi vardır. Tıbbi müdahaleden zarar doğarsa idareye karşı tam yargı davası açılır. Dayanağı anayasadır.

Tıbbi Müdahaleden Dolayı Sorumluluk:
1.       Hekimin serbest çalışma halindeki (özel muayenehanede) sorumluluk
2.       Özel hastanede yapılan tıbbi müdahaleden sorumluluk
3.       Kamu hastanesinde yapılan tıbbi müdahaleden sorumluluk

Hekimin serbest çalışma halindeki (özel muayenehanede) sorumluluk
·         Kural: Hekim-hasta arasında sözleşme ilişkisi.
·         Yapılması mümkün olan bütün tedaviye ilişkin sözleşmelere tedavi sözleşmesi deniyor. Bunun içine tüm tıbbi müdahaleler dahildir.
·         Tedavi sözleşmesinin hukuki niteliği: Hakim sözleşmenin içeriğine ve tarafların üstlendiği edimlere bakarak gerçek maksatlarını bulmalıdır. Doktrinde farklı görüşler: Eser, hizmet, vekalet vb. Hakim görüş: Tedavi sözleşmesinin hukuki niteliğinin TBK’daki vekalet sözleşmesi olduğudur.

Özel hastanede yapılan tıbbi müdahaleden sorumluluk
·         Hastane-hasta arasında
o   Ayakta tedavide vekalet sözleşmesi
o   Yatarak tedavide karma sözleşme
§  Yargıtay kararlarında vekalet sözleşmesi deniyor.
·         Eser Sözleşmesi: TBK 470: Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
o   Zorunlu Unsurları:
§  Eserin yüklenici tarafından meydana getirilmesi ve karşılığında ücret ödenmesi.
·         Hasta-hekim sözleşmesi ücretsiz de olabilir. Eser sözleşmesi diyemeyiz.
§  Eser meydana getirme borcu. Sonuç baştan %100 taahhüt edilir.
·         Hekim hastanın iyileşmesini garanti edemeyeceğinden eser sözleşmesi diyemeyiz
§  Ayıba karşı tekeffül: Sözleşmede vaad edilen edimin belirli özellikleri taşımamasından dolayı satıcının sorumlu olması.
·         Hasta-hekim ilişkisinde uygulanamaz.
·         Hizmet Sözleşmesi:
o   İşçi-işveren arasında aslık-üstlük ilişkisi olmalıdır.
o   Tedavi sözleşmesinde hekim hastanın talimatları ile değil, meslek kuralları ile bağlıdır.
o   Tedavi sözleşmesi zaman kaydına bağlı olarak yapılmaz.
o   Tedavi sözleşmesi hizmet sözleşmesi değildir.
·         Vekalet Sözleşmesi:
o   Vekil, müvekkil menfaatine nispeten bağımsız olarak bir iş görme borcu altına girer.
o   Ücret vekalet sözleşmesinin zorunlu unsurlarından değildir.
o   Vekalette sonuç önceden taahhüt edilmez.
o   Vekil, özensiz davranması sonucu ortaya çıkan durumdan sorumludur. Ancak özenli davranmışsa sorumlu değildir.
o   Vekalette taraflardan biri her zaman sözleşmeyi sonlandırabilir. (vekil sonlandırırsa fesih, müvekkil sonlandırırsa azil).
o   Bu nedenlerle tedavi sözleşmesini bir vekalet sözleşmesi olarak değerlendirmek uygundur.
·         İSTİSNALAR: Diş protezi, plastik cerrahi. (Eser (imal ya da tedavi amacı taşımıyorsa) ya da eser/vekalet karma)
·         Hastaneye kabul sözleşmesi ve tedavi sözleşmesi birbirinden farklıdır.
·         Vekalet sözleşmesinin geçerli olması şekil şartına bağlı değildir.
·         Hekim kendisine icap geldiğinde reddetmediği takdirde kabul etmiş sayılır.
·         TBK 503: Kendisine bir işin görülmesi önerilen kişi, bu işi görme konusunda resmî sıfata sahipse veya işin yapılması mesleğinin gereği ise ya da bu gibi işleri kabul edeceğini duyurmuşsa, bu öneri onun tarafından hemen reddedilmedikçe, vekâlet sözleşmesi kurulmuş sayılır.
·         Tababet ve Şuabatı Sanatlarının İcrasına Dair Kanun’a göre büyük cerrahi müdahalelerde yazılı onam verilmesi şarttır.
·         Tedavi sözleşmesi zımni olarak kurulabilir.
·         TBK 504: Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir.
Vekâlet, özellikle vekilin üstlendiği işin görülmesi için gerekli hukuki işlemlerin yapılması yetkisini de kapsar.
Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz.

Hekimin Asli Yükümlülükleri (öngörülmüş meslek kuralları)
·         Tıp bilimi kurallarına göre teşhis koymak
·         Teşhise uygun şekilde tedavi etmek
·         Hastanın rızasını almak
·         Hastayı aydınlatmak
·         Özen göstermek
·         Kayda geçmek
·         Sır saklamak

Özen göstermek: Sözleşme gereği bir yükümlülük, davranmazsa kusur oluşur (ihmal).

Hastanın Yükümlülükleri
·         Ücret ödeme yükümlülüğü (zorunlu değil, teamül varsa ödenmeli)
·         Tıbbi müdahaleye katılma yükümlülüğü: Sorulara doğru cevap verme, tedaviyi başarısız kılacak davranışlardan kaçınma yükümlülüğü
·         Hasta bu yükümlülükleri yerine getirmezse tazminat borcu altına girmez, ancak hekimin kusuru olsa bile tazminatta indirim söz konusu olur.

Tedavi Sözleşmesinin Sona Ermesi
·         Sözleşmenin iş görme borcunun sona ermesi
·         Sözleşmenin azil veya istifa ile sona ermesi
o   TBK 512: Vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir. Ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.
o   Azil ve istifa yetkisinde önceden feragat etmek mümkün değildir.
·         TBK 513: Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır.
Vekâletin sona ermesi vekâlet verenin menfaatlerini tehlikeye düşürüyorsa, vekâlet veren veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilcisi, vekâleti ifaya devam etmekle yükümlüdür.
·         Hastanın değil, hekimin fiil ehliyetini kaybetmesi ile sözleşme sonlanır.

Tedavi Sözleşmesinden Doğan Borçlar
·         Tanı koyma ve tanıya uygun tedavi yöntemi seçip uygulama borcu:
o   Tıbbi standartlar çerçevesinde uygun anamnez (eksikse ve zarara yol açarsa sorumluluk doğurur).
o   Muayene
o   Tıbbi tetkikler
o   Bilgi ve deneyimle tanı konması
o   Hekim bunları tam yapmışsa ona sorumluluk yüklenemez, ancak özensizlik sonucu ortaya çıkan yanlışlıktan dolayı sorumlu olur.
·         Tedavi yöntemini seçme ve uygulama borcu:
o   Riski en az, başarısı en fazla yöntem seçilmelidir.
o   Yeni ve denenmemiş yöntemler hastanın rızası ile uygulanabilir.
o   Hasta Hakları Yönetmeliği Md. 27: Klinik veya laboratuar muayeneleri sonucunda bilinen klasik tedavi metodlarının hastaya fayda vermeyeceğinin sabit olması ve daha evvel deney hayvanları üzerinde kafi derecede tecrübe edilmek suretiyle faydalı tesirlerinin anlaşılması ve hastanın rızasının bulunması şartları birlikte mevcut olduğunda, bilinen klasik tedavi metodları yerine başka bir tedavi usulü uygulanabilir. Ayrıca, bilinen klasik tedavi metodu dışındaki bir metodun uygulanabilmesi için, hastaya faydalı olacağının ve bu tedavinin bilinen klasik tedavi usullerinden daha elverişsiz sonuç vermeyeceğinin muhtemel olması da şarttır.
Evvelce tecrübe edilmemiş bir tıbbi tedavi ve müdahale usulü, ancak zarar vermeyeceğinin ve hastayı kurtaracağının mutlak olarak öngörülmesi halinde yapılabilir.
o   Yöntem deney aşamasında ise Klinik Araştırmalar Yönetmeliği uygulanmalıdır.
·         Tedaviyi uygulama borcu:
o   Hastanın zarara uğramaması için en uygun yöntem seçilmeli
o   Tedavinin başarılı sonuçlanması şart değildir.
o   Sorumluluk özensiz davranış sonucu başarısızlık durumunda doğar.
o   Hekim tedaviyi kendisi yapmakla yükümlüdür.
o   Bazı işlemler için yardımcı kullanması gerekir. Arada sözleşme ilişkisi varsa TBK 116’dan dolayı sorumlu olur. TBK 116: Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür. Yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumluluk, önceden yapılan bir anlaşmayla tamamen veya kısmen kaldırılabilir. Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.
o   Alt vekalet: Hekim kendisi yerine bir başkasını ikame etmiş olur. Devrettiği kişi ve hasta arasında sözleşme yok.
o   İkame vekalet: Müvekkil ile ikame ettiği kişi arasında sözleşme ilişkisi vardır.
o   Her iki durumda da: hekim yetkili olmalıdır, yoksa meydana gelen zararda sorumlu olur.
o   İlaç seçiminde de en az yan etki ve en ucuz kuralı var.
o   Tedavide kullanılan araçların teknik bakım ve idamesi yapılmalıdır.
·         Hekimin hastanın rızasını alma yükümlülüğü
o   Hastanın aydınlatılması
o   Rızasının alınması
o   Temeli Anayasa md 17: Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı.
o   Tıbbi müdahalelerde hukuka aykırılığı kaldıran şey hastanın sağlığına kavuşmasıdır.
o   Varsayımsal rıza: bazı durumlarda geçerlidir. Şekle tabi değil.
o   Tababet ve Şuabatı Sanatlarının İcrasına Dair Kanun’a göre büyük cerrahi müdahalelerde yazılı onam verilmesi şarttır.

Hekimin Tedavi Özgürlüğü
·         Hastanın ya da herhangi bir kimsenin talimatına tabi olmadan tamamen mesleki kanaati ile hareket edebilmesidir.
1.       Bir hastanın tedavisini üstlenip üstlenmeme özgürlüğü
a.       Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi md 18: Tabip ve diş tabibi mesleki veya şahsi sebeplerle, tedaviyi bitirmeden hastasını bırakabilir. Ancak, bu gibi hallerde, diğer bir meslektaşın tedavi veya müdahalesine imkân verecek zamanı evvelden hesaplayarak hastayı vaktinde haberdar etmesi şarttır. Hastanın bırakılması halinde hayatının tehlikeye düşmesi veya sıhhatinin zarara uğraması muhtemel ise, diğer bir meslektaş temin edilmedikçe, hastayı terk edemez. Hastayı bu suretle terk eden tabip veya diş tabibi, lüzum gördüğü veya hasta tarafından talep edildiği takdirde, tedavi zamanına ait müşahade notlarını verir.
2.       Hastaya uygulayacağı tedaviyi seçme özgürlüğü

Tedavi Özgürlüğünün Sınırları
1.       Hastanın tıbbi müdahaleye rızası
2.       Tıbbi standartlar
3.       Hekimin kamu hastanesinde çalışması: kamu hizmetinin devamlılığı ilkesi gereği hekim hastanın tedavisini reddedemez.

Hekimin tedavi sözleşmesinden doğan yükümlülükleri
·         Kamu ve özelde çalışan tüm hekimler için aynıdır.
·         Kaynağı vekalet sözleşmesi
·         Mevzuat gereği hepsinin yükümlülüğü aynıdır.

Tıbbi Standartlar: Tıp biliminin ulaştığı bilgi düzeyinde genel kabul gören kurallar.

Hastanın Rızası:
·         Zımni ya da sahih olabilir.
·         Tıbbi müdahalenin hukuka aykırılığını ortadan kaldıran unsurlar:
o   Tedavi amacının olması
o   Hastanın rızasının bulunması
·         Bunlardan biri eksik olursa müdahale hukuka aykırı olur.
·         Kişi küçük ya da vesayet altında ise veli ya da vasinin rızası alınır.
·         Veli ya da vasi yok ise ya da şahıs ifadeye muktedir değilse muvafakat şart değildir.
·         Hasta Hakları Yönetmeliği Madde 24- Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir. Hasta küçük veya mahcur ise velisinden veya vasisinden izin alınır. Hastanın, velisinin veya vasisinin olmadığı veya hazır bulunamadığı veya hastanın ifade gücünün olmadığı hallerde, bu şart aranmaz.
Kanuni temsilci tarafından muvafakat verilmeyen hallerde, müdahalede bulunmak tıbben gerekli ise, velayet ve vesayet altındaki hastaya tıbbi müdahalede bulunulabilmesi; Türk Medeni Kanunu'nun 272 nci ve 431 inci maddeleri uyarınca mahkeme kararına bağlıdır.
Kanuni temsilciden veya mahkemeden izin alınması zaman gerektirecek ve hastaya derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlarından birisi tehdit altına girecek ise, izin şartı aranmaz.
Üçüncü fıkrada belirtilen ve hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil haller haricinde, rızanın her zaman geri alınması mümkündür.
Rızanın geri alınması, hastanın tedaviyi reddetmesi anlamına gelir.
Rızanın müdahale başladıktan sonra geri alınması, ancak tıbbi yönden sakınca bulunmaması şartına bağlıdır.
·         İSTİSNA: gebeliğin sonlandırılması için hem yasal temsilcinin hem de ayırt etme gücüne sahip küçüğün rızası alınmalı.
·         İSTİSNA: Organ ve doku alınacak kişi kısıtlı olabilir ama ayırt etme gücüne sahip olmak zorunda. 18 yaşından büyük olmalı.
·         Mevzuata göre tıbbi müdahalelerde rıza için tam ehliyet gereklidir. Küçük ve kısıtlılarda ayırt etme gücüne bakılmaksızın rıza yasal temsilci tarafından verilir. Tartışmalı bir konu. Kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan TMK 16 gereği aslında ayırt etme gücü yeterlidir.
·         Sorun sınırlı ehliyetsizlerde çıkar (ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılar). Ayırt etme gücü yapılan hukuki işlemin niteliğine göre değerlendirilir. TMK 16, küçükler ve kısıtlıların kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkı kullanmada ve karşılıksız kazandırmada yasal temsilcinin rızasına ihtiyaç duymayacağını belirtir. Teorik olarak bunlar rızayı kendileri verebilir. Ama Hasta Hakları Yönetmeliği konuyu farklı bir biçimde ele almış.
·         Pratikte küçük müdahaleler için rıza şartı aranmaz. (aşı, vb)
·         Tedavi sözleşmesi bir borç altına sokuyorsa yasal temsilcinin rızası şarttır.
·         Üçüncü kişi lehine tedavi sözleşmesi: Özel hastane/muayenehanede anne-baba ve hekim arasında yapılır. Ücret borcu anne-babanın, ancak tedavi ediminden yararlanan çocuktur. Velayetle ilişkisi yoktur, bakım yükümlülüğü ile vardır.
o   Eksik üçüncü kişi lehine sözleşme: Çocuğun ayırt etme gücü yoktur, hekime direkt talepte bulunamaz.
o   Tam üçüncü kişi lehine sözleşme: Çocuğun ayırt etme gücü vardır.
·         Büyük bir müdahale yapılacak,
o   ertelenemez, veli ya da vasi yok, o durumda müdahale yapılır.
o   ertelenebilir, veli ya da vasi yok, o durumda yetkili makamlarca vasi atanması sağlanır.
o   Yasal temsilci var ama müdahaleye izin vermiyorsa: hakkın kötüye kullanımı.
§  TMK 346 vd devreye girer (Çocuğun korunması).
§  TMK 446: Çocuğun gelişmesi ve menfaati tehlikeye düştüğünde
§  TMK 487: Vesayet. Hakim kayyım atar.
·         Rızanın geri alınması:
o   Her zaman geri alınabilir. (Acil haller dışında)
o   Tedaviyi red anlamına gelir.
o   Hasta o zamana kadar yapılmış masrafları öder.
·         2827 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun
o   Md 5: Gebeliğin sonlandırılması
§  Tıbbi/yasal endikasyon olmalı
§  Hem yasal temsilcinin hem de ayırt etme gücüne sahip küçüğün rızası alınmalı.
§  10 haftaya kadar sonlandırmaya eşin de rızası aranır.
§  Vesayet altındaysa vasi ile birlikte sulh hakimi de izin verecek.
§  Acil durumda kişinin rızası aranmaz.
§  10 haftadan sonra ancak anne sağlığını tehdit eden durumlarda ve gelecek nesilleri tehdit eden bir hastalık söz konusu ise.
o   Kastrasyon: Zorunluluk hallerinde.
o   Organ ve Doku Nakli: Bağışlayan 18’den büyük olmalı, sadece sağlar arasında geçerli.

HASTAYI AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

·         Anayasa Md 17: Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası
olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye
tâbi tutulamaz.
(Değişik: 7/5/2004-5170/3 md.) Meşrû müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi,
bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya
olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz
verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.
·         İki tür aydınlatma:
o   Tıbbi müdahalede rıza teşkil eden aydınlatma
o   Terapötik aydınlatma
·         Yerine getirilmemesi meslek kusurudur.
·         Rızanın geçerli olması için bilgilendirme şarttır. Rıza geçersiz ise müdahale hukuka aykırı olur ve hekimin cezai sorumluluğu doğar.
·         Risk gerçekleşirse ve bilgi verilmemişse maddi manevi tazminat ödeme yükümlülüğü doğar.
·         Tababet ve Şuabatı Sanatlarının İcrasına Dair Kanun md. 70: Tabipler, diş tabipleri ve dişçiler yapacakları her nevi ameliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde ise veli veya vasisinin evvelemirde muvafakatını alırlar. Büyük ameliyei cerrahiyeler için bu muvafakatin tahriri olması lazımdır. (Veli veya vasisi olmadığı veya bulunmadığı veya üzerinde ameliye yapılacak şahıs ifadeye muktedir olmadığı takdirde muvafakat şart değildir.) Hilafında hareket edenlere ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî mülkî amir tarafından verilir
·         Aydınlatmanın İçeriği:
o   Yapılacak tıbbi müdahale nedir
o   Riskleri
o   Yapılmazsa hastalığın muhtemel seyri
o   Alternatif yöntemler
o    Hasta Hakları Yönetmeliği Md 19: Hastanın manevi yapısı üzerinde fena tesir yapmak suretiyle hastalığın artması ihtimalinin bulunması ve hastalığın seyrinin ve sonucunun vahim görülmesi hallerinde, teşhisin saklanması caizdir.
Hastaya veya yakınlarına, hastanın sağlık durumu hakkında bilgi verilip verilmemesi, yukarıdaki fıkrada belirtilen şartlar çerçevesinde tabibinin takdirine bağlıdır.
Tedavisi olmayan bir teşhis, ancak bir tabip tarafından ve tam bir ihtiyat içinde hastaya hissettirilebilir veya bildirilebilir. Hastanın aksi yönde bir talebinin bulunmaması veya açıklanacağı şahsın önceden belirlenmemesi halinde, böyle bir teşhis ailesine bildirilir.
o    Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi Md.14: Tabip ve diş tabibi, hastanın vaziyetinin icabettirdiği sıhhi ihtimamı gösterir. Hastanın hayatını kurtarmak ve sıhhatini korumak mümkün olmadığı takdirde dahi, ıstırabını azaltmaya veya dindirmeye çalışmakla mükelleftir. Tabip ve diş tabibi, hastasına ümit vererek teselli eder. Hastanın maneviyatı üzerinde fena tesir yapmak suretiyle hastalığın artması ihtimali bulunmadığı takdirde, teşhise göre alınması gereken tedbirlerin hastaya açıkça söylenmesi lazımdır. Ancak, hastalığın, vahim görülen akibet ve seyrinin saklanması uygundur. Meş'um bir prognostik hastanın kendisine çok büyük bir ihtiyatla ihdas edilebilir. Hasta tarafından, böyle bir prognostiğin ailesine açıklanmaması istenilmemiş veya açıklanacağı şahıs tayin olunmamış ise, durum ailesine bildirilir.
o
o   Etik açıdan tartışmalı.
o   Ağır ve kalıcı hasar bırakmayan komplikasyonlar bildirilmeyebilir.

o   Tıbbi müdahalenin yapıldığı anda riskler bilinmiyorsa sorumluluk doğmaz.