CEZA HUKUKU GENEL
HÜKÜMLER
Ceza Hukuku Türleri
|
|||||||||||||||||||||||
|
Baskıcı ceza hukuku
Ayrıcalıkçı ceza hukuku
Özgürlükçü ceza hukuku
|
||||||||||||||||||||||
Cezanın Evrimi
|
|||||||||||||||||||||||
İlkel ceza hukuku
|
öç, kolektif cezai sorumluluk
öç, kolektif cezai sorumluluk; keyfi, ağır cezalar
Kısas, kişisel sorumluluk
Uzlaşma, uyuşma, tazminat
Devletin ortaya çıkışı, hukuki kurumlar
Rousseau: Toplumsal sözleşme
Fransız İhtilali: İnsani ceza, mutlak adalet (Kant)
|
||||||||||||||||||||||
Klasik Ceza Okulu
|
Beccaria: Modern ceza hukukunun temeli, ceza önleyici olmalıdır.
Bentham: Ceza kanuni, adil, herkes için eşit olmalıdır.
Lucas/Rossi/Carrara: toplumsal yarar- mutlak adalet uzlaşması
Kefaret ödeme, temyiz kudreti gerekliliği
Ceza suçu önlemeye yetecek kadar olmalı.
Manevi sorumluluk
Mantıki yorum, tümdengelim metodu
Beccaria, Bentham
Cezaların şiddeti hafifledi, işkence ve ölüm cezaları kaldırıldı.
|
||||||||||||||||||||||
Pozitivist Ceza Okulu
|
Uygulama-gözleme (deneyim) metoduna dayanır.
Kurucusu Lombroso.
Suç işleyenler doğuştan suçlu, irade serbestisi yok.
Beden yapısı, psişik, antropolojik, fiziksel ve sosyal nedenler.
Determinizm.
Toplumsal sorumluluk.
Ödetici ceza yerine güvenlik tedbirleri. Peşinen önlem alma.
Ceza suça göre değil, suçlunun kişiliğine göre olmalıdır.
|
||||||||||||||||||||||
Teknik Hukuk Okulu
|
Sadece ceza hukuku normları ile ilgilenir.
Felsefi tartışmalar yoktur.
Hayattan kopuktur.
|
||||||||||||||||||||||
Hümanist Ceza Hukuku Okulu
|
İnfazın hümanistleştirilmesi.
|
||||||||||||||||||||||
Realist Hukuk Okulu
|
Modern ceza hukukunun yaratıcısı
Sosyal gerçekler
(Manevi sorumluluk + kusur) + (tehlikelilik + güvenlik tedbirleri)
Uzlaşmacıdır.
Suçlunun kişiliği + cezanın şahsileştirilmesi
|
||||||||||||||||||||||
Kanunilik İlkesi
|
|||||||||||||||||||||||
Biçimsel kanunilik ilkesi
|
İşlendiği sırada kanun tarafından açıkça suç sayılmayan bir fiili suç
saymak ve o sırada yürürlükte olan kanunda belirlenmiş olan cezadan başka bir
cezayla cezalandırmak mümkün değildir. (kanunda öngörülen fiil + ceza) (TR)
Dayandığı
esaslar:
1.
Kanunun
tekelciliği ilkesi:
·
Ceza kanununun kaynakları yazılı olmalıdır.
·
Düzenleyici
işlemlerle suç ve ceza konulamaz.
·
Açık
ceza normlarında kuralın konması idareye bırakıldığından bu işlemlerle
suç yaratılır.
·
Mahkeme
kararları başka davalar açısından bağlayıcı
değildir.
·
Uluslararası
sözleşmeler: AY 90.
·
Yabancı
hukuk kendiliğinden uygulanmaz, sadece ceza hukukunun açıkça atıfta
bulunduğu durumlarda uygulanır.
·
Örf ve
adet uygulanmaz. Ancak yeni hukuka uygunluk nedenleri ve kusurluluğu
ortadan kaldıran nedenler doğurabilir.
2.
Kanunun
açık-belirgin olması ilkesi:
·
Ceza normlarının yazılışı, formüle edilişi
açık ve net olmalıdır.
·
Ceza
normları yorumlanabilir, ama kıyas
yapılamaz.
·
Yorum:
·
Yasama yorumu: 1961 AY’dan sonra
terkedilmiştir.
·
Yargı yorumu:
·
Doktrin yorumu:
·
Subjektif
yorum teorisi: Yorumcu kanun koyucunun tarihi iradesini araştırıp dikkate
almalıdır. Lafza önem verir.
·
Objektif
yorum teorisi: Yorumcu kanunun iradesini araştırıp dikkate almalıdır.
Modern anlayışa uygundur. Amaca önem verir.
·
Kıyas:
Kanunda öngörülen durumlara ilişkin düzenlemeleri, kanunda öngörülmeyen
durumları kapsamına alacak biçimde genişleterek bu durumları çözümleme
işlemidir.
3.
Kanunun
geriye yürümezliği ilkesi: Ceza kanunları sadece yürürlüğe girmelerinden
sonra işlenen fiillere uygulanabilir. Kanun yürürlükten kalktıktan sonraki
fillere uygulanamaz.
·
Yeni
norm bir suç yaratırsa: aleyhteki kanunun geçmişe uygulanmazlığı ilkesi
geçerlidir.
·
Yeni
norm suç öngören bir normu yürürlükten kaldırırsa: lehe olan kanunun
geçmişe uygulanabilirliği ilkesi geçerlidir.
·
Yeni
norm suçu değiştirmez, ancak müeyyideyi değiştirirse: önceki ve sonraki
kanundan hangisi failin lehine ise o uygulanır. Hem müeyyideye, hem de
müeyyidenin türü, erteleme vb kurumlar, zamanaşımı, vb şartlar dikkate
alınır.
·
TCK
MADDE 7. - (1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan
kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve
güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre
suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında
güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri
hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar.
(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte
bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise,
failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
(3) Güvenlik tedbirleri hakkında, infaz
rejimi yönünden hüküm zamanında yürürlükte bulunan kanun uygulanır.
(4) Geçici veya süreli kanunların,
yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında
uygulanmasına devam edilir.
·
KHK geçmişe yürümez.
·
Lehte düzenlemeler, fail mahkum olsa ve
mahkumiyet hükmü infaz edilmekte olsa dahi geçmişe yürür.
·
Sürekli Kanun: Yürürlükten kaldırılıncaya kadar
uygulanan ve ne zaman yürürlükten kaldırılacağı belli olmayan kanundur.
·
Süreli (geçici) Kanun: Yürürlük süre önceden belli olan
kanundur.
·
İstisnai Kanun: Olağanüstü durumlarda yürürlüğe koyulan
kanundur.
·
İNFAZ HUKUKUNA İLİŞKİN KANUNLARDA KURAL: Yeni düzenleme ister hükümlünün lehine,
ister aleyhine olsun DERHAL UYGULANIR.
İSTİSNA: TCK 7/3: Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverme ve
tekerrür hükümleri.
·
Suçun ne zaman işlendiği: Karma
ölçüt: Hareket ya da sonucun gerçekleştiği an bakımından failin lehine
olan kanun esas alınır. Kural: hareketin yapıldığı an ve lehe olan kanun esas
alınır.
·
Ceza Hukuku ve Ceza Muhakemesi Hukuku
Arasındaki İlişki:
· Ceza Muhakemesi Hukuku hangi cezanın ne şekilde verileceğini
kurallara bağlar.
·
DERHAL UYGULANIRLIK İLKESİ
·
KIYAS BELLİ KOŞULLARDA MÜMKÜNDÜR.
· Ceza Hukuku suçun varlık şartlarını, müeyyidenin
türünü, miktarını, suçun failini ve mağdurunu belirler.
|
||||||||||||||||||||||
Öze ilişkin kanunilik ilkesi
|
Kanunda açıkça öngörülmemiş olsalar bile anti sosyal fiiller suç
sayılmalı ve uygun cezalar verilmelidir. Sosyal yönden tehlikeli olmayan
hareketler ise suç sayılmaz ve cezalandırılmazlar.
|
||||||||||||||||||||||
Ceza Kanununun Kişi Bakımından Uygulanması
|
|||||||||||||||||||||||
Cumhurbaşkanı
|
·
Sorumsuzluk Hali: Hukuki ve cezai sorumsuzluk
söz konusudur.
·
Re’sen imzaladığı karar ve emirler Anayasa
Yargısı’na tabi değildir.
·
Vatana İhanet: TBMM üye tam sayısının 1/3
teklifi üzerine üye tam sayısının en az ¾’ünün kararı ile suçlandırılır.
·
Vatana İhanet kavramı kanunda
tanımlanmamıştır, TBMM tarafından belirlenir. (sadakat borcunun ihlali)
(gerekçelendirilmelidir)
·
Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla
yargılar.
·
Kişisel suçlar için vatana ihanete ilişkin
hükümler kıyasen uygulanmalıdır. (Hocanın fikri)
|
||||||||||||||||||||||
Milletvekilleri
|
·
Yasama
Sorumsuzluğu (Mutlak Dokunulmazlık):
MADDE 83.– Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste
ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi
üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında
tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.
§
Meclis çalışmaları-parlamenter fonksiyon
§
Fiil suç olmaya devam eder ancak takip
edilemez. İştirak edenlerin cezai sorumluluğu vardır.
·
Yasama
Dokunulmazlığı (Nisbi Dokunulmazlık):
MADDE 83/II– Seçimden önce veya
sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı
olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır
cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış
olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır.
Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük
Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında,
seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi,
üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı
işlemez.
Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve
kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasî parti
gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar
alınamaz.
§
Dokunulmazlıktan maksat milletvekilinin
tutulamaması, sorguya çekilememesi, tutuklanamaması ve yargılanamamasıdır.
§
Dokunulmazlık sadece ceza davasına karşı
korur. Hukuk davası açılabilir.
§
İSTİSNA:
1.
Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali
2.
Seçimden
önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü
maddesindeki durumlar.
§
Meclis
dokunulmazlığı kaldırılmasına karar verirse, buna karşı Anayasa Mahkemesi’ne
başvurulabilir.
|
||||||||||||||||||||||
Diplomatlar
|
Diplomatik Dokunulmazlık:
Diplomatik temsilcilerin görev yaptıkları ülkenin egemen organlarına tabi
olmamalarıdır.
·
Hukuki nitelik:
§
Görüş 1: Şahsi cezasızlık (yabancı ülkede
yargılanamaz)
§
Görüş 2: Kovuşturma şartı (yabancı ülkede
yargılanabilir) (Hocanın görüşü) (Çünkü dokunulmazlık gönderen ülke
tarafından kaldırılabilir.)
·
Konsolosluk mensupları kabul eden devletin
adli ve idari yargısından bağışıktır.
§
Gözaltı ve tutuklama ancak ağır suç halinde
§
Tanıklığı reddedebilirler.
|
||||||||||||||||||||||
Askeri Personel
|
1. Mutlak Yargı Yetkisi: Gönderen
devlet. Casusluk, sabotaj, devlet sırları ya da savunması.
2. Öncelikli Yargı Yetkisi: Gönderen
devlet. Resmi göreve ilişkin suçlar.
|
||||||||||||||||||||||
|
Meşru savunmaya karşı meşru savunma olmaz.
|
||||||||||||||||||||||
|
Çift neticeli şahısta-isabette
sapma: Üç kez ateş ederek bir kişinin ölmesi, tesadüfen orada olan
birinin yaralanması.
|
||||||||||||||||||||||
Ceza Kanunun Yer Bakımından Uygulanması
|
|||||||||||||||||||||||
|
Sırf hareket suçlarında ve
hareket ve neticenin aynı yerde gerçekleştiği durumlarda yer tespiti
kolaydır.
Mesafe suçları: Hareket
bir ülkede, sonuç bir başka ülkede.
Kesintisiz/mütemadi suçlar:
Suçun tamamlanması için neticenin belli bir süre devam etmesi gerekir.
Bunlarda hareketlerin bir kısmı ya da kesinti TR’de gerçekleşmişse suç TR’de
işlenmiş sayılacaktır.
Harekete üstünlük veren
teoriye göre: Suç hareketin yapıldığı yerde işlenmiştir.
Neticeye üstünlük veren
teoriye göre: Kamu düzeni neticenin meydana geldiği yerde bozulduğundan,
suçun da burada işlendiği kabul edilmelidir.
Karma teoriye göre: Hareketin
gerçekleştirildiği, devam ettiği ve neticenin meydana geldiği yerlerde suç
işlenmiş kabul edilmelidir.
TCK MADDE 8. - (1) Türkiye'de işlenen suçlar hakkında Türk
kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye'de işlenmesi veya
neticenin Türkiye'de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye'de işlenmiş sayılır.
İştirak halinde işlenen
suçlarda:
§ İcra
hareketleri ve neticesi yurt dışında gerçekleşmiş, azmettiren TR’de ise yurt
dışında işlenmiş sayılır.
§ TR’de
işlenen ya da teşebbüs aşamasında kalan bir suça yurt dışından azmettirme
yoluyla iştirak edildiğinde TR’de işlenmiş sayılır.
İhmali suçlarda:
§
Suç, failin harekete geçmek zorundayken bundan
kaçındığı veya neticenin meydana geldiği yerde işlenmiş sayılır.
|
||||||||||||||||||||||
Devletin Egemenlik Alanı ve İlkeler
|
|||||||||||||||||||||||
|
Mülkilik (Ülkesellik) İlkesi:
Bir devletin ülkesinde veya ülkesi sayılan yerlerde işlenen suçlar bakımından
cezalandırma yetkisi olması.
Şahsilik İlkesi: Suçun
işlendiği yere bakılmaksızın vatandaşın suçun faili (faile göre şahsilik) ya
da mağduru (mağdura göre şahsilik) olması durumunda devletin
cezalandırma yetkisi olması.
Koruma İlkesi: Bir devlete
karşı, egemenlik alanı dışında bir suçun işlenmesi halinde cezalandırma
yetkisinin olması.
İkame Yargı Yetkisi: Yurtdışında
yabancının yabancıya karşı bir suç işlemesi halinde cezalandırma yetkisinin
olması.
Evrensellik İlkesi:
Dünyanın neresinde işlenmiş olursa olsun uluslararası toplumun çıkarını
korumak amacıyla devletin cezalandırma yetkisini kullanması.
|
||||||||||||||||||||||
|
Tokyo Sözleşmesi “Bayrak İlkesi”
TCK “Hava sahası” diyerek genişletmiştir.
|
||||||||||||||||||||||
Mülkilik (Ülkesellik) İlkesi
|
TCK MADDE 8. - (1) Türkiye'de işlenen
suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen
Türkiye'de işlenmesi veya neticenin Türkiye'de gerçekleşmesi halinde suç,
Türkiye'de işlenmiş sayılır.
(2) Suç;
a) Türk kara ve hava sahaları ile Türk
karasularında,
b) Açık denizde ve bunun üzerindeki hava
sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla,
c) Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya
bu araçlarla,
d) Türkiye'nin kıt'a sahanlığında veya
münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara
karşı,
İşlendiğinde Türkiye'de işlenmiş sayılır.
|
||||||||||||||||||||||
Şahsilik İlkesi
|
faile göre şahsilik
ilkesi
Yabancı ülkede hüküm verilmesi
MADDE 9. - (1)
Türkiye'de işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan
kimse, Türkiye'de yeniden yargılanır.
Görev suçları
MADDE 10. - (1) Yabancı ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev üstlenmiş olup da bundan dolayı bir suç işleyen kimse, bu fiile ilişkin olarak yabancı ülkede hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş bulunsa bile, Türkiye'de yeniden yargılanır.
Vatandaş tarafından işlenen suç
MADDE 11. - (1)
Bir Türk vatandaşı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına
göre aşağı sınırı bir yıldan az olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçu
yabancı ülkede işlediği ve kendisi Türkiye'de bulunduğu takdirde, bu suçtan
dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması ve Türkiye'de
kovuşturulabilirliğin bulunması koşulu ile Türk kanunlarına göre
cezalandırılır.
(2) Suç, aşağı
sınırı bir yıldan az hapis cezasını gerektirdiğinde yargılama yapılması zarar
görenin veya yabancı hükûmetin şikayetine bağlıdır. Bu durumda şikayet,
vatandaşın Türkiye'ye girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yapılmalıdır.
mağdura göre şahsilik ilkesi
Yabancı tarafından işlenen suç
MADDE 12. - (1)
Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre
aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede
Türkiye'nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye'de bulunduğu takdirde, Türk
kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine
bağlıdır.
(2) Yukarıdaki
fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre
kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye'de
bulunması halinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu
ile suçtan zarar görenin şikayeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre
cezalandırılır. KORUMA İLKESİ
(3) Mağdur
yabancı ise, aşağıdaki koşulların varlığı halinde fail, Adalet Bakanının
istemi ile yargılanır:
a) Suçun, Türk
kanunlarına göre aşağı sınırı üç yıldan az olmayan hapis cezasını
gerektirmesi.
b) Suçluların
geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri verilme isteminin suçun
işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükûmeti
tarafından kabul edilmemiş olması. İKAME
YARGI YETKİSİ
(4) Birinci fıkra
kapsamına giren suçtan dolayı yabancı mahkemece mahkûm edilen veya herhangi
bir nedenle davası veya cezası düşen veya beraat eden yahut suçu
kovuşturulabilir olmaktan çıkan yabancı hakkında Adalet Bakanının istemi
üzerine Türkiye'de yeniden yargılama yapılır. KORUMA İLKESİ
Diğer suçlar
MADDE 13. - (1)
Aşağıdaki suçların, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede
işlenmesi halinde, Türk kanunları uygulanır: EVRENSELLİK İLKESİ
a) İkinci Kitap,
Birinci Kısım altında yer alan suçlar.
b) İkinci Kitap,
Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci ve
Sekizinci Bölümlerde yer alan suçlar. KORUMA İLKESİ
c) İşkence (madde
94, 95).
d) Çevrenin
kasten kirletilmesi (madde 181).
e) Uyuşturucu
veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), uyuşturucu veya uyarıcı
madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190).
f) Parada
sahtecilik (madde 197), para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların
üretimi ve ticareti (madde 200), mühürde sahtecilik (madde 202).
g) Fuhuş (madde
227).
h) Rüşvet (madde
252).
i) Deniz,
demiryolu veya havayolu ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması
(madde 223, fıkra 2, 3) ya da bu araçlara karşı işlenen zarar verme (madde
152) suçları.
(2) Birinci
fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı suçlar dolayısıyla yabancı bir ülkede
mahkûmiyet veya beraat kararı verilmiş olsa bile, Adalet Bakanının talebi
üzerine Türkiye'de yargılama yapılır. KORUMA İLKESİ
Seçimlik
cezalarda soruşturma
MADDE 14. - (1)
11 ve 12 nci maddelerde belirtilen hallerde, soruşturma konusu suçun yer
aldığı kanun maddesinde hapis cezası ile adli para cezasından birinin
uygulanması seçimlik sayılmış ise soruşturma veya kovuşturma açılmaz.
Soruşturma koşulu
olan cezanın hesaplanması
MADDE 15. - (1)
Miktarının soruşturma koşulu oluşturduğu hallerde ceza, soruşturma evresinde
ileri sürülen kanuni ağırlaştırıcı nedenlerin aşağı sınırı ve kanuni
hafifletici nedenlerin yukarı sınırı göz önünde bulundurularak hesaplanır.
Cezadan mahsup
MADDE 16. - (1) Nerede işlenmiş olursa olsun bir suçtan dolayı, yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen süre, aynı suçtan dolayı Türkiye'de verilecek cezadan mahsup edilir.
Hak yoksunlukları
MADDE 17. - (1)
Yukarıdaki maddelerde açıklanan hallerde mahkeme, yabancı mahkemelerden
verilen ve Türk hukuk düzenine aykırı düşmeyen hükmün, Türk kanunlarına göre
bir haktan yoksunluğu gerektirmesi halinde, Cumhuriyet savcısının istemi
üzerine Türk kanunlarındaki sonuçlarının geçerli olmasına karar verir.
|
||||||||||||||||||||||
Ceza Kanunun Yer Bakımından
Uygulanmasında Yabancı Kanunun Yargılamaya Etkisi
|
TCK MADDE 19.
- (1) Türkiye'nin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar dolayısıyla
Türkiye'de yargılama yapılırken, Türk kanununa göre verilecek olan ceza,
suçun işlendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üst sınırından fazla olamaz.
(2) Ancak suçun;
a) Türkiye'nin güvenliğine karşı veya
zararına olarak,
b) Türk vatandaşına karşı ya da Türk
kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi zararına olarak,
İşlenmesi durumunda, yukarıdaki fıkra hükmü
uygulanmaz.
|
||||||||||||||||||||||
Şüphelinin, Sanığın, Hükümlünün Geri
Verilmesi
|
|||||||||||||||||||||||
|
Anayasa 19. Madde:
… hakkında sınır
dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya
tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
Anayasa 38. Madde:
Uluslararası Ceza
Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş,
suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez.
TCK MADDE 18. –
(1) Yabancı bir
ülkede işlenen veya işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle hakkında ceza
kovuşturması başlatılan veya mahkûmiyet kararı verilmiş olan bir yabancı,
talep üzerine, kovuşturmanın yapılabilmesi veya hükmedilen cezanın infazı
amacıyla geri verilebilir. Ancak, geri verme talebine esas teşkil eden fiil;
a) Türk kanunlarına
göre suç değilse,
b) Düşünce suçu
veya siyasi ya da askeri suç niteliğinde ise,
c) Türkiye
Devletinin güvenliğine karşı, Türkiye Devletinin veya bir Türk vatandaşının
ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse,
d) Türkiye'nin
yargılama yetkisine giren bir suç ise,
e) Zamanaşımına
veya affa uğramış ise,
Geri verme talebi
kabul edilmez.
(2) Uluslararası
Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere,
vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.
(3) Kişinin,
talep eden devlete geri verilmesi halinde ırkı, dini, vatandaşlığı, belli bir
sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi görüşleri nedeniyle kovuşturulacağına
veya cezalandırılacağına ya da işkence ve kötü muameleye maruz kalacağına
dair kuvvetli şüphe sebepleri varsa, talep kabul edilmez.
(4) Kişinin bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi,
geri verme talebi hakkında bu madde ve Türkiye'nin taraf olduğu ilgili
uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar
verir. Bu karara karşı temyiz yoluna
başvurulabilir.
(5) Mahkeme geri
verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verirse, bu kararın yerine getirilip getirilmemesi Bakanlar Kurulunun
takdirine bağlıdır.
(6) Geri
verilmesi istenen kişi hakkında koruma tedbirlerine başvurulmasına, Türkiye'nin
taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verilebilir.
(7) Geri verme
talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi halinde, ayrıca Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre tutuklama kararı verilebilir veya
diğer koruma tedbirlerine başvurulabilir.
(8) Geri verme
halinde, kişi ancak geri verme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı
yargılanabilir veya mahkûm olduğu ceza infaz edilebilir.
Avrupa Geri Verme Sözleşmesi (AGVS) Ek
Protokolü
Madde 2:Geri vermenin
gerçekleşebilmesi için hem talep eden hem de talep edilen taraf devlette geri
vermeye konu suçun cezasının bir yıl veya daha fazla hapis cezası olması
gerekir. İnfaz için geri verme talep ediliyorsa en az dört ay hapis cezası
olması gerekir.
Para cezası
gerektiren suçlar için de geri verme yetkisi tanınmıştır.
|
||||||||||||||||||||||
Vatandaşın geri verilmezliği
ilkesi
|
Amaç: vatandaşı korumak. Dezavantaj: Suçluların korunması, bazı
ülkelerin suçlu cennetine dönüşmesi.
İngiliz ve Amerikan hukuku mülkilik ilkesini benimsemiştir.
Karşılıklılık şartıyla vatandaşını geri verebilmektedir.
İstisna: Kişinin rızası
durumunda; Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim.
Vatandaş: fiili işlediği sırada Türk vatandaşı olan kişi.
AGVS 6/1-c: Vatandaşlık
geri vermeye dair karar anında tespit edilecektir. Ancak karar anıyla teslim
aşaması arasında bu kişi talep edilen devletin vatandaşlığını kazanırsa geri
verme talebini reddedebilecektir.
TR Roma Statüsü’nü henüz imzalamamıştır. (Uluslararası Ceza Mahkemesi
ile ilgilidir.)
|
||||||||||||||||||||||
Siyasi Suç
|
TCK’da tanımlanmamıştır.
Tam siyasi suç: Anayasayı
ihlal, yasama organına, hükümete karşı suç, casusluk, silahlı isyan, vb. Geri
verme olmaz.
Nisbi siyasi suç: Tam
siyasi suçla bağlantılı olarak işlenen adi suçlardır. (İsyanı finanse etmek
için banka soymak.) Geri verme için:
1. Öznel Teori: Adi suçu işleyen failin
düşüncesine bakılmalıdır.
2. Üstünlük Teorisi: Faili aidi
suçla ihlal ettiği değerle işlenmek istenen tam siyasi suçu karşılaştırıp
ağır basan unsuru bulmak gerekir.
Belçika Kaidesi: Devlet
başkanı ve aile fertlerine yönelik suikast veya buna teşebbüs eylemleri
siyasi suç istisnasından yararlanamaz.
Terör suçları, insanlığa karşı işlenmiş suçlar siyasi suç
istisnasından yararlanamaz.
|
||||||||||||||||||||||
Geri Vermede İhtisas/Özellik
İlkesi
|
TCK MADDE 18/8 –
(8) Geri verme halinde, kişi
ancak geri verme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı yargılanabilir
veya mahkûm olduğu ceza infaz edilebilir.
AGVS 14: Aynı içerik.
|
||||||||||||||||||||||
|
|
||||||||||||||||||||||
|
|
||||||||||||||||||||||
|
|
||||||||||||||||||||||
SUÇUN MANEVİ UNSURU
|
|||||||||||||||||||||||
|
Suç = tipe uygun ve hukuka aykırı bir fiil + insan iradesi
(kusurluluk)
Başkasının fiilinden sorumluluk: Bir kimsenin gerçekleşmesine
hiç katılmadığı, başkaları tarafından gerçekleştirilen bir fiilden dolayı
sorumlu olmasıdır.
Objektif sorumluluk: Fail istemeyerek dahi neden olduğu
zararlı sonuçlardan sorumludur.
Kusurlu sorumluluk: Kişi ancak kastlı ve taksirli olarak
gerçekleştirdiği ve kendisine ait olan bir fiilden dolayı sorumludur.
|
||||||||||||||||||||||
|
AY 38: Cezai sorumluluk şahsidir.
TCK Madde 20- (1) Ceza sorumluluğu şahsidir.
Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. (2) Tüzel kişiler
hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen
güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır.
|
||||||||||||||||||||||
Kusurluluğun Esası
|
1. Psikolojik Anlayış: Kusurluluk
fail ile dış dünyada gerçekleştirilen fiil arasındaki bağdır. (Kastı açıklar,
taksiri açıklayamaz.)
2. Normatif Anlayış: Kusurluluk süjenin
iradesi ile bir norm arasındaki çatışma ilişkisinden ibarettir. Kusurluluk =
kınanabilirlik.
Bu anlayışların ikisi de yetersiz kalır.
Suç için:
a. Fiil
failin iradesinin ürünü olmalıdır.
b. Bu
fiil faile yüklenen bir ödevi ihlal etmelidir.
|
||||||||||||||||||||||
Kusurluluk ile İsnat Yeteneği
Arasındaki İlişki
|
Failin kusurlu sayılabilmesi için isnat edilebilir (anlama ve isteme
yeteneğinin varlığı) olması gerekir.
İsnat yeteneği kusurluluğun ön şartıdır.
İsnat edilebilme, kişinin bir durumu, bir statüsüdür. Sadece failin
cezalandırılabilmesi için taşıması gereken bir niteliktir.
Failin cezalandırılamıyor olması fiilin suç olarak doğmasını
engellemez. (Akıl hastaları, çocuklar)
|
||||||||||||||||||||||
Kusurun Türleri
|
|||||||||||||||||||||||
Kast
|
TCK Madde 21-
(1) Suçun oluşması kastın
varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve
istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanuni
tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili
işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet
hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis
cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar
indirilir.
Kast sadece fiilin değil, sonucunun da istenmesini gerektirir.
Neticeli suçlarda failin iradesi hem hareketin hem de sonucun
gerçekleştirilmesine yönelik olmalıdır.
Sırf hareket suçlarında ise sonuç bulunmadığı için failin sadece
hareketi bilerek ve isteyerek yapması yeterlidir.
İSTEME:
1. Tasavvur Teorisi: sonucun istenmiş
sayılabilmesi için sonucun tasavvur edilmesi yeterlidir. Sonuç iradenin
konusu olamaz, sadece öngörülebilir.
2. İrade Teorisi: Kastın varlığı için
sonucun irade edilmiş olması gerekir. Bir fiili irade etmek, istemek demek,
onun sonuçlarını da istemektir. Bu anlayış daha fazla kabul görür.
Sonuç ne zaman fail tarafından istenmiş sayılır?
·
İradenin hedefini oluşturan (failin
istediği) sonuç istenmiş sayılır. (=Arzu edilen sonuç) (Tabancayla
adam öldürme)
·
İstenen sonuçtan ayrılması mümkün olmayan
sonuçlar da istenmiş sayılır. (Arabadaki adama taş atınca arabanın hasar
görmesi)
·
Fail muhtemel sonucun gerçekleşmesine rıza
gösteriyorsa o sonuç da istenmiş sayılır.
o
Olası
kast: Fail, neticelerin gerçekleşmesi riskini kabul etmiştir. “Netice kastı belirler.”
o
Bilinçli
taksir: Fail sonucu öngörmesine rağmen, gerçekleşmeyeceğine dair kesin
inançla hareket etmiştir.
BİLME:
Failin kasıtlı sayılabilmesi için yukarıdaki tüm unsurları bilmesi
gerekir. Bilinmesi gereken unsurlar suçun yapısına bağlıdır. (Adam öldürme
suçu için yaşayan bir insana ateş ettiğini, hırsızlık için başkasının malı
olduğunu bilmelidir.)
|
||||||||||||||||||||||
Kastın Türleri
|
|
||||||||||||||||||||||
Gönüllü Vazgeçme
|
Hareketin yapılmasından sonra kast sona ererse ya da fail sonucun
gerçekleşmesini önlerse yeni TCK’da failin lehine bir durum yaratılmıştır.
TCK 36: Fail, suçun
icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun
tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı
cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde,
sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.
|
||||||||||||||||||||||
Taksir
|
TCK 22: (1)
Taksirle işlenen fiiller, kanunun
açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.
2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın
suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek
gerçekleştirilmesidir.
(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde
taksirli suça ilişkin ceza üçte birden
yarısına kadar artırılır.
(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek
olan ceza failin kusuruna göre
belirlenir.
(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği
suçlarda, herkes kendi kusurundan
dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı
belirlenir.
(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan
netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir
cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza
verilmez; bilinçli taksir halinde
verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.
|
||||||||||||||||||||||
|
Taksirli sorumluluktan söz edilebilmesi için mutlaka zararlı sonucun
ortaya çıkması gerekir.
Fail çoğu zaman kendisi de bir mağduriyete uğramaktadır.
Taksirin cezalandırılmasında toplumsal zorunluluk vardır.
Basit taksir: Failin
sonucu öngörememesidir.
Bilinçli taksir: Failin
öngördüğü sonucu istememesi ve kesinlikle bertaraf edebileceği inancıyla
hareket etmesidir.
|
||||||||||||||||||||||
|
Taksirli sorumluluktan söz
edebilmek için gerekli koşullar:
1. Hareket
iradi olmalıdır.
2. Netice
istenmemiş, ancak gerçekleşmiş olmalıdır.
3. Hareket
ve netice arasında nedensellik bağı olmalıdır.
4. Hukuki
varlık veya menfaatleri korumaya yönelik davranış kurallarına aykırılık
olmalıdır (Dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali).
5. Taksir
kanunda cezalandırılmış olmalıdır.
6. Sonuç
öngörülebilir olmalıdır.
|
||||||||||||||||||||||
|
Taksir kanunda cezalandırılmış olmalıdır.
Taksir kusurun istisnai olarak cezalandırılan biçimidir.
Malvarlığına karşı işlenen suçlarda taksir kabul edilmemektedir.
|
||||||||||||||||||||||
|
Sonuç öngörülebilir olmalıdır.
Fail davranış kurallarına uymamış olmalı, bu durum kınanabilir
olmalıdır.
Kınanabilirlik (öngörülebilirlik) için: Tecrübe, yaş, zeka seviyesi,
eğitimi, beden kusurları, sosyal konumu, vb. dikkate alınır.
En önemli ölçüt sonucun öngörülebilirliği ve önlenebilirliğidir.
Bunlar eksikse fail kınanamaz.
|
||||||||||||||||||||||
Netice Sebebiyle Ağırlaşmış
Suç
|
TCK 23: (1)
Bir fiilin, kastedilenden daha ağır
veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin
bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından
taksirle hareket etmesi gerekir.
Suçun
varlığı için gerekli olanın ötesinde zararlı veya tehlikeli bir sonucun
meydana gelmesi durumudur.
Bu maddeyle
objektif sorumluluk bertaraf edilmek istenmiştir.
Bu
durumlarda taksirin belirlenmesi çok zor olduğundan bir tür “taksir karinesi”
yaratılmaktadır. Bu da objektif sorumluluk kavramının yeniden canlanması
sonucunu doğurmaktadır.
·
Failin istediğinden daha
ağır sonuç:
“Derece” farkı. Yaralama ve ölüm gibi.
·
Failin istediğinden başka
sonuç:
“Hukuki konu” farkı. Cinsel saldırı ya da çocuk düşürtme sonucunda mağdurun
ölmesi gibi.
·
Eğer fail gerçekleşen daha
ağır ya da başka sonucu istemişse: “BAŞKA SUÇ” söz konusu olur. Bu durumda ağırlaştırıcı
neden olarak düzenleyen hükümler değil, yaralama ve öldürmeye ilişkin
hükümler uygulanır.
|
||||||||||||||||||||||
Kusurluluğu / suçu kaldıran nedenler (hata ve sapma)
|
|||||||||||||||||||||||
|
Burada anlatılacak durumların suçun hangi unsurunu kaldırdığı
konusunda doktrinde görüş birliği yoktur. Bazı yazarlar nedensellik bağının,
bazıları da hukuka aykırılığın ortadan kalktığını savunur. Her durumda suç
ortadan kalkmakta ve fail cezalandırılamamaktadır.
|
||||||||||||||||||||||
Kaza ve Tesadüf (Beklenmeyen
Durum)
|
Doktrindeki baskın görüş: Kaza ve tesadüf kusurluluğu kaldıran bir
sebep değildir.
Ceza hukukundaki kusur irade kusurudur. Kaza ve tesadüfte ise sonuç
öngörülemez ve önlenemez.
Öngörülemez ve önlenemez sonuçların gerçekleşmesi bakımından bir
insan hareketinin bulunması zorunludur.
Doğal olaylar kaza ve tesadüf olarak değerlendirilemez.
|
||||||||||||||||||||||
Mücbir Sebep (Zorlayıcı Neden)
|
Mücbir sebepte kişi, sonucu öngörsün veya öngörmesin iradesine aykırı
biçimde hareket etmeye zorlandığının farkındadır, ancak başka seçeneği
yoktur.
Kişi, karşı koyamayacağı ve mücadele edemeyeceği bir dış kuvvet
tarafından zorlanır.
|
||||||||||||||||||||||
Cebir
|
TCK 28: (1)
Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır
bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi
hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili
sayılır.
Cebir:
1.
Maddi
cebir (şiddet): Bir kimse, bir başkası tarafından suç işleye zorlanır.
Basit değil, karşı koyulamayacak bir zorlama olmalıdır. Zorlanan
cezalandırılmaz. Zorlayan hem “cebir” suçundan (TCK 108), hem de işlenen
suçtan cezalandırılır.
2. Manevi cebir (tehdit): Gelecekte doğması
muhakkak ve ağır olan bir zarar tehdidi ile zorlanan bir irade vardır.
Tehdidin derecesini hakim takdir eder. İradenin zorlanmış olması sorumluluğu
kaldırır. Tehdit edilen cezalandırılmaz. Tehdit eden hem “tehdit” suçundan
(TCK 106), hem de işlenen suçtan cezalandırılır.
|
||||||||||||||||||||||
Hata
|
Gerçeğin bilinmemesi ya da yanlış bilinmesi nedeniyle bir konuda
yanlış hüküm verilmesidir.
Hukuki ve fiili hata:
İradenin oluşum sürecini etkileyerek iradenin yanlış tasavvur ve bilgi ile
oluşmuş olarak ortaya çıkmasına neden olur.
Sapma: İradenin
gerçekleşmesi, yani suçun işlenmesi aşamasını etkiler.
|
||||||||||||||||||||||
·
Hukuki
Hata
|
Fail fiili cezalandıran bir kural olduğunu bilmez ya da yanlış
yorumlar.
Hukuki hata norma yönelik bir yanlış değerlendirmedir.
TCK 4: (1)
Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.
TCK 30/4: (4) (Ek fıkra: 29/6/2005 – 5377/4 md.)
İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen
kişi, cezalandırılmaz.
İki biçimde ortaya çıkabilir:
1. Ceza
kanunlarının bilinmemesi ya da yanlış bilinmesi
2. Ceza
kanunları dışındaki kanunların bilinmemesi ya da yanlış bilinmesi
Ceza kuralının gönderme yaptığı kural hakkında yanılma fiili hata
olarak kabul edilir ve kusurluluğu ortadan kaldırır.
|
||||||||||||||||||||||
·
Fiili
Hata
|
TCK 30: (1)
Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir
kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk
hali saklıdır.
(2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren
nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından
yararlanır.
(3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere
ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu
hatasından yararlanır.
(4)
(Ek fıkra: 29/6/2005 – 5377/4 md.)
İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen
kişi, cezalandırılmaz.
Suçun var olabilmesi için, hareket bilerek ve isteyerek yapılmalı ve
suçu oluşturan unsurlar da bilinmelidir.
Fiili hata suçun asli unsurlarına ilişkin hatadır.
Fail normu bilir, ama suç teşkil eden fiilden farklı bir fiil
gerçekleştirdiğine inanır. Fiilin tipik olmadığına inanır.
Fiili hata bir algılama hatasıdır.
(Başkasına ait malı kendisinin zannederek almak, av hayvanı yerine
insana ateş etmek)
KUSURLU HATA: Failin
kusurundan kaynaklanan hata. (Taksirli ceza var ise ona göre cezalandırılır.)
KUSURSUZ HATA: Failin kınanması
mümkün değilse. (Sorumsuzluk doğurur.)
Hata kurucu unsurlara ilişkin
ise etkilidir.
Şahısta hata kusurluluğu
kaldırmaz.
Suç vasıtasında ve şahısta
hata sorumluluğu kaldırmaz.
|
||||||||||||||||||||||
Sapma
|
İradenin oluşumu sırasında değil de gerçekleşmesi sırasında ortaya
çıkan ve suçun işlenmesini etkileyen hatadır.
|
||||||||||||||||||||||
·
İsabette
sapma
|
Suç, istenenden başka bir kimse üzerinde gerçekleşir.
Şahısta hatadan farklıdır.
Şahısta hata: A, B’e ateş ettiğini sanarak C’ye ateş eder.
İsabette sapma: A, B’ye ateş eder, kurşun saparak C’yi vurur.
Sadece kasıtlı suçlar açısından geçerlidir.
|
||||||||||||||||||||||
·
Suçta
sapma
|
|
||||||||||||||||||||||
·
Nedensellik
bağında sapma
|
|
||||||||||||||||||||||
|
|
||||||||||||||||||||||
|
|
||||||||||||||||||||||
|
|
||||||||||||||||||||||
|
|
Ankara ceza avukatı mı arıyorsunuz? Tıklayın: ankara ceza avukatı
YanıtlaSilTeşekkürler 😎
YanıtlaSil