29 Eylül 2014 Pazartesi

BORÇLAR HUKUKU-GENEL HÜKÜMLER

BORÇLAR HUKUKU-GENEL HÜKÜMLER

BORÇLAR HUKUKUNUN KONUSU VE KAYNAKLARI

Hukuk sosyal ilişkileri düzenleyen ve yaptırımı bulunan kurallar topluluğudur.
Borç ilişkisi, bir tarafı alacaklı, bir tarafı borçlu olan ve edim adını verdiğimiz borç unsurunu içeren bir sosyal ilişkidir.
Borç ilişkisinin sujeleri kişilerdir.
Gerçek kişiler: Kişilik, gerçek kişiler için tam ve sağ doğumla başlar (TMK 28). Hak ehliyeti, sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan başlar.
·         Borç ilişkisine taraf olabilmek için: hak ehliyeti + taraf ehliyeti
·         Borç ilişkisinin kurulabilmesi gereken işlemleri yapmak için: hak ehliyeti + fiil ehliyeti
Tüzel kişiler: Kuruldukları andan itibaren hak ehliyetine, zorunlu organlarını oluşturdukları andan itibaren de fiil ehliyetine sahiptirler. Tüzel kişi kurulmadan borç altına sokulamaz, ancak, kurulduktan sonra, yetkili organlarının kararı ile kuruluşundan önceki borç ilişkisini kabul edebilir.

ALACAKLI

Edimin ifasını talep yetkisine sahiptir. Borç ilişkisinin aktif tarafıdır.
·         Kısmi alacaklılık: Her bir alacaklı alacağın kendisine ait kısmının ifasını ister.
·         Müteselsil alacaklılık: Her bir alacaklı alacağın tamamının ifasını isteyebilir. Borçlu, borcun tamamını alacaklılardan birine ifa ettiğinde borçtan kurtulur.
Alacaklı tarafın değişmesi:
·         Hukuki işlem sonunda:
o   Alacağın temliki (devri): TBK 183: “….. alacaklı borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü kişiye devredebilir.”
o   Sözleşmenin devri: TBK 205: “Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır.
o   Sözleşmeye katılma: TBK 206: “Sözleşmeye katılma, sözleşmeye katılan ile bu sözleşmenin tarafları arasında yapılan ve katılanın, yanında yer aldığı tarafla birlikte onun hak ve borçlarına sahip olması sonucunu doğuran bir anlaşmadır.” Aksi kararlaştırılmamışsa, katılan ve yanındaki müteselsilen alacaklı ve borçlu olur.
·         Kanundan dolayı: Ör: Miras.
·         Mahkeme kararıyla: Ör: Evlilik sırasında bir taraf yükümlülüklerini yerine getirmezse.

BORÇLU

·         Kısmi Borçluluk: Her bir borçlu borcun kendisine ait kısmından sorumludur.
·         Müteselsil Borçluluk: Her bir borçlu borcun tamamından sorumludur.
Borçlu tarafın değişmesi:
·         Hukuki işlem sonunda:
o   Borcun üstlenilmesi: TBK 195: “alacaklının rızası ile
o   Borca katılma: TBK 201. Borçlu ve borca katılan müteselsilen sorumlu olurlar.
o   Sözleşmeye katılma: TBK 206. Aksi kararlaştırılmamışsa, katılan ve yanındaki müteselsilen alacaklı ve borçlu olur.
·         Kanundan dolayı:
o   Miras: TMK 599: Ölenin borçları mirası reddetmemiş mirasçılara geçer. İSTİSNA: Şahsen ifası gereken bir edim söz konusu olduğunda ölüm borcu sonlandırır.
o   Malvarlığı ya da işletmenin devri: TBK 202. Devralan gazetede yayımlanarak ilan edildiği tarihten itibaren borçlardan sorumlu olur.

EDİM

a.       Verme-Yapma-Yapmama Edimleri:
                                i.            Verme Edimleri: Borçlu alacaklıya bir şey vermeyi borçlanmıştır. Ör: Satım, bağış, trampa. Edimi taraflar tayin eder. Çeşit (cins) borçlarında edimin seçimi borçluya aittir. Ancak bu seçim, ortalama nitelikten daha düşük olamaz. (Parça borcu=son model bir otomobil. Cins borcu=1 ton buğday.)
                              ii.            Yapma Edimleri: Kişisel (şahsi) edimler. Borçlu alacaklıya bir şey yapmayı borçlanmıştır. Ör: Eser, hizmet, vekalet sözleşmeleri. Bizzat borçlu tarafından ifa edilmelidir. TBK 83: ”… bizzat ifada alacaklının menfaati yoksa, şahsen ifa etmekle yükümlü değildir…”

VERME EDİMİ
YAPMA EDİMİ
Nitelikleri Bakımından
Verme
Yapma
Bizzat ifa yükümlülüğü yok.
Bizzat ifa yükümlülüğü var.
Sonuçları Bakımından
Alacaklı temerrüde düşerse borçlu borcundan kurtulamaz. Kurtulmak için hakimin görebileceği yere tebliğ etmelidir.
Alacaklı temerrüde düştüğünde tebliğ olmaz.
Borçlu borcuna aykırı davrandığında onun gücüyle sınırlı bir yaptırım öngörülmez.
Borçlunun borcunun yapma sınırı vardır. Borcu yeteneği ile sınırlıdır.

                            iii.            Yapmama Edimleri: Borçlu bir şeyden kaçınmayı ya da yapmamayı borçlanmıştır.
b.      Maddi-Hukuki Edimler:
                                 i.            Maddi Edimler: Elle tutulur bir varlığın ifasına ilişkin edimlerdir.
                               ii.            Hukuki Edimler: Hukuki bir ifa gerektiren edimlerdir.
c.       Ani-Sürekli-Dönemsel Edimler:
                                i.            Ani Edimler: Borçlu, borcun konusunu bir kez ifa ile borçtan kurtulur. Ör: Eser, peşin parayla satım, karz (para ödüncü), vb.
                              ii.            Sürekli Edimler: Edim süreklilik arzeder. Ör: Kira sözleşmesi.
                              iii.            Dönemsel Edimler: Belirli dönemlerde belirli edimler ifa edilir. Ör: Taksitli satım sözleşmesi.
d.      Bölünebilir-Bölünemez Edimler:
                                i.            Bölünebilir Edimler: Parçalara ayrılabilen edimdir. Para ve mislî şeyler.
                              ii.            Bölünemez Edimler: Parçalara ayrılamayan edimdir. Tablo, bilgisayar, vb. Bölünemeyen borcun birden çok borçlusu varsa, borçlulardan her biri borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür.

Borçlanılmış Edimin Belirlenmesi
TBK 86: Cins borçlarında seçim borçluya aittir, ancak ortalama nitelikten daha düşük olamaz.
TBK 87: Seçimlik borçlarda edimlerden birinin seçimi borçluya aittir.

Edimin Değişmesi
Borçlu temerrüde düşerse, alacaklı ifası gecikmiş edim yerine tazminat talep edebilir. (TBK 125). Ya da borçlu, teslim edilecek mal yerine muadilini teslim etmeyi önerebilir.


BORÇLAR HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI

Borç ilişkisinden doğan haklar:
1.       Asli Haklar: Alacak hakları, esaslı unsuru oluşturur.
2.       Bağlı (Fer’i) Haklar: Tarafların asıl amaçladıkları haklar olmayıp, alacak hakkını genişleten ya da güvence altına alan haklardır.
a.       Alacak hakkını genişleten haklar: faiz, ceza koşulu, gecikme zammı
b.      Alacak hakkını güvence altına alan haklar: kefalette kefile, rehinde rehin verene, garanti sözleşmesinde garanti verene karşı ileri sürülür.
Bağlı haklar ancak asli hak mevcut ve geçerli ise kullanılır.
Borcu sona erdiren sebeplerden biriyle asli hak ortadan kalkmışsa, buna bağlı olan fer’i haklar da son bulur.
Asli hak bir hukuksal işlemle son bulmuş, ancak sona erdirici işlem hukuka aykırılık nedeniyle iptal edilmişse, asli hak devam ettiğinden, ona bağlı olan fer’i haklar da canlanır.
3.       Tali Haklar: Borç ilişkisinden doğan ikincil derecedeki haklar.
a.       Yenilik Doğurucu Haklar: Hak sahibinin tek taraflı açıklamasıyla bir ilişkinin kurulmasını, değiştirilmesini ya da sona erdirilmesini sağlayan, kayıt ve koşula bağlanması mümkün olmayan, kullanıldıktan sonra kendisinden dönülemeyen haklardır.
                                                               i.      Kurucu Yenilik Doğurucu Haklar:
1.       Önalım (şuf’a) Hakkı: Hakkın konusu malın üçüncü kişiye satılması durumunda bu malı aynı koşullarla öncelikli olarak alma hakkı. Hak sahibi bu hakkını üçüncü kişiye beyan ettiğinde onun yerine geçerek, satıcı ile aynı koşullarda bir satım sözleşmesi kurar. (Tek taraflı irade açıklaması)
2.       Geri alım (vefa) Hakkı: Kişi, sattığı malın alıcısı ile yaptığı sözleşme ile bunu geri alma hakkını elde etmektedir. Bu hakkını kullandığı anda, taraflar arasında satılan malın geri alımına ilişkin bir borç sözleşmesi doğmaktadır.
3.       Alım (İştira) Hakkı: Hak sahibi, dilediği anda, tek taraflı irade açıklamasıyla, karşı tarafla satım sözleşmesi kurabilmektedir.
                                                            ii.      Değiştirici Yenilik Doğurucu Haklar:
Örnek: Seçimlik hakka sahip olan kişinin mevcut borç ilişkisinin konusunu değiştirmesi.
                                                            iii.      Bozucu Yenilik Doğurucu Haklar:
Örnek: Sözleşmeyi fesih hakkı, mirası reddetme hakkı.
Yenilik Doğurucu Hakların Nitelikleri:
1.       Hak sahibi tarafından tek taraflı irade açıklamasıyla kurulur. Diğer tarafın kabulüne/irade açıklamasına gerek yoktur.
2.       Bu haklar herhangi bir kayıt ve koşula bağlanamazlar.
3.       Bu haklar kullanıldıktan sonra bundan geri dönülemez.
b.      Def’i Hakları: Hak sahibine bir borcun yerine getirilmesini geciktirme ya da ortadan kaldırma yetkisi veren, tek taraflı irade açıklamasıyla kurulan haklardır.
Örnek: Takas def’i, zamanaşımı def’i, ödemezlik def’i, kefilin tartışma def’i, rehnin paraya çevrilme def’i. Bu haklar da yenilik doğurucu tali haklardandır.

DİKKAT: Def’i hakkı ile usul hukukundaki ilk itirazların birbirine karıştırılmaması gerekir.

BORÇ İLİŞKİSİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK HAKKININ NİTELİKLERİ VE KUVVETLENDİRİLMESİ

A.      Nitelikleri
a.       Borç ilişkisinden doğan alacak hakları sınırlı sayıda değildir. Bu, alacak hakkı (şahsi hak) ile ayni hak arasındaki en önemli farklardan birisidir. Yasada öngörülmeyen bir borç ilişkisi yaratılabilir.
b.      Borç ilişkisinden doğan alacak hakkı, sadece borçluya karşı ileri sürülebilir. Ayni haklar herkese karşı ileri sürülebilir. Alacak hakkı nisbi haktır. Sadece taraflar arasında hüküm ifade edip sonuç doğurur. (İSTİSNA Yeni BK 310: Yeni ev sahibi kira sözleşmesine taraf olur.) (İSTİSNA Aile konutu ile ilgili düzenleme) (İSTİSNA Üçüncü kişiyi koruyucu etkili sözleşme: alacaklı ile borçlunun koruma alanına girdiği anlaşılabilen üçüncü kişiler de başka hukuki olanakları bulunmadığı takdirde sözleşmeye dayanabilirler.)
c.       Borç ilişkileri geçici sosyal ilişkilerdir. Mutlaka son bulurlar. Borcun sona erme sebepleri:
a.       Zamanaşımı: (borcun muaccel olduğu tarihten itibaren) Zamanaşımına uğramış borç talep edilebilir, dava edilemez, eksik borçtur. Tazminat talebi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendikten itibaren 2 yıl, ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
b.      İbra
c.       Alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi
d.      Yenileme
e.      Takas
B.      Kuvvetlendirilmesi
Bazı borç ilişkilerinden doğan alacak haklarının üçüncü kişilere de ileri sürülebilmesini sağlamak üzere “alacak ya da şahsi hakların kuvvetlendirilmesi” öngörülmüştür.
               BK 312: Taşınmaz kiralarında, kiracının kiracılık hakkının tapu siciline şerhi kararlaştırılabilir.
               MK 1009: şuf’a, iştira ve vefa hakları. Tapuya şerh edilmişse herkese karşı ileri sürülebilir.
C.      Alacak ve Talep Hakkı
Alacak hakkı, özü itibariyle bir talep hakkına dayanır. Ancak bu haklar arasında farklar vardır.
1.       Doğuş anları bakımından: Alacak hakkı doğmuş, ancak talep hakkı doğmamış olabilir. Talep hakkı, borç muaccel olduğunda doğar.
2.       Kapsamları bakımından: Alacak hakkı, alacaklıya talep hakkı dışında yetkiler de sağlar: yenilik doğurucu haklar, dava hakkı, def’i hakkı, vb.
3.       Sona ermeleri bakımından: Kira sözleşmesi sona erince alacak hakkı son bulur, ama ödenmemiş muaccel borçları talep hakkı sürer.

BORÇLAR HUKUKUNUN KAYNAKLARI

TMK 1’de yer alan hüküm, borçlar hukuku için de geçerlidir.

BORÇ İLİŞKİSİNDEN DOĞAN YÜKÜMLER

                Sözleşme ile belirlenir.
                Objektif iyi niyet ilkesince doğruluk ve güven kurallarından çıkarılabilir.
                Borç ilişkisinin esaslı unsurlarından çıkarılabilir.
               
A.      EDİM YÜKÜMLERİ
a.       Asli Edim Yükümleri: Sözleşmenin esaslı unsurlarını oluşturan ve sözleşmenin türü ve niteliği ile yakından ilişkili olan edimlerdir. Borçlunun birinci derecedeki yükümlülükleridir.
b.      Yan Edim Yükümleri: Esaslı unsurları oluşturmayan, ancak edimin hazırlanmasına, gerçekleşmesine, güvenliğine ilişkin yükümlerdir. Bunlar da talep ve dava konusu olabilirler.
B.      YAN YÜKÜMLER
(= Diğer davranış yükümleri = Özen gösterme yükümleri)
Kaynağı dürüstlük kurallarıdır.
Borç ilişkisinin kurulmasını engellemezler.
Ayrı bir talep ya da dava konusu olamazlar. Ancak bu yüzden doğan zararlar için tazminat talep edilebilir.
Örnek: Malın hasarsız tesliminin sağlanması, kullanım kılavuzu sağlanması, vb.

BORÇ VE YÜKÜMLÜLÜK

Yükümlülükler (mükellefiyetler) de aynı borçlar ve yan yükümler gibi bir davranış kuralıdır. Ancak yükümlülükten yararlanan kişi bu davranışın ifasını talep edemez ve bunu dava konusu yapamaz. (Satıcı, ayıplı malı ihbar için alıcıyı zorlayamaz, dava edemez). Yükümlülüğü yerine getirmeyen kişi hak kaybına uğrar. Ancak yükümlülüğün yerine getirilmemesi tazminat sorumluluğuna yol açmaz.

Bir davranış kuralının yüküm mü, yükümlülük mü olduğunun belirlenmesi kolay değildir. Ölçü, davranışla ilgili kuralda hukuksal öneme haiz bir yarar mı olduğu, yoksa bu yarara ilişkin yasa koyucunun özel bir düzenlemesinin bulunup bulunmadığıdır. Birinci durumda yükümlülük, ikinci durumda ise yüküm söz konusudur.

SORUMLULUK

Borç ilişkisi daima sorumluluğa yol açar. Aydınlatılması gereken iki nokta:
1.       “-den sorumluluğu”: Borçlunun neden sorumlu tutulduğu. (Sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme)
2.       “ile sorumluluğu”: Borçlunun ne ile sorumlu tutulduğu.

A.      Borçlunun Sorumluluk Türü:
Borçlu şahıs varlığı ile değil, malvarlığı ile sorumlu tutulabilir. Anayasa md 38/8: “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.”
1.       Sınırsız Malvarlığı Sorumluluğu: Borçlu, borca aykırı davrandığında, bütün malvarlığı ile sorumlu olacaktır. (İİK, borçlunun meslek ve sanatını icra etmesi için zorunlu olan mallarının, ibadete yarayan kitap ve eşyasının, yaşamını devam ettirebilmesi için zorunlu miktarların haczedilmesini yasaklamıştır.)
2.       Sınırlı Malvarlığı Sorumluluğu
a.       Miktar bakımından sınırlı sorumluluk (Kefilin sorumluluğu gibi)
b.      Konu bakımından sınırlı sorumluluk (Hazinenin sorumluluğu gibi)

EKSİK BORÇLAR

Geçerli bir borç ilişkisine rağmen, borçlunun borca aykırı davranışı nedeniyle devletin yetkili organları kanalıyla sorumlu tutulamadığı borçtur.

Türleri:
A.      Zamanaşımına uğramış borçlar
B.      Kumar ve bahisten doğan borçlar (Yasal düzenleme söz konusu ise taam borç)
C.      Ahlaki ödevlerden doğan borçlar
D.      Evlenme simsarlığından doğan borçlar
Nitelikleri:
Takip edilebilir, ama dava edilemez borçlardır.

Borçlu kendi isteği ile borcunu ifa ederse, bu sebepsiz zenginleşme davasına konu olamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder