13 Şubat 2015 Cuma

CEZA HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER

CEZA HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER
ESKİ VE YENİ TCK
Mülga TCK’da suçları cürüm ve kabahat olarak ikiye ayrılmakta idi.
5237 sayılı TCK suçları cürüm ve kabahat olarak ikiye AYIRMAZ. Suçlar, ayrı suç tiplerinin tanımlandığı ikinci kitap olan özel hükümlerde belirlenmiştir.
Özel kanunlarla ilişki: TCK Mad. 5:”Bu Kanunun genel hükümleri özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.
Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi: TCK Mad.2
1.       Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirinden başkasına hükmolunamaz.
2.       İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
3.       Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak şekilde geniş yorumlanamaz.
Genel hükümlerle özel hükümler arasındaki bağlantı:
·         İkisi arasında bir altlık-üstlük bağlantısı YOKTUR.
·         Genel hükümler, özel hükümler olmadan bir anlam ifade etmez.
·         Genel hükümlerde asıl ceza normlarına değil, tamamlayıcı ya da bağımlı ceza normlarına yer verilmiştir.
o   Asıl ceza normları: Suç ve ceza yaratan normlar.
o   Tamamlayıcı ya da bağımlı ceza normları: Suç ve ceza yaratmayan normlar. Bunlar asıl ceza normlarının alanını daraltır ya da genişletir. Uygulama koşullarını ortaya koyar.
·         Genel hükümler, özel hükümlerin uygulama alanını belirler.
·         Ceza hukukunun asıl alanını özel hükümler oluşturur. Tarihsel olarak önce bunlar ortaya çıkmıştır.
·         Türk ceza hukukuna TCK’da düzenlenen suç tiplerinin yanı sıra özel ceza yasaları da dahildir.
Ceza hukuku özel hükümlerin genel hükümleri olabilir mi?
·         Genel kanı özel hükümlerin genel hükümleri OLMAYACAĞIDIR. Bu konuda bir tartışma vardır.
Suçların tasnifinde kullanılan ölçütler:
·         Hukuki konu: Ana ölçüttür.
o   Maddi unsur,
§  İcrai suçlar
§  İhmali suçlar
o   Manevi unsur,
o   Fail esas alınabilir.
·         Özgü suç: Failin belirli fiili ya da hukuki durumda bulunmasını gerektiren suçlardır. (Zimmet suçu-kamu görevlisi) (cerrahi işlemi yapan cerrah)
·         Devlet idaresine karşı işlenen suçlarda fail esas alınır.
·         Diğer ölçütler: Suçun mağduru, maddi konusu, vb.
Kanunilik İlkesi:
·         Kanunsuz suç ve ceza olmaz.
·         İhlalsiz suç olmaz.
o   1. Şekle ilişkin Kanunilik İlkesi
o   2. Öze ilişkin Kanunilik İlkesi
Suçun iki anlayışı:
·         Maddi anlayış:
·         Şekli anlayış: (*) Esas olarak bu kabul görür.
Suçun Hukuki Konusu:
·         Suçla ihlal edilen, yaptırım ile korunan her türlü beşeri değer ya da menfaattir.
Ceza Hukuku-Anayasa İlişkisi
·         Ceza normunun alanı ı ve kapsamını anayasa belirler. Ceza hukuku özel hükümleri, ülkenin anayasasında korunmaya mazhar görülen değer ve menfaatleri korumalıdır.
·         Ceza hukuku
o   Sosyal yapıyı korumalı ve muhafaza etmeli,
o   Toplumu yukarıya taşımalıdır.
·         Hukuk devletinde kanunlar anayasaya uygun olmalıdır.
·         Anayasa mad 13: Temel hak ve özgürlükler yalnızca kanunla sınırlandırılabilir.
·         Anayasa mad 10: eşitlik.
·         Anayasa mad. 17: kişinin maddi ve manevi bütünlüğünün korunması.
·         Anayasa mad. 12, 18, 20-23, 27, 33, 42, 48, 49, 67, 74: Temel hak ve özgürlükler
·         Anayasa mad. 138: mahkemelerin bağımsızlığı
·         Anayasa mad. 90/5: Usulüne uygun yürürlüğe konmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.
Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar:
·         Anayasa mad. 38:
Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zaman aşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
Ceza sorumluluğu şahsidir.
Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.
Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez.

Yeni TCK’nın Özel Hükümler Açısından Kısaca Değerlendirilmesi
TCK/2. Kitap/ Özel Hükümler
1.       Kısım: Uluslararası suçlar
2.       Kısım: Kişilere karşı suçlar
3.       Kısım: Topluma karşı suçlar
4.       Kısım: Millete ve devlete karşı suçlar
·         Birinci Kısım: Uluslararası suçlar başlığı isabetsizdir. Yaşam hakkı, göçmen ticareti gibi suçları içerir.
·         Soykırım suçunun belli bir saikle belli gruplara ya da topluluklara karşı işlenmesi gerekir. Kişilere karşı işlenen suçlardandır.
·         Üçüncü Kısım: Topluma karşı suçlar: Kamu düzenini ihlal eden fiiler.

Suçun Alt Kategorileri
Hakaret
TCK 125:
(1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
·         Dini değerlerin bu kategoriye alınması yanlıştır. İnsan onuru evrensel ve ortaktır. Din, bütün insanlığın ortak değeri değildir. Şerefle ilişkilendirilmemesi gerekir.
Reşit olmayanla cinsel ilişki:
·         Kişiye ait alt değer olarak görülmüş, anne babanın şikayet hakkı yok.
·         İsabetsiz bir düzenleme.
·         Genel olarak kanun koyucunun dil yapısında da sıkıntılar vardır.
Zorunluluk Hali:
·         Mad 92: Organ veya dokularını satan kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak, hakkında verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
·         Mad 25: Meşru savunma ve zorunluluk hali
(1)     Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
(2)     Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

·         Zorunluluk hali ile çelişen uygulamalar mevcut.
·         Md 92’deki meşrulaştırma kabul edilemez.
·         TCK’daki yeni suç tipleri: atom çekirdeklerinin patlamasına sebebiyet verme, özel hayata karşı işlenen suçlar, insan ticareti, organ ve doku ticareti, intihara yönlendirme suçu. İsabetlidir.
·         Yeni TCK’da madde sayısı azalmış, ancak suç sayısı artmıştır.

Ceza Hukuku Özel Hükümlerin Yorumlanması

·         Amaçsal yorum yöntemi kullanılacaktır.
·         Korunan hukuki değer ve menfaat esas alınacaktır.
·         Bütün kanun hükümleri uygulanırken yorumlanır.
·         Her bir uyuşmazlıktaki yorum farklılıklar arz edebilir.
·         Hakim, yürürlükte olan kanunu, hukuk denetimi ilkesi çerçevesinde yorumlamak durumundadır.
·         Özel hükümlerin yorumunda suç tipinin koruduğu hukuki değer ve menfaat baz alınarak yorumlanmalı ve uygulanmalıdır.
o   Hırsızlık suçu – zilyetlik
o   Adam öldürme – yaşam hakkı
o   Yağma suçu – zilyetlik + kişi özgürlüğü ve güvenliği; birden çok hukuki değer ve menfaat (Mad 148)

Üstünlük Kriteri:
·         Kanun koyucu, birden çok hukuki değer ve menfaatin korunduğu suçlara “Üstünlük Kriteri” uygular, bunlar arasından birini seçer. Yağma suçunda zilyetlik hakkına üstünlük tanımış.

SUÇ TİPLERİ

Kişilere Karşı Suçlar
A.      İnsan öldürme suçu:
·         Bir insanın, bir hukuka uygunluk nedeni bulunmaksızın kasıtlı ya da taksirli davranışla başka bir insanı öldürmesidir.
·         Herkes fail olabilir.
·         Korunan değer yaşam hakkıdır.
·         Dayanak anayasa md 17 ve AİHS md 2.
·         Suçun maddi konusu öldürülen insandır.
·         Suçun mağduru öldürülen kişidir.
·         Fail ve mağdur bu suçta asla bir arada bulunmaz.
·         Doğum tamamlanıncaya kadarki süreçte çocuk insan öldürme suçunun maddi konusunu OLUŞTURMAZ. Çocuk düşürtme suçu söz konusu olur.
                                                               i.      TCK md 6: Ceza kanunlarının uygulanmasında çocuk: henüz 18 yaşını doldurmamış olan kişi.
·         Suçun maddi konusu olması için çocuk tam ve sağ doğmalı ve yaşama yeteneğine sahip olmalıdır.

a.       TCK Md 81: Kasten insan öldürme
b.      TCK Md 82: Nitelikli insan öldürme
c.       TCK Md 83: İhmalli davranışla insan öldürme
d.      TCK Md 84: İntihara yönlendirme
e.      TCK Md 82: Taksirle insan ölümüne sebebiyet verme

·         Çocuk düşürtme: TCK Md 99:
·         Çocuk düşürme: TCK Md 100:
·         Ölmüş bir insan suçun maddi konusu olamaz. Böyle bir durumda işlenemez suç hükümleri göz önünde bulundurulmalıdır. (Ateş edilmeden önce kalp krizinden ölmüş).
·         Ölüm anı = beyin ölümü, beyin fonksiyonlarının geri dönülemez bir şekilde son bulmasıdır. Bunu takiben organ ve doku nakli yapılabilir.
·         Beyin ölümünden sonra adam öldürmeye teşebbüs dahi kabul olunmamalıdır.
·         Ölüden organ ve doku alınması: Ölüm halinin saptanması: Md 11: Tıbbi ölüm hali, kardiyolog, nörolog, beyin cerrahı ve anestezi uzmanından oluşan 4 kişilik hekimler kurulunca oy birliği ile saptanır.
·         Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı: Md 310:
o   Devlete karşı işlenen suçlardandır.
o   TCK bağlamında suikast sadece cumhurbaşkanına özgüdür.
o   Diğer devlet adamları söz konusu ise, suç kasten öldürmedir.
o   Suikastın tamamlanması, ölümün gerçekleşmemiş olması gerekmez.
İnsan öldürme suçunun unsurları:
1.       Fiil unsuru: = maddi unsur
§  Fiil, bir kimsenin diğeri tarafından öldürülmesidir.
§  Kusurluluk = manevi unsur.
§  Hareket: Elverişli olmak kaydıyla insan öldürme suçları her çeşit vasıta ve hareketle işlenebilir.
§  Serbest hareketli suç: Kanunda bir suçun işlenmesinde belli bir hareket aranmamışsa söz konusu olur. Önemli olan hareketin sonucu doğurmaya elverişli olmasıdır.
§  Sonuç: Mağdurun hayatının sona ermesidir. Beyin ölümü esas alınır.
§  Nedensellik bağı: İster icrai, ,ster ihmali olsun, hareketler ve ölüm sonucu arasında nedensellik bağı bulunmalıdır.

Nedensellik bağı ile ilgili teoriler:

1.       Şart teorisi: Bu teoriye göre , netice birçok şartın birleşmesinden doğar ve şartların her biri neticenin oluşması yönünden zorunludur. Sebep tüm bu şartların birleşmesinden meydana gelir. Bu şartlardan birinin gerçekleşmemesi durumunda netice gerçekleşmiyorsa o şart netice yönünden sebeptir. Bu teori sorumluluğu çok genişlettiğinden objektif isnadiyet teorisi ile birlikte kullanılır.
2.       Uygun nedensellik bağı: Çok daraltır.
3.       İnsani nedensellik: Daha tutarlı ve adil sonuçlar verir.
Bu anlayışa göre “bir insan davranışının ortaya çıkan bir sonunu nedeni sayılabilmesi için, bu davranışın o sonucun zorunlu şartı (conditio sine qua non) olması, yani bu davranış olmadan o sonucun gerçekleşememesi gerekir. Ayrıca sonucun istisnai etkenlerden ileri gelmemiş olması, yani davranışın gerçekleştirildiği anda, dönemin en ileri bilim ve tecrübesine göre davranışın olağan sonucu olarak öngörülebilir olması aranır.
·         Weber kastı: Kasıtta bilme unsurunun nedensellik bağını kapsamadığı, nedensellik bağının failin bilmediği ve istemediği bir şekilde kesilmiş olmasının ve araya başka faktörlerin girmiş olmasının sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı esasına dayanır. Sorumluluğun tespiti açısından, failin nedensellik bağının kesildiğini bilmesine gerek yoktur.
·         Nedensellik bağında sapmanın cezai sorumluluğa etkisi yoktur. (Öldürmek için suya attı, kaafsını çarparak öldü, kasten adam öldürmekten sorumlu.)
·         Yeni TCK’da faili bilinmeyen adam öldürme farklı düzenlendi. (Üç kişi saldırdı, maktül tek bıçak yarası ile öldü.) Eski TCK: herkes adam öldürmeden sorumlu tutuluyor, ceza biraz daha indiriliyordu. Yeni TCK: kişiler kanıtlanabildiği yere kadar sorumlu tutulur. Hepsi adam öldürmeye teşebbüsten sorumlu tutulur.
·         Yeni TCK’da ortak nedenle adam öldürme hükmü kaldırılmıştır. Hemofili hastasını yaralayarak ölümüne sebebiyet vermek ya da aynı anda iki kişinin ateş etmesi. Eğer hastalığı bilerek yapmışsa kasten öldürmeden sorumlu tutulur.
·         Kasten öldürme:
o   TCK 81. Müebbet hapis.
o   Ölüm çok sonra da gerçekleşebilir.
o   Teşebbüs mümkündür.
2.       Hukuka Aykırılık:
·      İnsan öldürme suçları açısından hukuka uygunluk nedenleri fiili baştan itibaren suç olmaktan çıkarır. Md 24 ve 25. Meşru savunma, kanunun emrini yerine getirme, zor durumda silah kullanma.
·      TCK md 24:
o   Kanunun hükmü ve amirin emri
(1) Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.
(2) Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz.
(3) Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.
(4) Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur.
·      TCK md 25:
o   Meşru savunma ve zorunluluk hali
(1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
(2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

3.       Kusurluluk:
·         Kast ve Taksir açısından sınıflandırma: Ceza Hukukunda asıl olan kasttır. Kast = kusurluluk. Taksirli suçlar ise istisnai sorumluluk biçimidir.
Kast
TCK 21. (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanunî tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâlinde olası kast vardır. Bu hâlde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.
Taksir
TCK 22. (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hâllerde cezalandırılır.
(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.  
(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlinde bilinçli taksir vardır; bu hâlde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevî durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir hâlinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.
Netice sebebiyle ağırlaşmış suç
TCK 23. (1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi hâlinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.

o   Kasten öldürme suçu: Nitelikli hallerin fail tarafından bilinmesi ve istenmesi gerekir.
§  İcrai Hareket: TCK 81.
·         İcrai hareketle insan öldürme suçunun fiili herkes olabilir. İsnat yeteneği olmayanlar da fail olabilirler.
·         Mağdur ile fail insan öldürme suçunda birleşmez.
·         Kişilerin cinsi, ırkı, dini, tabiyeti insan öldürme suçunda dikkate alınmaz.
·         EŞİTLİK İLKESİ VE AYRIMCILIK YASAĞI
·         Suçtan zarar görenler ölenin yakınlarıdır.
·         Mağdurun durumu ya da failin konumu cezayı etkileyebilir.
·         Hukuki konu (suçla ihlal edilen değer) yaşam hakkıdır.
·         Fiil, bir insanın bir diğer insan tarafından öldürülmesidir.
·         Hem seçimlik hareketli, hem de ani hareketli suçtur.
·         Hareket ile sonucun aynı anda gerçekleşmesi gerekmez. Yeter ki NEDENSELLİK BAĞI kurulsun.
·         Ölümün sonradan meydana gelmesi bu suçu mütemadi (kesintisiz) suç haline getirmez.
·         Her türlü vasıta ile işlenen bir suçtur.
·         Neticeli bir suçtur. Ölüm anının gerçekleşmesi ile suç tamamlanmış olur.
·          
§  İhmali Hareket: TCK 83. Bunun kusurlulukla bir ilgisi yoktur. İhmal hareketin bir şeklidir. Hareket fiil unsuruna dahildir. O nedenle davranışın ihmal olmasının özen ve dikkat yükümlülüğü ile hiçbir ilgisi yoktur. Taksir ve ihmal farklı şeylerdir.
o   Taksirle ölüme sebebiyet verme suçu: Suç unsurlarından biri dahi fail tarafından istenmemişse taksir söz konusudur.

·         TCK md 87: Neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama.


SUÇLARI NASIL İNCELEYECEĞİZ?
·         Hükmü ortaya koy.
·         Hükümle ilgili genel bilgi.
·         Fail, mağdur, hukuki konu, maddi konuyu belirle.
·         Suçun unsurlarını tek tek incele.
·         Suç teşebbüse müsait midir?
·         Failine göre suç söz konusu mudur?
·         İşlem bakımından bir özellik arz ediyor mu? (Suçun ortaya çıkış biçimleri)
·         Suça etkili nedenler var mı?


TCK 81: Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK 82: Nitelikli hâller
(1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silâh kullanmak suretiyle,
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, 
f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla,
i) Kan gütme saikiyle,
j) Töre saikiyle,
İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK 83: Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi
(1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.
(2) İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;
a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanunî düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması gerekir.
(3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hâllerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.

****”Kişi” kavramı “kimse” olarak algılanmalıdır. Tüzel kişi, ceza hukukunun suçun faili olamaz.****

Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği

TCK 20: (1) Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.
(2) Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır.

TCK 60: Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri
 (1) Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet hâlinde, iznin iptaline karar verilir.
(2) Müsadere hükümleri, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanır.
(3) Yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanmasının işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkarabileceği durumlarda, hâkim bu tedbirlere hükmetmeyebilir.
(4) Bu madde hükümleri kanunun ayrıca belirttiği hâllerde uygulanır.

****Hukuka uygunluk, nedenleri bulunmak ve yapısı uyuşmak koşuluyla insan öldürme suçlarında geçerlidir.****
****Salt öldürme suçlarında rıza hiçbir zaman söz konusu olamaz, çünkü yaşama hakkından vazgeçilemez.****

ÖTENAZİ

1.       Pasif Ötenazi: Yaşam destek sistemlerinin durdurulması ile yaşamın sonlandırılma biçimidir. Avrupa ve ABD’de hukuka uygunluk nedenidir.
2.       Aktif Ötenazi: Kişinin icrai bir hareketle yaşamının sonlandırılma biçimidir. Hollanda’da çok katı koşullar altında gerçekleştirildiğinde hukuka uygunluk nedenidir. İsviçre, Almanya İtalya ve Fransa’da hukuka uygunluk nedeni değil, ancak ceza ciddi biçimde azalıyor.
“Acıyı dindirmek saiki ile yaşamın sonlandırılması” şeklinde bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.

CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER

CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER
Ceza Hukuku Türleri

Baskıcı ceza hukuku
Ayrıcalıkçı ceza hukuku
Özgürlükçü ceza hukuku

Cezanın Evrimi
İlkel ceza hukuku
öç, kolektif cezai sorumluluk
öç, kolektif cezai sorumluluk; keyfi, ağır cezalar
Kısas, kişisel sorumluluk
Uzlaşma, uyuşma, tazminat
Devletin ortaya çıkışı, hukuki kurumlar
Rousseau: Toplumsal sözleşme
Fransız İhtilali: İnsani ceza, mutlak adalet (Kant)

Klasik Ceza Okulu
Beccaria: Modern ceza hukukunun temeli, ceza önleyici olmalıdır.
Bentham: Ceza kanuni, adil, herkes için eşit olmalıdır.
Lucas/Rossi/Carrara: toplumsal yarar- mutlak adalet uzlaşması
Kefaret ödeme, temyiz kudreti gerekliliği
Ceza suçu önlemeye yetecek kadar olmalı.
Manevi sorumluluk
Mantıki yorum, tümdengelim metodu
Beccaria, Bentham
Cezaların şiddeti hafifledi, işkence ve ölüm cezaları kaldırıldı.

Pozitivist Ceza Okulu
Uygulama-gözleme (deneyim) metoduna dayanır.
Kurucusu Lombroso.
Suç işleyenler doğuştan suçlu, irade serbestisi yok.
Beden yapısı, psişik, antropolojik, fiziksel ve sosyal nedenler.
Determinizm.
Toplumsal sorumluluk.
Ödetici ceza yerine güvenlik tedbirleri. Peşinen önlem alma.
Ceza suça göre değil, suçlunun kişiliğine göre olmalıdır.
Teknik Hukuk Okulu
Sadece ceza hukuku normları ile ilgilenir.
Felsefi tartışmalar yoktur.
Hayattan kopuktur.
Hümanist Ceza Hukuku Okulu
İnfazın hümanistleştirilmesi.
Realist Hukuk Okulu
Modern ceza hukukunun yaratıcısı
Sosyal gerçekler
(Manevi sorumluluk + kusur) + (tehlikelilik + güvenlik tedbirleri)
Uzlaşmacıdır.
Suçlunun kişiliği + cezanın şahsileştirilmesi
Kanunilik İlkesi
Biçimsel kanunilik ilkesi
İşlendiği sırada kanun tarafından açıkça suç sayılmayan bir fiili suç saymak ve o sırada yürürlükte olan kanunda belirlenmiş olan cezadan başka bir cezayla cezalandırmak mümkün değildir. (kanunda öngörülen fiil + ceza) (TR)
Dayandığı esaslar:
1.       Kanunun tekelciliği ilkesi:
·         Ceza kanununun kaynakları yazılı olmalıdır.
·         Düzenleyici işlemlerle suç ve ceza konulamaz.
·         Açık ceza normlarında kuralın konması idareye bırakıldığından bu işlemlerle suç yaratılır.
·         Mahkeme kararları başka davalar açısından bağlayıcı değildir.
·         Uluslararası sözleşmeler: AY 90.
·         Yabancı hukuk kendiliğinden uygulanmaz, sadece ceza hukukunun açıkça atıfta bulunduğu durumlarda uygulanır.
·         Örf ve adet uygulanmaz. Ancak yeni hukuka uygunluk nedenleri ve kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler doğurabilir.
2.       Kanunun açık-belirgin olması ilkesi:
·         Ceza normlarının yazılışı, formüle edilişi açık ve net olmalıdır.
·         Ceza normları yorumlanabilir, ama kıyas yapılamaz.
·         Yorum:
·   Yasama yorumu: 1961 AY’dan sonra terkedilmiştir.
·   Yargı yorumu:
·   Doktrin yorumu:
·         Subjektif yorum teorisi: Yorumcu kanun koyucunun tarihi iradesini araştırıp dikkate almalıdır. Lafza önem verir.
·         Objektif yorum teorisi: Yorumcu kanunun iradesini araştırıp dikkate almalıdır. Modern anlayışa uygundur. Amaca önem verir.
·         Kıyas: Kanunda öngörülen durumlara ilişkin düzenlemeleri, kanunda öngörülmeyen durumları kapsamına alacak biçimde genişleterek bu durumları çözümleme işlemidir.
3.       Kanunun geriye yürümezliği ilkesi: Ceza kanunları sadece yürürlüğe girmelerinden sonra işlenen fiillere uygulanabilir. Kanun yürürlükten kalktıktan sonraki fillere uygulanamaz.
·         Yeni norm bir suç yaratırsa: aleyhteki kanunun geçmişe uygulanmazlığı ilkesi geçerlidir.
·         Yeni norm suç öngören bir normu yürürlükten kaldırırsa: lehe olan kanunun geçmişe uygulanabilirliği ilkesi geçerlidir.
·         Yeni norm suçu değiştirmez, ancak müeyyideyi değiştirirse: önceki ve sonraki kanundan hangisi failin lehine ise o uygulanır. Hem müeyyideye, hem de müeyyidenin türü, erteleme vb kurumlar, zamanaşımı, vb şartlar dikkate alınır.
·         TCK MADDE 7. - (1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar.
(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
(3) Güvenlik tedbirleri hakkında, infaz rejimi yönünden hüküm zamanında yürürlükte bulunan kanun uygulanır.
(4) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir.
·         KHK geçmişe yürümez.
·         Lehte düzenlemeler, fail mahkum olsa ve mahkumiyet hükmü infaz edilmekte olsa dahi geçmişe yürür.
·         Sürekli Kanun: Yürürlükten kaldırılıncaya kadar uygulanan ve ne zaman yürürlükten kaldırılacağı belli olmayan kanundur.
·         Süreli (geçici) Kanun: Yürürlük süre önceden belli olan kanundur.
·         İstisnai Kanun: Olağanüstü durumlarda yürürlüğe koyulan kanundur.
·         İNFAZ HUKUKUNA İLİŞKİN KANUNLARDA KURAL: Yeni düzenleme ister hükümlünün lehine, ister aleyhine olsun DERHAL UYGULANIR. İSTİSNA: TCK 7/3: Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverme ve tekerrür hükümleri.
·         Suçun ne zaman işlendiği: Karma ölçüt: Hareket ya da sonucun gerçekleştiği an bakımından failin lehine olan kanun esas alınır. Kural: hareketin yapıldığı an ve lehe olan kanun esas alınır.
·         Ceza Hukuku ve Ceza Muhakemesi Hukuku Arasındaki İlişki:
·   Ceza Muhakemesi Hukuku hangi cezanın ne şekilde verileceğini kurallara bağlar.
·         DERHAL UYGULANIRLIK İLKESİ
·         KIYAS BELLİ KOŞULLARDA MÜMKÜNDÜR.
·    Ceza Hukuku suçun varlık şartlarını, müeyyidenin türünü, miktarını, suçun failini ve mağdurunu belirler.
Öze ilişkin kanunilik ilkesi
Kanunda açıkça öngörülmemiş olsalar bile anti sosyal fiiller suç sayılmalı ve uygun cezalar verilmelidir. Sosyal yönden tehlikeli olmayan hareketler ise suç sayılmaz ve cezalandırılmazlar.
Ceza Kanununun Kişi Bakımından Uygulanması
Cumhurbaşkanı
·         Sorumsuzluk Hali: Hukuki ve cezai sorumsuzluk söz konusudur.
·         Re’sen imzaladığı karar ve emirler Anayasa Yargısı’na tabi değildir.
·         Vatana İhanet: TBMM üye tam sayısının 1/3 teklifi üzerine üye tam sayısının en az ¾’ünün kararı ile suçlandırılır.
·         Vatana İhanet kavramı kanunda tanımlanmamıştır, TBMM tarafından belirlenir. (sadakat borcunun ihlali) (gerekçelendirilmelidir)
·         Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
·         Kişisel suçlar için vatana ihanete ilişkin hükümler kıyasen uygulanmalıdır. (Hocanın fikri)
Milletvekilleri

·         Yasama Sorumsuzluğu (Mutlak Dokunulmazlık):
MADDE 83.– Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.
§  Meclis çalışmaları-parlamenter fonksiyon
§  Fiil suç olmaya devam eder ancak takip edilemez. İştirak edenlerin cezai sorumluluğu vardır.
·         Yasama Dokunulmazlığı (Nisbi Dokunulmazlık):
MADDE 83/II– Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.
Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasî parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.
§  Dokunulmazlıktan maksat milletvekilinin tutulamaması, sorguya çekilememesi, tutuklanamaması ve yargılanamamasıdır.
§  Dokunulmazlık sadece ceza davasına karşı korur. Hukuk davası açılabilir.
§  İSTİSNA:
1.       Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali
2.       Seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar.
§  Meclis dokunulmazlığı kaldırılmasına karar verirse, buna karşı Anayasa Mahkemesi’ne başvurulabilir.
Diplomatlar
Diplomatik Dokunulmazlık: Diplomatik temsilcilerin görev yaptıkları ülkenin egemen organlarına tabi olmamalarıdır.
·         Hukuki nitelik:
§  Görüş 1: Şahsi cezasızlık (yabancı ülkede yargılanamaz)
§  Görüş 2: Kovuşturma şartı (yabancı ülkede yargılanabilir) (Hocanın görüşü) (Çünkü dokunulmazlık gönderen ülke tarafından kaldırılabilir.)
·         Konsolosluk mensupları kabul eden devletin adli ve idari yargısından bağışıktır.
§  Gözaltı ve tutuklama ancak ağır suç halinde
§  Tanıklığı reddedebilirler.
Askeri Personel
1.       Mutlak Yargı Yetkisi: Gönderen devlet. Casusluk, sabotaj, devlet sırları ya da savunması.
2.       Öncelikli Yargı Yetkisi: Gönderen devlet. Resmi göreve ilişkin suçlar.

Meşru savunmaya karşı meşru savunma olmaz.

Çift neticeli şahısta-isabette sapma: Üç kez ateş ederek bir kişinin ölmesi, tesadüfen orada olan birinin yaralanması.
Ceza Kanunun Yer Bakımından Uygulanması

Sırf hareket suçlarında ve hareket ve neticenin aynı yerde gerçekleştiği durumlarda yer tespiti kolaydır.
Mesafe suçları: Hareket bir ülkede, sonuç bir başka ülkede.
Kesintisiz/mütemadi suçlar: Suçun tamamlanması için neticenin belli bir süre devam etmesi gerekir. Bunlarda hareketlerin bir kısmı ya da kesinti TR’de gerçekleşmişse suç TR’de işlenmiş sayılacaktır.
Harekete üstünlük veren teoriye göre: Suç hareketin yapıldığı yerde işlenmiştir.
Neticeye üstünlük veren teoriye göre: Kamu düzeni neticenin meydana geldiği yerde bozulduğundan, suçun da burada işlendiği kabul edilmelidir.
Karma teoriye göre: Hareketin gerçekleştirildiği, devam ettiği ve neticenin meydana geldiği yerlerde suç işlenmiş kabul edilmelidir.
TCK MADDE 8. - (1) Türkiye'de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye'de işlenmesi veya neticenin Türkiye'de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye'de işlenmiş sayılır.
İştirak halinde işlenen suçlarda:
§  İcra hareketleri ve neticesi yurt dışında gerçekleşmiş, azmettiren TR’de ise yurt dışında işlenmiş sayılır.
§  TR’de işlenen ya da teşebbüs aşamasında kalan bir suça yurt dışından azmettirme yoluyla iştirak edildiğinde TR’de işlenmiş sayılır.
İhmali suçlarda:
§  Suç, failin harekete geçmek zorundayken bundan kaçındığı veya neticenin meydana geldiği yerde işlenmiş sayılır.

Devletin Egemenlik Alanı ve İlkeler

Mülkilik (Ülkesellik) İlkesi: Bir devletin ülkesinde veya ülkesi sayılan yerlerde işlenen suçlar bakımından cezalandırma yetkisi olması.
Şahsilik İlkesi: Suçun işlendiği yere bakılmaksızın vatandaşın suçun faili (faile göre şahsilik) ya da mağduru (mağdura göre şahsilik) olması durumunda devletin cezalandırma yetkisi olması.
Koruma İlkesi: Bir devlete karşı, egemenlik alanı dışında bir suçun işlenmesi halinde cezalandırma yetkisinin olması.
İkame Yargı Yetkisi: Yurtdışında yabancının yabancıya karşı bir suç işlemesi halinde cezalandırma yetkisinin olması.
Evrensellik İlkesi: Dünyanın neresinde işlenmiş olursa olsun uluslararası toplumun çıkarını korumak amacıyla devletin cezalandırma yetkisini kullanması.

Tokyo Sözleşmesi “Bayrak İlkesi”
TCK “Hava sahası” diyerek genişletmiştir.
Mülkilik (Ülkesellik) İlkesi

TCK MADDE 8. - (1) Türkiye'de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye'de işlenmesi veya neticenin Türkiye'de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye'de işlenmiş sayılır.
(2) Suç;
a) Türk kara ve hava sahaları ile Türk karasularında,
b) Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla,
c) Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla,
d) Türkiye'nin kıt'a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı,
İşlendiğinde Türkiye'de işlenmiş sayılır.
Şahsilik İlkesi

faile göre şahsilik ilkesi
Yabancı ülkede hüküm verilmesi
MADDE 9. - (1) Türkiye'de işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan kimse, Türkiye'de yeniden yargılanır.
Görev suçları
MADDE 10. - (1) Yabancı ülkede Türkiye namına memuriyet veya görev üstlenmiş olup da bundan dolayı bir suç işleyen kimse, bu fiile ilişkin olarak yabancı ülkede hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş bulunsa bile, Türkiye'de yeniden yargılanır.
Vatandaş tarafından işlenen suç
MADDE 11. - (1) Bir Türk vatandaşı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı bir yıldan az olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede işlediği ve kendisi Türkiye'de bulunduğu takdirde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması ve Türkiye'de kovuşturulabilirliğin bulunması koşulu ile Türk kanunlarına göre cezalandırılır.
(2) Suç, aşağı sınırı bir yıldan az hapis cezasını gerektirdiğinde yargılama yapılması zarar görenin veya yabancı hükûmetin şikayetine bağlıdır. Bu durumda şikayet, vatandaşın Türkiye'ye girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yapılmalıdır.
mağdura göre şahsilik ilkesi
Yabancı tarafından işlenen suç
MADDE 12. - (1) Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye'nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye'de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağlıdır.
(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye'de bulunması halinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikayeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. KORUMA İLKESİ
(3) Mağdur yabancı ise, aşağıdaki koşulların varlığı halinde fail, Adalet Bakanının istemi ile yargılanır:
a) Suçun, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı üç yıldan az olmayan hapis cezasını gerektirmesi.
b) Suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri verilme isteminin suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükûmeti tarafından kabul edilmemiş olması. İKAME YARGI YETKİSİ
(4) Birinci fıkra kapsamına giren suçtan dolayı yabancı mahkemece mahkûm edilen veya herhangi bir nedenle davası veya cezası düşen veya beraat eden yahut suçu kovuşturulabilir olmaktan çıkan yabancı hakkında Adalet Bakanının istemi üzerine Türkiye'de yeniden yargılama yapılır. KORUMA İLKESİ
Diğer suçlar
MADDE 13. - (1) Aşağıdaki suçların, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlenmesi halinde, Türk kanunları uygulanır: EVRENSELLİK İLKESİ
a) İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçlar.
b) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci ve Sekizinci Bölümlerde yer alan suçlar. KORUMA İLKESİ
c) İşkence (madde 94, 95).
d) Çevrenin kasten kirletilmesi (madde 181).
e) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190).
f) Parada sahtecilik (madde 197), para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların üretimi ve ticareti (madde 200), mühürde sahtecilik (madde 202).
g) Fuhuş (madde 227).
h) Rüşvet (madde 252).
i) Deniz, demiryolu veya havayolu ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması (madde 223, fıkra 2, 3) ya da bu araçlara karşı işlenen zarar verme (madde 152) suçları.
(2) Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı suçlar dolayısıyla yabancı bir ülkede mahkûmiyet veya beraat kararı verilmiş olsa bile, Adalet Bakanının talebi üzerine Türkiye'de yargılama yapılır. KORUMA İLKESİ
Seçimlik cezalarda soruşturma
MADDE 14. - (1) 11 ve 12 nci maddelerde belirtilen hallerde, soruşturma konusu suçun yer aldığı kanun maddesinde hapis cezası ile adli para cezasından birinin uygulanması seçimlik sayılmış ise soruşturma veya kovuşturma açılmaz.
Soruşturma koşulu olan cezanın hesaplanması
MADDE 15. - (1) Miktarının soruşturma koşulu oluşturduğu hallerde ceza, soruşturma evresinde ileri sürülen kanuni ağırlaştırıcı nedenlerin aşağı sınırı ve kanuni hafifletici nedenlerin yukarı sınırı göz önünde bulundurularak hesaplanır.
Cezadan mahsup
MADDE 16. - (1) Nerede işlenmiş olursa olsun bir suçtan dolayı, yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen süre, aynı suçtan dolayı Türkiye'de verilecek cezadan mahsup edilir.
Hak yoksunlukları
MADDE 17. - (1) Yukarıdaki maddelerde açıklanan hallerde mahkeme, yabancı mahkemelerden verilen ve Türk hukuk düzenine aykırı düşmeyen hükmün, Türk kanunlarına göre bir haktan yoksunluğu gerektirmesi halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine Türk kanunlarındaki sonuçlarının geçerli olmasına karar verir.

Ceza Kanunun Yer Bakımından Uygulanmasında Yabancı Kanunun Yargılamaya Etkisi
TCK MADDE 19. - (1) Türkiye'nin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar dolayısıyla Türkiye'de yargılama yapılırken, Türk kanununa göre verilecek olan ceza, suçun işlendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üst sınırından fazla olamaz.
(2) Ancak suçun;
a) Türkiye'nin güvenliğine karşı veya zararına olarak,
b) Türk vatandaşına karşı ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi zararına olarak,
İşlenmesi durumunda, yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.

Şüphelinin, Sanığın, Hükümlünün Geri Verilmesi

Anayasa 19. Madde:
… hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
Anayasa 38. Madde:
Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez.
TCK MADDE 18. –
(1) Yabancı bir ülkede işlenen veya işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle hakkında ceza kovuşturması başlatılan veya mahkûmiyet kararı verilmiş olan bir yabancı, talep üzerine, kovuşturmanın yapılabilmesi veya hükmedilen cezanın infazı amacıyla geri verilebilir. Ancak, geri verme talebine esas teşkil eden fiil;
a) Türk kanunlarına göre suç değilse,
b) Düşünce suçu veya siyasi ya da askeri suç niteliğinde ise,
c) Türkiye Devletinin güvenliğine karşı, Türkiye Devletinin veya bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse,
d) Türkiye'nin yargılama yetkisine giren bir suç ise,
e) Zamanaşımına veya affa uğramış ise,
Geri verme talebi kabul edilmez.
(2) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.
(3) Kişinin, talep eden devlete geri verilmesi halinde ırkı, dini, vatandaşlığı, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi görüşleri nedeniyle kovuşturulacağına veya cezalandırılacağına ya da işkence ve kötü muameleye maruz kalacağına dair kuvvetli şüphe sebepleri varsa, talep kabul edilmez.
(4) Kişinin bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi, geri verme talebi hakkında bu madde ve Türkiye'nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verir. Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.
(5) Mahkeme geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verirse, bu kararın yerine getirilip getirilmemesi Bakanlar Kurulunun takdirine bağlıdır.
(6) Geri verilmesi istenen kişi hakkında koruma tedbirlerine başvurulmasına, Türkiye'nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verilebilir.
(7) Geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi halinde, ayrıca Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre tutuklama kararı verilebilir veya diğer koruma tedbirlerine başvurulabilir.
(8) Geri verme halinde, kişi ancak geri verme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı yargılanabilir veya mahkûm olduğu ceza infaz edilebilir.
Avrupa Geri Verme Sözleşmesi (AGVS) Ek Protokolü
Madde 2:Geri vermenin gerçekleşebilmesi için hem talep eden hem de talep edilen taraf devlette geri vermeye konu suçun cezasının bir yıl veya daha fazla hapis cezası olması gerekir. İnfaz için geri verme talep ediliyorsa en az dört ay hapis cezası olması gerekir.
Para cezası gerektiren suçlar için de geri verme yetkisi tanınmıştır.
Vatandaşın geri verilmezliği ilkesi
Amaç: vatandaşı korumak. Dezavantaj: Suçluların korunması, bazı ülkelerin suçlu cennetine dönüşmesi.
İngiliz ve Amerikan hukuku mülkilik ilkesini benimsemiştir. Karşılıklılık şartıyla vatandaşını geri verebilmektedir.
İstisna: Kişinin rızası durumunda; Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim.
Vatandaş: fiili işlediği sırada Türk vatandaşı olan kişi.
AGVS 6/1-c: Vatandaşlık geri vermeye dair karar anında tespit edilecektir. Ancak karar anıyla teslim aşaması arasında bu kişi talep edilen devletin vatandaşlığını kazanırsa geri verme talebini reddedebilecektir.
TR Roma Statüsü’nü henüz imzalamamıştır. (Uluslararası Ceza Mahkemesi ile ilgilidir.)
Siyasi Suç
TCK’da tanımlanmamıştır.
Tam siyasi suç: Anayasayı ihlal, yasama organına, hükümete karşı suç, casusluk, silahlı isyan, vb. Geri verme olmaz.
Nisbi siyasi suç: Tam siyasi suçla bağlantılı olarak işlenen adi suçlardır. (İsyanı finanse etmek için banka soymak.) Geri verme için:
1.       Öznel Teori: Adi suçu işleyen failin düşüncesine bakılmalıdır.
2.       Üstünlük Teorisi: Faili aidi suçla ihlal ettiği değerle işlenmek istenen tam siyasi suçu karşılaştırıp ağır basan unsuru bulmak gerekir.
Belçika Kaidesi: Devlet başkanı ve aile fertlerine yönelik suikast veya buna teşebbüs eylemleri siyasi suç istisnasından yararlanamaz.
Terör suçları, insanlığa karşı işlenmiş suçlar siyasi suç istisnasından yararlanamaz.
Geri Vermede İhtisas/Özellik İlkesi
TCK MADDE 18/8
(8) Geri verme halinde, kişi ancak geri verme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı yargılanabilir veya mahkûm olduğu ceza infaz edilebilir.
AGVS 14: Aynı içerik.






SUÇUN MANEVİ UNSURU

Suç = tipe uygun ve hukuka aykırı bir fiil + insan iradesi (kusurluluk)
Başkasının fiilinden sorumluluk: Bir kimsenin gerçekleşmesine hiç katılmadığı, başkaları tarafından gerçekleştirilen bir fiilden dolayı sorumlu olmasıdır.
Objektif sorumluluk: Fail istemeyerek dahi neden olduğu zararlı sonuçlardan sorumludur.
Kusurlu sorumluluk: Kişi ancak kastlı ve taksirli olarak gerçekleştirdiği ve kendisine ait olan bir fiilden dolayı sorumludur.

AY 38: Cezai sorumluluk şahsidir.
TCK Madde 20- (1) Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. (2) Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır.
Kusurluluğun Esası
1.       Psikolojik Anlayış: Kusurluluk fail ile dış dünyada gerçekleştirilen fiil arasındaki bağdır. (Kastı açıklar, taksiri açıklayamaz.)
2.       Normatif Anlayış: Kusurluluk süjenin iradesi ile bir norm arasındaki çatışma ilişkisinden ibarettir. Kusurluluk = kınanabilirlik.
Bu anlayışların ikisi de yetersiz kalır.
Suç için:
a.       Fiil failin iradesinin ürünü olmalıdır.
b.      Bu fiil faile yüklenen bir ödevi ihlal etmelidir.
Kusurluluk ile İsnat Yeteneği Arasındaki İlişki
Failin kusurlu sayılabilmesi için isnat edilebilir (anlama ve isteme yeteneğinin varlığı) olması gerekir.
İsnat yeteneği kusurluluğun ön şartıdır.
İsnat edilebilme, kişinin bir durumu, bir statüsüdür. Sadece failin cezalandırılabilmesi için taşıması gereken bir niteliktir.
Failin cezalandırılamıyor olması fiilin suç olarak doğmasını engellemez. (Akıl hastaları, çocuklar)
Kusurun Türleri
Kast
TCK Madde 21-
(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.

Kast sadece fiilin değil, sonucunun da istenmesini gerektirir.
Neticeli suçlarda failin iradesi hem hareketin hem de sonucun gerçekleştirilmesine yönelik olmalıdır.
Sırf hareket suçlarında ise sonuç bulunmadığı için failin sadece hareketi bilerek ve isteyerek yapması yeterlidir.
İSTEME:
1.       Tasavvur Teorisi: sonucun istenmiş sayılabilmesi için sonucun tasavvur edilmesi yeterlidir. Sonuç iradenin konusu olamaz, sadece öngörülebilir.
2.       İrade Teorisi: Kastın varlığı için sonucun irade edilmiş olması gerekir. Bir fiili irade etmek, istemek demek, onun sonuçlarını da istemektir. Bu anlayış daha fazla kabul görür.
Sonuç ne zaman fail tarafından istenmiş sayılır?
·         İradenin hedefini oluşturan (failin istediği) sonuç istenmiş sayılır. (=Arzu edilen sonuç) (Tabancayla adam öldürme)
·         İstenen sonuçtan ayrılması mümkün olmayan sonuçlar da istenmiş sayılır. (Arabadaki adama taş atınca arabanın hasar görmesi)
·         Fail muhtemel sonucun gerçekleşmesine rıza gösteriyorsa o sonuç da istenmiş sayılır.
o   Olası kast: Fail, neticelerin gerçekleşmesi riskini kabul etmiştir. “Netice kastı belirler.”
o   Bilinçli taksir: Fail sonucu öngörmesine rağmen, gerçekleşmeyeceğine dair kesin inançla hareket etmiştir.
BİLME:
Failin kasıtlı sayılabilmesi için yukarıdaki tüm unsurları bilmesi gerekir. Bilinmesi gereken unsurlar suçun yapısına bağlıdır. (Adam öldürme suçu için yaşayan bir insana ateş ettiğini, hırsızlık için başkasının malı olduğunu bilmelidir.)
Kastın Türleri

Doğrudan Doğruya Kast
Failin gerçekleşmesini istediği sonuçlara ilişkin kast.
Hedeflenen netice gerçekleşmese bile fail sorumlu olur.
Dolaylı (Olası / Muhtemel) Kast
Failin öngörebildiği ve kabullendiği sonuçlara ilişkin kast.
Dolaylı kast nedeniyle sorumlu olmak için sonucun gerçekleşmesi şarttır.
Genel Kast
Normda tanımlanan fiilin istenmiş olması yeterlidir.
Özel Kast
Fiilin istenmesinin yanı sıra fail belli bir saikle hareket etmelidir. (Hırsızlık için bir malı faydalanmak amacıyla bir yerden almak)
Zarar Kastı
Korunan hukuki varlık ya da menfaate zarar vermek kastı.
Tehlike Kastı
Söz konusu değeri sadece tehlikeye sokmak kastı.
Ani Kast
Ani bir karara dayanan ve hemen icra edilen kast.
Düşünce Kastı (Tasarlama)
Kararla kararın icrası arasında dikkate değer bir zaman aralığı vardır.
Sadece insan öldürme suçu bakımından kabul edilmiştir.
Cezayı ağırlaştıran bir nedendir.
Zaman aralığının yanı sıra failin plan ve proje yapması gerekir.
Başlangıç Kastı
Sadece icrai ya da ihmali hareket sırasında olan kasttır.
Kast hareket anında vardır, ancak sonradan sonucun istenmesinden vazgeçilmiştir.
Sonradan Ortaya Çıkan Kast
Hareketin başlamasından sonra, ama sonucun meydana gelmesinden önce ortaya çıkan kasttır.
Yapılan fiil tek başına suç değilse sorumluluk doğmaz.
Sonuç önlenebilir bir sonuçsa ve failin önleme yükümlülüğü varsa o zaman fail sorumlu olur.
Hemzaman Olan Kast
Hareketin başlamasından sonucun meydana gelmesine kadar devam eden kasttır.
Gönüllü Vazgeçme
Hareketin yapılmasından sonra kast sona ererse ya da fail sonucun gerçekleşmesini önlerse yeni TCK’da failin lehine bir durum yaratılmıştır.
TCK 36: Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.
Taksir
TCK 22: (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.
2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.

Taksirli sorumluluktan söz edilebilmesi için mutlaka zararlı sonucun ortaya çıkması gerekir.
Fail çoğu zaman kendisi de bir mağduriyete uğramaktadır.
Taksirin cezalandırılmasında toplumsal zorunluluk vardır.
Basit taksir: Failin sonucu öngörememesidir.
Bilinçli taksir: Failin öngördüğü sonucu istememesi ve kesinlikle bertaraf edebileceği inancıyla hareket etmesidir.

Taksirli sorumluluktan söz edebilmek için gerekli koşullar:
1.       Hareket iradi olmalıdır.
2.       Netice istenmemiş, ancak gerçekleşmiş olmalıdır.
3.       Hareket ve netice arasında nedensellik bağı olmalıdır.
4.       Hukuki varlık veya menfaatleri korumaya yönelik davranış kurallarına aykırılık olmalıdır (Dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali).
5.       Taksir kanunda cezalandırılmış olmalıdır.
6.       Sonuç öngörülebilir olmalıdır.

Taksir kanunda cezalandırılmış olmalıdır.
Taksir kusurun istisnai olarak cezalandırılan biçimidir.
Malvarlığına karşı işlenen suçlarda taksir kabul edilmemektedir.

Sonuç öngörülebilir olmalıdır.
Fail davranış kurallarına uymamış olmalı, bu durum kınanabilir olmalıdır.
Kınanabilirlik (öngörülebilirlik) için: Tecrübe, yaş, zeka seviyesi, eğitimi, beden kusurları, sosyal konumu, vb. dikkate alınır.
En önemli ölçüt sonucun öngörülebilirliği ve önlenebilirliğidir. Bunlar eksikse fail kınanamaz.
Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç
TCK 23: (1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.
Suçun varlığı için gerekli olanın ötesinde zararlı veya tehlikeli bir sonucun meydana gelmesi durumudur.
Bu maddeyle objektif sorumluluk bertaraf edilmek istenmiştir.
Bu durumlarda taksirin belirlenmesi çok zor olduğundan bir tür “taksir karinesi” yaratılmaktadır. Bu da objektif sorumluluk kavramının yeniden canlanması sonucunu doğurmaktadır.
·         Failin istediğinden daha ağır sonuç: “Derece” farkı. Yaralama ve ölüm gibi.
·         Failin istediğinden başka sonuç: “Hukuki konu” farkı. Cinsel saldırı ya da çocuk düşürtme sonucunda mağdurun ölmesi gibi.
·         Eğer fail gerçekleşen daha ağır ya da başka sonucu istemişse: “BAŞKA SUÇ” söz konusu olur. Bu durumda ağırlaştırıcı neden olarak düzenleyen hükümler değil, yaralama ve öldürmeye ilişkin hükümler uygulanır.
Kusurluluğu / suçu kaldıran nedenler (hata ve sapma)

Burada anlatılacak durumların suçun hangi unsurunu kaldırdığı konusunda doktrinde görüş birliği yoktur. Bazı yazarlar nedensellik bağının, bazıları da hukuka aykırılığın ortadan kalktığını savunur. Her durumda suç ortadan kalkmakta ve fail cezalandırılamamaktadır.
Kaza ve Tesadüf (Beklenmeyen Durum)
Doktrindeki baskın görüş: Kaza ve tesadüf kusurluluğu kaldıran bir sebep değildir.
Ceza hukukundaki kusur irade kusurudur. Kaza ve tesadüfte ise sonuç öngörülemez ve önlenemez.
Öngörülemez ve önlenemez sonuçların gerçekleşmesi bakımından bir insan hareketinin bulunması zorunludur.
Doğal olaylar kaza ve tesadüf olarak değerlendirilemez.
Mücbir Sebep (Zorlayıcı Neden)
Mücbir sebepte kişi, sonucu öngörsün veya öngörmesin iradesine aykırı biçimde hareket etmeye zorlandığının farkındadır, ancak başka seçeneği yoktur.
Kişi, karşı koyamayacağı ve mücadele edemeyeceği bir dış kuvvet tarafından zorlanır.
Cebir
TCK 28: (1) Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.
Cebir:
1.       Maddi cebir (şiddet): Bir kimse, bir başkası tarafından suç işleye zorlanır. Basit değil, karşı koyulamayacak bir zorlama olmalıdır. Zorlanan cezalandırılmaz. Zorlayan hem “cebir” suçundan (TCK 108), hem de işlenen suçtan cezalandırılır.
2.       Manevi cebir (tehdit): Gelecekte doğması muhakkak ve ağır olan bir zarar tehdidi ile zorlanan bir irade vardır. Tehdidin derecesini hakim takdir eder. İradenin zorlanmış olması sorumluluğu kaldırır. Tehdit edilen cezalandırılmaz. Tehdit eden hem “tehdit” suçundan (TCK 106), hem de işlenen suçtan cezalandırılır.
Hata
Gerçeğin bilinmemesi ya da yanlış bilinmesi nedeniyle bir konuda yanlış hüküm verilmesidir.
Hukuki ve fiili hata: İradenin oluşum sürecini etkileyerek iradenin yanlış tasavvur ve bilgi ile oluşmuş olarak ortaya çıkmasına neden olur.
Sapma: İradenin gerçekleşmesi, yani suçun işlenmesi aşamasını etkiler.
·         Hukuki Hata
Fail fiili cezalandıran bir kural olduğunu bilmez ya da yanlış yorumlar.
Hukuki hata norma yönelik bir yanlış değerlendirmedir.
TCK 4: (1) Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.
TCK 30/4: (4) (Ek fıkra: 29/6/2005 – 5377/4 md.) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.
İki biçimde ortaya çıkabilir:
1.       Ceza kanunlarının bilinmemesi ya da yanlış bilinmesi
2.       Ceza kanunları dışındaki kanunların bilinmemesi ya da yanlış bilinmesi
Ceza kuralının gönderme yaptığı kural hakkında yanılma fiili hata olarak kabul edilir ve kusurluluğu ortadan kaldırır.
·         Fiili Hata
TCK 30: (1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır.
            (2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
            (3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
             (4) (Ek fıkra: 29/6/2005 – 5377/4 md.) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.
Suçun var olabilmesi için, hareket bilerek ve isteyerek yapılmalı ve suçu oluşturan unsurlar da bilinmelidir.
Fiili hata suçun asli unsurlarına ilişkin hatadır.
Fail normu bilir, ama suç teşkil eden fiilden farklı bir fiil gerçekleştirdiğine inanır. Fiilin tipik olmadığına inanır.
Fiili hata bir algılama hatasıdır.
(Başkasına ait malı kendisinin zannederek almak, av hayvanı yerine insana ateş etmek)
KUSURLU HATA: Failin kusurundan kaynaklanan hata. (Taksirli ceza var ise ona göre cezalandırılır.)
KUSURSUZ HATA: Failin kınanması mümkün değilse. (Sorumsuzluk doğurur.)
Hata kurucu unsurlara ilişkin ise etkilidir.
Şahısta hata kusurluluğu kaldırmaz.
Suç vasıtasında ve şahısta hata sorumluluğu kaldırmaz.
Sapma
İradenin oluşumu sırasında değil de gerçekleşmesi sırasında ortaya çıkan ve suçun işlenmesini etkileyen hatadır.
·         İsabette sapma
Suç, istenenden başka bir kimse üzerinde gerçekleşir.
Şahısta hatadan farklıdır.
Şahısta hata: A, B’e ateş ettiğini sanarak C’ye ateş eder.
İsabette sapma: A, B’ye ateş eder, kurşun saparak C’yi vurur.
Sadece kasıtlı suçlar açısından geçerlidir.
·         Suçta sapma

·         Nedensellik bağında sapma