ŞEKLÎ EŞYA HUKUKU (ÖZET)
GİRİŞ
|
|||||||||||||
Eşya Hukuku
|
·
Ayni Haklar
·
Zilyetlik
·
Tapu Sicili
|
||||||||||||
Malvarlığı hukukuna giren ilişkiler
|
·
Ayni haklar (Eşya Hukuku)
·
Şahsi haklar (Borçlar Hukuku)
|
||||||||||||
Malvarlığı
|
·
Herkes malvarlığına sahiptir.
·
Herkesin ancak bir tek malvarlığı olabilir.
·
Ayni haklar + şahsi (nisbi) haklar =
malvarlığı
·
İSTİSNA: Tacirin genel malvarlığının yanı sıra
bir de işletmeye bağlı malvarlığı vardır: Gaye malvarlığı.
|
||||||||||||
Şahıs varlığı
|
Para ile ölçülemeyen hak ve borçlar (velayet hakkı, şahsiyet hakkı,
boşanma hakkı, vb.)
|
||||||||||||
Ayni Hak
|
·
Klasik
Görüş (Doğrudan hakimiyet görüşü): Ayni hak, sahibine konusu olan şey
üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet yetkisi verir. Hak sahibi ile eşya
arasında kurulmuş bir ilişki vardır. Hak sahibi aktif, eşya pasif süjeyi
oluşturur.
·
Şahısçı
(Personalist) Görüş: Ayni hak, herkese karşı dermeyan edilebilen (erga
omnes) bir haktır. Ayni hak sahibi ve eşya arasında “zilyetlik” adı verilen
fiili ilişki mevcuttur. Hak sahibi aktif, yeryüzünde bulunan diğer tüm
insanlar pasif süjeyi oluşturur.
·
Telifçi
(Modern) Görüş: Ayni hakkın sahibine eşya üzerinde doğrudan doğruya
sağladığı hakimiyet yetkisi onun iç
muhtevasını, herkese karşı dermeyan edilebilmesi de dış muhtevasını oluşturur.
|
||||||||||||
Ayni Hakkın Unsurları
|
1. Konusu
bir eşya olmalıdır.
2. Sahibine
bu eşya üzerinde doğrudan doğruya
hakimiyet sağlamalıdır.
3. Herkese
karşı dermeyan edilebilmelidir.
|
||||||||||||
Eşyanın Özellikleri
|
1. Cismani (maddi) bir varlığa sahip
olma,
2. Cismani
(maddi) bir varlığa sahip olan şeyin belirli
olması,
3. Cismani
(maddi) bir varlığa sahip olan şeyin mülk
edinmeye elverişli (temellüke salih) olması,
4. Cismani
(maddi) bir varlığa sahip olan şeyin şahsi
(kişisel) olmaması
Ekonomik değeri
olması şart değildir. Manevi değeri de olabilir.
|
||||||||||||
Cesedin durumu
|
Kişilik ölümle sona erdiğinden, ceset eşyadır. Ölenin yakınları ceset
üzerinde hak sahibidir.
|
||||||||||||
Embriyonun durumu
|
Embriyo ve her türlü hücre ve doku kültürlerine dair işlemler ayrı
düzenlemelere tabidir. Eşya değildir.
|
||||||||||||
Hayvanların durumu
|
Hukuki bakımdan eşyadır.
Hayvanları Koruma Kanunu: Eşya olmadıklarına ilişkin bir hüküm
yoktur, mülkiyet ve diğer sınırlı ayni haklar, özellikle rehin hakkı
kurulabilmektedir. Ancak koruma, bakım, sahiplenme, öldürülme vb. özel
düzenlemelere bağlıdır.
|
||||||||||||
Eşya kavramına girmeyen ayni hak konuları
|
·
Haklar
o
Bağımsız ve sürekli haklar: Yapı (üst) ve
kaynak hakları gibi el değiştirebilen (düzensiz) şahsi irtifaklar.
o
Diğer haklar: İntifa, rehin hakkı (bir görüşe
göre de ayni hak değil, ayni hak benzeri bir mutlak haktır.).
·
Malvarlığı: üzerinde toptan değil, ama onu
meydana getiren unsurların her biri üzerinde ayrı ayrı intifa hakkı
kurulabilir. (taşınmazlarda tescil, taşınırlarda zilyetliğin teslimi ile
kurulur.)
·
Tabii kuvvetler: Elektrik, atom enerjisi.
|
||||||||||||
Eşya Çeşitleri
|
Taşınır (Menkul) Eşya:
Taşınmaz (Gayrimenkul) Eşya:
Arazi vb. yanı sıra tapu kütüğünde ayrı bir sahifeye kaydedilmiş bağımsız ve
sürekli haklar, kat mülkiyeti gibi araziye bağlı haklar, gemiler (İcra ve
İflas Kanunu’na göre).
|
||||||||||||
Basit Eşya: Dışarıdan
hiçbir ekleme olmaksızın tek başına var olan eşya. (At, elmas)
Birleşik Eşya: Birden
fazla basit eşyanın ayrılmaz bir biçimde bir araya gelmesi ile oluşan ve
başlı başına ayrı bir varlığa sahip olan eşya. (Otomobil, bilgisayar)
Tamamlayıcı Parça: Birleşik eşyayı meydana getiren her bir
basit eşya.
Birlikte Eşya / Eşya Birliği:
Ortak bir gaye için birlikte bulunan, ancak bağımsız birer eşya olma
niteliğini de koruyan eşya topluluğu. Her eşyanın hukuki kaderi ayrıdır.
(Yemek odası takımı)
Bir miktar eşya: Her biri
tek başına eşya sayılmayan maddi varlıkların belli bir miktar ya da sayıya
erişince meydana getirdiği eşya (Bir çuval pirinç).
Eklenti: Asıl şeyden ayrı,
ancak ekonomik ve hukuki yönden asıl şeye tabidir. Ancak asıl şey ve
eklentinin hukuki kaderlerini birbirinden ayırmak her zaman için mümkündür.
(Evin mutfak dolapları)
Fiili Birlik (Universitas
factis): Ortak bir ekonomik amaca tahsisleri nedeniyle bir birlik oluşturan
birçok ayrı eşyadan meydana gelir. (Kütüphane, satranç takımı, bir çift
ayakkabı). Ayni hak her bir eşya üzerinde ayrı ayrı mevcuttur ancak birliğin
temsil ettiği ekonomik bütünlük miras ve borçlar hukukunda önemli sonuçlar
doğurur.
|
|||||||||||||
Misli Eşya: Alışverişte
sayma, tartma ve ölçme ile, yani nev’en belirlenen ve benzeri bulunan eşya.
(Para, şarap, buğday) Meydana getirdiği yığın itibariyle, bir kül halinde
ayni hakkın konusu olur.
Gayrimisli Eşya: Ferden
belirlenen eşya (taşınmazlar, araba, tablo). Her biri ayrı bir ayni hakkın
konusu olur.
Borçlar Hukukunda:
·
Satılan misli şey ayıplı ise akdin feshi ya da
semenin indirilmesi istenemez, ayıptan ari misli ile değişimi istenebilir.
·
Vedia (saklama) akdinin konusu misli şey ise
mülkiyeti vedia alana (saklayana) geçer, o da misli ile iade etme borcuna
girer.
·
Karz (tüketim ödüncü) ve havale akitlerinin
konusu daima tüketilebilen misli şeylerdir.
|
|||||||||||||
Tüketimi (İstihlaki) Kabil
Olan Eşya: Yiyecek ve giyecek maddeleri, değişim aracı olarak veya elden
çıkarmak suretiyle istifade edilen eşya (para). Bankaya yatırılan paranın
mülkiyeti bankaya geçer. Bu nedenle istihkak davası açılamaz. Ancak sebepsiz
zenginleşme hükümlerine göre para talep edilebilir. Tüketime tabi eşya
eklenti olmaz.
·
İntifa
konusu eşya tüketime tabi ise hakkı kurulması ile birlikte mülkiyeti intifa
hakkı sahibine geçer. Malik de teminat isteme hakkı elde eder.
·
Vedia
(saklama) akdinde: vedia konusu eşya tüketime tabi ise misli olan bir
eşya iade edilir. Bu çeşit vediaya usulsüz
tevdi denir, tevdi edilen eşyanın mülkiyeti emanet alana geçer.
Tüketimi (İstihlaki) Kabil
Olmayan Eşya:
|
|||||||||||||
Bölünebilen Eşya: Hukuki
bakımdan, değerinde önemli bir azalma meydana gelmeksizin bölünebilen eşya.
Para ve banknot değer itibarıyla bölünebilir. Bölünmenin hukuki sınırı
bulunabilir.
Bölünemeyen Eşya: Canlı
varlık, radyo, vb.
Müşterek ve iştirak halinde mülkiyette: Bölünebilen eşya aynen
bölünerek, bölünemeyen eşya ise paraya çevrilerek değeri paydaşlar arasında
bölüşülür.
|
|||||||||||||
Özel Mülk Konusu Olabilen Eşya:
Özel Mülk Konusu Olamayan Eşya:
Bunlar uzun süre zilyetlik konusu olsalar bile zamanaşımı ile iktisap
edilemezler.
|
|||||||||||||
Sahipli Eşya: Hali hazırda
mülkiyet konusu olan eşya.
Mülkiyetin
iktisabı devren ya da zamanaşımı
ile.
Sahipsiz Eşya: Mülkiyete
konu olabilen ancak üzerinde mülkiyet kurulmamış eşya.
Mülkiyetin
iktisabı taşınmazlarda işgal,
taşınırlarda ihraz ile.
|
|||||||||||||
Nev’en Muayyen Eşya:
Taraflar arasında genel nitelikleri zikredilerek belirlenmiş eşya. (Sonara
buğdayı). Nev’i borcunun konusunu oluşturur.
Ferden Muayyen Eşya:
Taraflar arasında nitelikleri kesin biçimde belirlenmiş eşya. (Şu şasi no’lu
araç).Parça borcunun konusunu oluşturur.
Yarar (nef’i) ve hasarın intikalinde:
·
Ferden muayyen taşınır satışlarında
zilyetliğin alıcıya devri ile birlikte yarar (nef’i) ve hasar da alıcıya
devrolur.
·
Nev’en muayyen eşya borçlarında, yeryüzünde
nev’en muayyen eşya oldukça teslim borcunun ifasında bir imkansızlık yok
demektir.
|
|||||||||||||
Eşya üzerinde doğrudan hakimiyet
|
Hak sahibinin hiç kimsenin yardımına veya aracılığına ihtiyaç
duymadan ayni hak konusu eşyayı iktidar alanında bulundurması ve ondan
yararlanmasıdır.
Hakimiyet doğrudan ve inhisaridir.
Takip Hakkı: Hak sahibi,
kendi hakimiyetinden iradesi dışında çıkmış eşyasını takip edip, kimin elinde
bulursa ondan geri alma hakkına sahiptir.
Savunma Hakkı: Malikin,
sahip olduğu eşya üzerindeki ayni haklarını ihlal eden davranışlara karşı da
bizzat savunma hakkı vardır.
Ayni hak sahibi eşyayı hukuki
ve fiili işlemlere konu edebilir.
Ayni haktan doğan bu dava ve talep hakları kullanılmamakla sona
ermezler ve iskati zamanaşımına uğramazlar. Yeter ki, ayni hak konusu eşya
üçüncü kişiler tarafından zamanaşımı, ihya, işleme, karışma gibi bir başka
sebeple iktisap edilmiş olmasın.
Ayni hakkın ihlali tazminat sebebidir.
|
||||||||||||
Tam ayni hakkın sahibine sağladığı yetkiler
|
Kullanma (usus) + yararlanma (fructus) + tasarruf (abusus) = mülkiyet
|
||||||||||||
Sınırlı ayni haklar
|
1. İrtifaklar
2. Taşınmaz
yükü
3. Rehin
hakları
|
||||||||||||
Yararlanma hakları = hakimiyet hakkı = aslî haklar
|
Sahibine, konusu olan maddi veya gayrimaddi bir değerden yararlanma
yetkisi verir.
1. Katılım
hakları
2. Nisbi
(alacak) hakları
3. Mutlak
haklar
|
||||||||||||
Yetki veren haklar = iktidar hakları = düzenleme hakları = tali
haklar
|
Sahibine, daha önceden mevcut olan yararlanma haklarını sona
erdirmek, değiştirmek, şekillendirmek veya düzenlemek yetkisi verir.
1. Yenilik
doğuran haklar
2. Yönetim
ve temsil hakları
3. Def’i
hakları
|
||||||||||||
Mutlak Haklar
|
Herkese karşı ileri sürülebilen, herkesin kendisine riayetle sorumlu
olduğu haklar.
1. Kişiler
üzerinde yetki hakları (velayet, vb)
2. Fikri
haklar
3. Kişilik
hakları (yaşama hakkı, sırrı, vücut bütünlüğü, vb)
4. Ayni
Haklar
|
||||||||||||
Ayni hak ve diğer mutlak haklar arasındaki farklar
|
|
||||||||||||
Ayni hak ve şahsi (nisbi) haklar arasındaki farklar
|
|
||||||||||||
Şahsi (nisbi) haklar
|
1.
Alelade
şahsi haklar: Konusu bir edimdir. (Ayni hakkın konusu eşyadır.)
2.
Eşyaya
bağlı şahsi haklar (Eşyaya bağlı hak veya borç): Bir kimsenin bir şey
üzerinde sahip olduğu ayni hak ya da zilyetlik dolayısıyla alacaklı ya da
borçlu olmasıdır.
·
Bu bir durum
borcudur.
·
Bu bir ayni hak ya da mutlak hak değildir. Bir
şahsi haktır.
·
Kanundan ya da sözleşmeden doğar.
o
Sözleşmeden:
Şuf’a (önalım), iştira, (alım), vefa (geri alım) hakları, sözleşmeden doğan
boş dereceye ilerleme hakkı.
o
Kanundan:
paylı mülkiyette paydaşların sınırı belirleme yükümlülüğü, paydaşların yasal
önalım hakkı, taşınmaz malikinin sorumluluğu, zaruri geçit ve su hakkı,
malikin iyi niyetli zilyedin eşyaya yaptığı yararlı ve zorunlu masraflardan
sorumlu olması, vb.
·
Sadece borçluya karşı ileri sürülür.
·
Alelade
şahsi haklardan farkı: Borç ilişkisindeki taraflar doğrudan doğruya değil,
dolaylı olarak belirlenir.
·
Eşyaya bağlı borç yerine getirilmediğinde, TMK
değil, TBK’nın akde aykırılığa ilişkin
hükümlerine başvurulur.
·
Borçlu, sahibi veya zilyedi bulunduğu eşya ile
değil, tüm malvarlığı ile sorumludur.
·
Eşyaya bağlı hak ve borçlar tarafların cüz’i haleflerine geçer.
·
Borç kimin zamanında doğmuş ise, alacak da
ancak ondan istenebilir.
·
Eşyaya bağlı borçların konusunu yalnızca olumlu edimler oluşturur.
o
Alelade borçların konusunu hem olumlu, hem de
olumsuz,
o
İrtifak haklarının konusunu yalnızca olumsuz
edimler oluşturur.
·
Eşyaya bağlı borçlar teminat fonksiyonunun olmayışı ile rehin ve taşınmaz yükünden
ayrılır.
·
Eşyaya bağlı hak ve borçlar sayı ve tipe
bağlılık (numerus clausus)
ilkesine tabidir. Ancak kanunun öngördüğü hallerde söz konusudur.
|
||||||||||||
Ayni hak-şahsi hak ayrımının hukuki sonuçları
|
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Ayni Hak Çeşitleri
|
Numerus clausus
1. Mülkiyet
2. İrtifak
hakları
3. Rehin
hakkı
4. Taşınmaz
yükü
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İç muhtevalarına göre
|
1. Tam
ayni hak (Mülkiyet)
2. Sınırlı
Aynı haklar (diğerleri)
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İrtifak hakları
|
Başkasına ait taşınmaz üzerinde, doğrudan doğruya ve sınırlı bir
o yalnız
kullanma;
o yalnız
yararlanma;
o kullanma
+ yararlanma hakkı verir.
İç muhteva ve süre arasında denge vardır. Hak sahibine sağlanan yarar
ne kadar çok ise süre o kadar kısadır.
o Geçit
hakkı süresiz
o İntifa
insan ömrü veya 100 yıl
Olumlu irtifak: Hak sahibinin eşyadan yararlanması eşyayı bizzat
doğrudan kullanmak şeklindeyse, malikin buna katlanması şeklindeyse. (Geçit)
Olumsuz irtifak: Yüklü taşınmaz malikinin kendisine tanınan yetkileri
kullanmaması şeklindeyse. (Manzara)
(Malike düşen yük daima olumsuzdur.)
Karma irtifakta malikin hem katlanma hem de kaçınma yükümlülüğü
vardır. (Yapı-üst hakkı).
İrtifak haklarının konusunu daima OLUMSUZ edimler, eşyaya bağlı hak
ve borçların konusunu ise olumlu edimler oluşturur.
Olumlu edim irtifak hakkına bir yan yükümlülük olarak katılabilir.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Rehin hakları
|
Sahibine, alacağı ödenmediği takdirde rehin konusu eşyayı veya hakkı
sattırarak bedelinden, kendi alacağını doğrudan doğruya ve öncelikle tahsil
etme yetkisi verir.
Fer’i bir ayni haktır.
Varlığı teminat altına aldığı alacağın varlığına bağlıdır, onunla birlikte el
değiştirir ve sona erer.
Taşınmaz rehni:
Taşınır rehni:
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Taşınmaz yükü
|
Sahibine, taşınmaz eşyanın semerelerinden ve değerinden yararlanma
yetkisi verir.
Hem yararlandırma, hem de teminat fonksiyonu vardır.
İrtifaklar ile rehin arasında ortada bir yerdedir.
Teminat fonksiyonu:
Alacaklı, tıpkı rehinde olduğu gibi, alacağı ödenmediği takdirde, yüklü
taşınmazı doğrudan doğruya paraya çevirterek bedelinden kendi alacağını
tahsil etme yetkisine sahiptir.
Uygulamada kullanılmaz.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Konusu eşya olan ayni haklar
|
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Konusu eşya olmayan ayni haklar
|
Alacak hakkı üzerinde kurulan rehin hakkı
Tereke üzerinde kurulan intifa hakkı
Elektrik enerjisi üzerine kurulan mülkiyet hakkı
Hidroelektrik santrallerde elde edilen enerji “taşınmaz”
Elektrik enerjisi “taşınır”
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Hak sahibinin tayini bakımından ayni hak çeşitleri
|
Kural olarak sınırlı ayni haklar başkasının eşyası üzerine kurulur.
Mülkiyet hakkı tahdide uğrar.
Malik lehine sınırlı ayni
haklar: Malik, mülkiyet hakkından doğan yetkilerinden bir kısmına
bağımsız bir nitelik kazandırarak eşyasını elinden çıkardığı zaman, bunları
kullanmak üzere kendi lehine sınırlı ayni hak olarak kullanabilir. Bu, sadece
taşınmazlarda ve tapu siciline kayıtla kurulur. (Taşınmaz üzerinde ipotekli
borç senedi ihracı).
Şahsa bağlı ayni hak (Şahsi
irtifak) (Şahısla kaim ayni haklar): Sınırlı ayni hak bir
şahıs lehine kurulmuşsa.
“Düzenli veya el değiştiremeyen şahsi
irtifaklar”
Süre ile ya da
şahsın ömrü ile sınırlıdır.
Miras yoluyla
başkasına geçemez.
Ölüme bağlı ya
da sağlar arası tasarruflara konu edilemez.
İntifa ve sükna
hakkı
“Düzensiz veya el değiştirebilen şahsi
irtifaklar”
Miras yoluyla
başkasına geçer.
Ölüme bağlı ya
da sağlar arası tasarruflarla üçüncü kişilere geçebilir.
Kanun uyarınca
intikal: Yapı (üst) ve kaynak hakları
Sözleşme
uyarınca intikal: Bu ikisi dışında kalan irtifaklar
Eşyaya bağlı ayni hak (Ayni
veya arzi irtifaklar): Sınırlı ayni hak belirli bir taşınmazın
maliki lehine kurulmuşsa. Önemli olan malikin şahsı değil, taşınmazın
kendisidir.
Hakim /
yararlanan: irtifakın lehine kurulduğu taşınmaz.
Hadim / yüklü:
irtifakla yüklü taşınmaz.
Bu hak malike, taşınmazın sahibi olduğu için tanınır.
Ölüme bağlı ya da sağlar arası tasarruflarla üçüncü kişilere
devredilemez.
Fer’i ayni haklar:
Şahsa ya da eşyaya değil, teminat altına aldığı alacağın kaderine bağlıdır.
Rehin haklarıdır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Ayni Haklara Hakim Olan İlkeler
|
Belirlilik (Muayyenlik)
İlkesi:
Ayni haklar
ferden belirli şeyler ya da bulundukları bütünden ayrılarak bağımsız hale
gelmiş nev’en belirli şeyler üzerinde kurulabilir.
Eşya üzerinde
tek bir mülkiyet kurulabilir.
Bütünleyici
parça ayrı bir ayni hak konusu olamaz.
Teferruat ise
ayrı bir ayni hak konusu oluşturabilir.
Bir eşya
üzerinde birden fazla ayni hak kurulabilir.
Eşya birliğini
meydana getiren her eşya ayrı bir ayni hak konusu oluşturur.
“Rehin
kurulurken konusu olan taşınmazın belirtilmesi gerekir.”
Türk hukukunda umumi rehin yoktur. (Kişinin tüm
mallarının rehin konusunu oluşturması)
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Kamuya Açıklık (Aleniyet)
İlkesi:
Aleniyet ihtiyacı: Ayni haklarda
gerek hak, gerekse işlem güvenliği açısından duyulan, hakkın mevcudiyetinin
herkesçe anlaşılmasını sağlayacak tezahür.
Taşınırlarda zilyetlik, taşınmazlarda
tapu tescili.
Bunlar ayni
haklara (adi) karine teşkil eder.
İSTİSNA:
Taşınırlarda sicil kaydı:
o
Sicile kaydı zorunlu mallar
o
Rehin konusu hayvanlar
Zilyet veya adına tapu siciline kayıt bulunan kimsede tasarruf
yetkisi olmasa bile, ondan ayni hak iktisap eden iyi niyetli üçüncü kişi
taşınmazlarda mutlak olarak (TMK 1023); taşınırlarda tamamen (TMK 988) veya
kısmen (TMK 990) korunmuştur. Bu durumlarda ayni hak geçerli bir şekilde
iktisap eder ve korunur.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Madde 1023.- Tapu kütüğündeki tescile iyi niyete dayanarak mülkiyet
veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Madde 988.- Bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde
iyi niyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin
bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Madde 989.- Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir
şekilde elinden çıkan zilyet, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl
içinde taşınır davası açabilir.
Bu taşınır, açık artırmadan veya pazardan ya da benzeri eşya satanlardan
iyi niyetle edinilmiş ise; iyiniyetli birinci ve sonraki edinenlere karşı
taşınır davası, ancak ödenen bedelin geri verilmesi koşuluyla açılabilir.
Diğer konularda iyiniyetli zilyedin haklarına ilişkin hükümler uygulanır.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Madde 990.- Zilyet, iradesi dışında elinden çıkmış olsa bile, para ve
hamile yazılı senetleri iyi niyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası
açamaz.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Madde 991.- Bir taşınırın zilyetliğini iyi niyetle edinmemiş olan kimseye karşı
önceki zilyet, her zaman taşınır davası açabilir.
Eğer önceki zilyet de, zilyetliği iyi niyetle edinmemiş ise sonraki
zilyede karşı taşınır davası açamaz.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Belirli Sayı ve Tipe Bağlılık
(Numerus Clausus) İlkesi:
Ayni
hakların tipi ve içeriği kanunla belirlenir.
Zilyetlik
bir ayni hak değildir.
Fertlerin
kanunda belirtilmemiş ayni haklara ilişkin yapacakları sözleşmeler
geçersizdir.
Bu
ilkenin 4 fonksiyonu bulunmaktadır:
1.
Aleniyet fonksiyonu:
2.
Belirlilik fonksiyonu:
3.
Mülkiyet özgürlüğünü koruma fonksiyonu:
4.
Etik fonksiyonu:
Bu, evrensel
bir ilke değildir.
Olumlu
bir edim başlı başına bir irtifak konusu olamaz.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Hak Düşürücü Süreye ve
Zamanaşımına Tabi Olmama İlkesi:
Ayni
haklar kullanılmadıkları takdirde ne sükut eder, ne de zamanaşımına uğrarlar.
İSTİSNA:
Başka biri lehine kazandırıcı zamanaşımı ya da iyi niyetle iktisap.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Sebebe Bağlılık (İllilik) İlkesi:
Ayni
hakkın tesis ve nakli için, zilyetliğin nakli veya tapu siciline kaydın yanı
sıra bu işlemlerin sebebini oluşturan borçlandırıcı işlemin de gerçekleşmiş
ve geçerli olması gerekir.
Geçersiz
işlemlere dayanılarak nakledilen zilyetlik haksız, tapu kütüğüne
yapılan kayıt yolsuzdur.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zaman İtibarıyla Öncelik İlkesi:
Aynı şey
üzerinde birden fazla mülkiyet hakkı kurulamaz (mülkiyet hakkının
inhisariliği ilkesi).
İster
taşınır, ister taşınmaz olsun, bir eşya üzerindeki sınırlı ayni haklar,
o eşya üzerindeki mülkiyet hakkından önce gelir.
Taşınır üzerindeki sınırlı
ayni haklar aralarındaki sırayı kuruluş tarihlerine göre alırlar. (Zamanda
öncelik, hakta öncelik.)
Taşınmaz üzerindeki sınırlı
ayni haklar aralarında çatışma yoksa aynı anda kullanılabilir. Çatışıyorsa, aralarındaki
sırayı kuruluş tarihlerine göre alırlar. (Zamanda öncelik, hakta
öncelik.)
İSTİSNA:
Sabit dereceler sistemi: TMK 870.
Taşınmaz
rehni ve diğer ayni haklar arasındaki sıra: Zamanda öncelik, hakta öncelik.)
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ŞEKLİ EŞYA HUKUKU
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Eşya Hukuku
|
1. Şekli Eşya
Hukuku: Hakları aleniyete kavuşturan zilyetlik ve tapu siciliyle ilgili
bölüm.
2. Maddi Eşya
Hukuku: Bunların eşya sahibine sağladığı hak ve yetkilerle ilgili bölüm.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Ayni haklarda aleniyet
ihtiyacı
|
Ayni
haklar herkese karşı dermeyan edilebilir olduklarından, herkes tarafından
anlaşılabilir bir şekle ve dış görüntüye bürünmelerine ihtiyaç vardır.
Taşınırlarda
zilyetlik.
Taşınmazlarda
tapu sicili.
Bunlar
hem aleniyeti sağlar, hem de hakların tesisi, devri ve sona ermelerinde aynı
rolü oynarlar.
Bu
görüntüye iyi niyetle inanarak hak iktisap eden üçüncü kişilerin korunmasını
sağlarlar.
Zilyetliğin
taşınmazlardaki rolü:
o Taşınmazın
zaman aşımı, imar ve ihya veya işgal ile iktisap edilebilmesi için öncelikle
üzerinde zilyetliğin tesis edilmiş olması gerekir.
o Zilyetlik hem
taşınırlarda, hem de taşınmazlarda üçüncü kişilerden gelen saldırılarda özel
bir korunma sağlar.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetlik
|
Eşya
üzerindeki fiili hakimiyet.
Gerisinde
bulunan haktan bağımsızdır. Arkasında bir hak olabilir ya da olmayabilir.
Alelade
elinde bulundurma (detentio): fiili hakimiyetin eşya üzerinde zilyet olan
kimse adına kullanılması.
Zilyet
yardımcısı / hizmet zilyedi: fiili hakimiyetin eşya üzerinde başkası adına kullanan
kimse.
Tutucu /
vazıülyet: Hayvanlar için.
İşleten:
Motorlu taşıtlar için.
Bunlar
hakimiyet ilişkisini ifade için değil, hayvan ve motorlu aracın verdiği
zarardan sorumluluk ilişkisini ifade için kullanılan terimlerdir.
Bunlar zilyet
olabilirler ya da olmayabilirler.
Eşya
üzerindeki fiili hakimiyet zilyetlik, hukuki hakimiyet mülkiyettir.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetlik, bir eşya
üzerindeki fiili hakimiyetin iradi olarak ele geçirilmesiyle başlayan
ve onun, irade ile veya irade dışı kaybına kadar süren fiili ve hukuki bir
durumdur.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetliği Unsurları
|
1. Maddi unsur
(corpus): Fiili hakimiyet.
2. Manevi unsur
(animus): İrade.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Fiili
hakimiyet
|
Fiili
hakimiyetin varlığı hayat tecrübelerine göre belirlenir. Fiziki anlamda
hakimiyet gerekli değildir.
1. Maddi anlamda
yakınlık: para, vs için aranır. Kullanımı başkalarına terk edilebilen eşyada
aranmaz.
2. Maddi
ilişkinin sürekliliği: Fiili hakimiyet devamlılık arz etmelidir. Bununla
birlikte, geçici sebeplerle kesintiye uğraması onun devamlılığına engel
teşkil etmez.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetlik iradesi (animus)
|
Bir
kimsenin zilyet olma niyetiyle eşyayı ele geçirmesi ve fiili hakimiyetinde
bulundurması.
Mülk
edinme veya hak sahibi olma iradesi şart değildir. (Hırsız, zilyet
yardımcısı)
İSTİSNA:
Mirasçılar: mirastan haberdar olmasalar dahi külli halefiyet yoluyla intikal
eden eşyalara kanun icabı (ipso jure) zilyet olurlar.
1. Birinci Görüş (Subjektif Görüş): Savigny
tarafından savunulur. Zilyetlik için fiili hakimiyetin yanına zilyetlik
iradesinin eklenmesini zorunlu görür. Zilyetlik iradesi (animus possesionis),
malik gibi davranmak (animus dominis) demektir. Bunu, malik
olduğuna kani olmaktan (opinio dominis) ayırmak gerekir. Eşya
üzerindeki fiili hakimiyeti başkası adına kullanan kişinin durumu zilyetlik
(possessio) değil, basit bir elde bulundurma (detentio) dır.
2. İkinci Görüş (Objektif Görüş): Jering
tarafından savunulur. Animus’a bakılarak detentio ve possessio birbirinden
ayrılamaz. Kanunkoyucu, zilyetliği basit bir elde bulundurmadan ayırırken, korunması
gereken bir menfaati ön planda tutar. Bu ayrımda, korunması gereken
menfaat için pozitif hukukun koyduğu kurallar ölçü teşkil eder.
Hakim görüş: Zilyetlik
için irade unsuru gereklidir.
Farazi irade: “Bir eşyanın
cebine konulduğunu bilseydi o şeyi kabul ederdi faraziyesi varsa, cebine
konulan şeyden haberdar olmayan kimse zilyet olur. Zilyetlik için farazi
iradenin açıklanması bile yeterlidir. Farazi iradenin varlığı olayların
arzettiği özelliklere göre belirlenir. (Açık pencereden içeriye çiçek ya da
yılan atılması). Genel bir zilyetlik iradesinin açıklanması
yeterlidir.
İhtilaf
halinde, fiili hakimiyetin varlığı, zilyetlik iradesinin varlığına karine
teşkil eder. Zilyetliğin bulunmadığını iddia eden kimse, bu iddiasını ispat
etmek zorunda kalır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetliği Hukuki Niteliği
|
Tartışma
konusudur. TMK’da ayrıntılı hükümler yoktur. İçtihat ve doktrinle çözümlenir.
Üç temel
görüş vardır:
1. Zilyetlik bir haktır. Hak, hukuken
korunan ve bu korunmadan yararlanılması yetkisi sahibinin iradesine
bırakılmış yetki ve menfaattir. Bazı yazarlar, şahısla eşya arasında doğrudan
bir ilişki bulunduğundan bunu bir ayni hak olarak görürler. Bazıları ise bunu
bir nisbi hak olarak görürler. Çünkü bu bir geçici haktır. O nedenle tecavüz
ve ihlale karşı korunur. İhlal edene karşı dermeyan edilebilen nisbi bir
haktır. Bazıları da bir şahsiyet hakkı olduğunu ileri sürerler.
2. Zilyetlik bir tezahür (görüntü)
biçimidir. Hakka benzeyen bir görüntüdür. Bunlar da hukuken korunur.
3. Zilyetlik bir hakimiyet veya durumdur. Buna hukuki
sonuçlar bağlanmış olması bu durumu bir hak haline getirmez. Bu korunmanın
amacı sosyal barış ve huzurun sağlanması ve asıl hak sahibinin korunmasıdır.
Hakim görüş: Zilyetlik ne
bir hak, ne bir fiili hakimiyet, ne de bir fiili durumdur. Bu bir hukuki
durumdur. Hukuken korunmuş menfaat unsuru da yoktur. Bir hak değildir.
Ancak hukuken önemsiz bir durum da değildir.
Hocanın
görüşü: fiili ve hukuki bir durum.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetliğin Fonksiyonları
|
1. Aleniyet ve Karine Fonksiyonu: En önemli
fonksiyondur. Taşınırlar için aleniyeti sağlar. Taşınırlarda ayni hakların
varlığına karine teşkil eder. Hak karinesi, taşınırlarda sadece ayni haklar
için değil, şahsi haklar için de mevcuttur. Bu durum, zilyedi ispat
külfetinden kurtarır.
(Taşınmazlarda tapu sicili)
2. İktisap Fonksiyonu: İster aslen,
ister devren olsun, tanışırlar üzerinde bir ayni hakkın iktisabı kural olarak
zilyetliğin iktisabı ya da tesisi ile olur. (Mülkiyetin iktisabı, rehnin
tesisi) Zamanaşımı yoluyla iktisapta da önemlidir, temel şarttır. (İhraz ve
işgal) (Taşınmazlarda tapu sicili)
3. Koruma Fonksiyonu:
a.
İyi niyetin
korunması: Herkes, zilyedi, zilyetliğinde bulundurduğu taşınır üzerinde ayni ve
şahsi haklara sahip olduğunu kabul etmekte ve hukuki ilişkiye girmekte
haklıdır. (TMK 985, 988, 990)
b.
Zilyedin
korunması: Zilyetlik, sahibine her türlü gasp ve tecavüzden bizzat korunma
(ihkak-ı hak) ve dava yolu ile korunma imkanı bahşeder. Bizzat
korunma: Zilyet kendisinden zorla ya da gizlice alınan eşyasını, taşınmaz
ise gasıbını kovarak, taşınır ise suçüstü ya da kaçarken yakalayarak geri
alabilir (TMK 981). Dava yolu: Zilyetlik davaları. (TMK 982-984, 992)
4. Huzur ve Sükunu Sağlama Fonksiyonu: Kendilerini
haklı görenler bile, fiili hakimiyete saygı göstermek zorundadırlar.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetliğin Konusu
|
1. Eşya:
o
Taşınır eşya, tabii kuvvetler.
o
Daima bir fiili hakimiyet vardır.
o
Birden fazla eşyanın oluşturduğu eşya birliği varsa, tek bir zilyetlik
oluşmaz, her bir eşya ayrı zilyetlik konusu olur (muayyenlik ilkesi).
o
Kamu malları için zilyetlik söz konusu olamaz.
2. Bütünleyici
Parça ve Teferruat:
o
Fiili hakimiyet, ayni haklardan farklı olarak eşyanın bir kısmı ile
sınırlı olabilir. Eşyanın bağımsız olmayan bir bölümü ile ilgili zilyetliğe kısmi
zilyetlik denir. (Reklam için kiralanmış olan binanın dış duvarı)
o
Bütünleyici parça ve teferruat da ayrı bir zilyetlik konusu olabilir.
Ancak böyle bir durum söz konusu değilse, eşyanın zilyedi, bunların da
karine olarak zilyedidir.
3. Haklar:
o
Hak zilyetliği İSTİSNAİ olarak irtifak ve taşınmaz yükü ile diğer bazı
haklarda söz konusu olur.
i.
İrtifak ve taşınmaz yükünde zilyetlik hakların fiilen kullanılmasından
ibarettir. (TMK 973/II) Eğer, yüklü taşınmaz maliki, irtifak hakkına aykırı
davrandığı her seferde irtifak hakkı sahibinin itirazıyla karşılaşmışsa bu
hak bilfiil kullanılmış demektir.
ii.
Bazı yazarlar aynı kuralın alacak haklarına ve fikri haklara da
uygulanması gerektiğini savunur.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Kütük ya da sicil zilyetliği
|
Tapu siciline kayıtlı taşınmazlarda hak karinesine dayanmak ve
zilyetlik davaları açmak hakkı öncelikle sicilde hak sahibi olarak görünen
kimseye aittir. Bu durum, taşınır zilyetliğinin karşılığıdır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetlik Çeşitleri
|
A.
Aynı Eşya Üzerindeki Zilyetliğin Sayı ve Niteliğine Göre
a. Yalın (Tek) Zilyetlik: Eşya üzerinde
bir tek zilyetlik durumu vardır. Birden fazla dereceli zilyetlik yoktur.
(Kişinin ya da karı kocanın malik oldukları dairede oturmaları). Münhasır
(tek başına) Zilyetlik: Bir kişinin tek başına sahip olduğu zilyetliktir.
Arada fark var.
b. Dereceli Zilyetlik: Aynı eşya
üzerinde, aynı anda, nitelikleri birbirinden farklı birden fazla zilyetlik
vardır. (Malik, irtifak hakkı sahibi, kiracı). Yetkileri derecelendirilmiştir.
Birlikte zilyetlik: Birden fazla zilyet vardır. Zilyetlerin
yetkileri ve zilyetlikleri aynıdır.
i.
Aslî ve fer’i zilyetlik: Malik sıfatıyla zilyet olan aslî, diğeri fer’i
zilyettir. Malik olmak değil, malik gibi davranmak önemlidir. Malik olmadığı
halde malik gibi davrananlar da aslî zilyettir.
o
İSTİSNA: Aslî zilyetlik olmadan fer’i zilyetlik olabilir: Kaybolan
birşeyi bulan kimse, malik gibi hareket etmediği sürece fer’i zilyettir.
o
Bunlar göreceli kavramlardır. (malik-kiracı-alt kiracı)
o
Malik sıfatıyla zilyet, aslî zilyetten daha geniştir. Fer’i zilyet
olmadan aslî zilyet olmaz.
o
Zamanaşımı süresi sadece malik sıfatıyla hareket eden aslî zilyet
lehine işler. Fer’i zilyete teslim, zamanaşımı süresini kesintiye uğratmaz.
o
Hak karinesinden öncelikle aslî zilyet yararlanır.
o
Zilyetliğin korumalarından fer’i zilyet de yararlanır.
ii.
Vasıtalı ve vasıtasız zilyetlik: Vasıtasız zilyet, sıfatı ne olursa
olsun, fiili hakimiyeti bizzat ve doğrudan doğruya kullanan kimsedir (Eşyayı
kullanan malik, intifa hakkı ya da rehin hakkı sahibi, alacaklı, kiracı). Fiili
hakimiyeti bizzat değil, başkasının aracılığı ile kullanan kişi ise vasıtalı
zilyettir. Vasıtalı zilyet sadece eşyadan ekonomik yararlar sağlamak,
hukuken eşyayı yabancı etkilerden korumak, onu tasarruf ve borçlandırıcı
işlemlere konu etmek yetkisine sahiptir (eşyasını intifaya, rehne, kiraya
veren kimsenin zilyetliği).
o
Vasıtalı zilyedin mutlaka malik olması gerekmez.
o
Vasıta şahıs “başkası için zilyet” durumunda olan birisi de
olabilir. (taşıyıcı, temsilci, otomobil şoförünün durumu)
o
Vasıtalı zilyette de aynı şey üzerinde zilyet olan en az iki kişi
vardır.
o
Bu ayrımın sonuçları:
a.
Zilyetliğin sahibine sağladığı korumadan önce vasıtasız zilyet
yararlanır.
b.
Vasıtalı zilyedin korunması daha çok dava yolu ile olur.
c.
Vasıtalı zilyet, üçüncü kişilere karşı açtığı davalarda eşyanın
öncelikle vasıtasız zilyede iadesini talep eder.
d.
Vasıtalı zilyedin eşyanın hukuki kaderini belirleme hakkı vardır.
e.
Vasıtasız zilyet, ancak emin sıfatıyla zilyet ya da tapuda adına yolsuz
kayıt bulunan kişi olarak işlem yapabilir.
f.
Mülkiyetin zamanaşımı ile iktisabında vasıtalı zilyetlik dikkate
alınır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
B.
Zilyetlerin Sayısına Göre
a. Tek Başına (Münhasır) Zilyetlik: Bir kimsenin
eşya üzerinde yalnız başına zilyet olmasıdır.
b. Birlikte Zilyetlik: Aynı eşya
üzerinde, aynı anda, aynı tür ve aynı dereceden birden fazla zilyet varsa
birlikte zilyetlik söz konusudur.
i.
Ortak (Müşterek) (Paylı) Zilyetlik: Birlikte zilyet olan kişilerin her biri
diğerlerinin katılımı olmadan fiili hakimiyeti tek başına kullanır.
o
Müşterek zilyetlerden biri eşyayı satacak veya rehin verecek olursa bu
fiili güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur (TCK 155).
o
İyi niyetli üçüncü kişilerin bir eşyayı müşterek zilyetten iktisabı
mümkündür. Çünkü müşterek zilyet emin sıfatıyla zilyettir.
ii.
Elbirliği (İştirak) Zilyetliği: Fiili hakimiyet hepsi tarafından kullanılır.
Bunu mülkiyet ile karıştırmamak gerekir.
o
İştirak halinde zilyetlerden biri eşyayı satacak veya rehin verecek
olursa bu fiili hırsızlık suçunu oluşturur (TCK 155).
o
İştirak halinde zilyetin emin sıfatıyla zilyet vasfı yoktur.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
C.
Amacına Göre
a. Kendisi İçin Zilyetlik: Kendisi için zilyet,
zilyetlik konusu eşya üzerindeki ayni ya da şahsi eşya hakkına dayanarak
yahut hiçbir hakka dayanmaksızın fiili hakimiyeti kendi adına kuran ve
kullanan kişidir.
i.
Kendisi için zilyetlik, başkasının zilyetliğini tanımamak anlamına
gelmez.
b. Başkası İçin Zilyetlik: Başkası için zilyet, üzerinde
hiçbir ayni ya da şahsi eşya hak iddia etmeksizin zilyetlik konusu eşyayı,
zilyet olan diğer bir kimse adına doğrudan doğruya fiili hakimiyeti altında
bulunduran kimsedir. Başkasınon talimatına uymak zorundadır. (nakliyeci,
işçi, mümessil)
c. Zilyet Yardımcılığı: Ne kendisi, ne
başkası için zilyetlik söz konusudur. Zilyet yardımcısı, fiili hakimiyeti
altında bulunan eşyayı sadece başkalarının menfaati için kullanma imkanına
sahiptir (aşçının buzdolabını kullanması, çobanın hayvanları otlatması). Buna
hizmet zilyetliği de denmektedir.
i.
Bunlar, eşyayı tecavüzlere karşı sadece meşru müdafaa hükümlerine
dayanarak karşı koyabilirler.
ii.
Zilyet yardımcısında hak iktisabı mümkün değildir.
iii.
Zilyet yardımcısı elindeki malı satarsa hırsızlık suçu işlemiş olur.
d. Organ Zilyetliği: Bir tüzel
kişilikte organ sıfatını taşıyan kimseler tıpkı başkası yerine zilyetler gibi
zilyetliği tüzel kişi adına kullanırlar. Eşya üzerinde zilyet olan kişi tüzel
kişidir.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
D.
Konusuna Göre
a. Eşya Üzerinde Zilyetlik: Taşınır ve
taşınmazlar üzerinde kurulabilir.
i.
Taşınırlarda hak karinesi teşkil eder.
ii.
Kısmi
zilyetlik: Eşyanın bir kısmı üzerinde kurulur.
b. Hak Üzerinde Zilyetlik: Hak
zilyetliği, eşyaya zilyet olmaksızın hakkın fiilen kullanılması ve ondan
yararlanılmasıdır.
i.
TMK 973/II: taşınmazlar üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz
yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır.
ii.
Zilyetliğin tesisine elverişli bir ayni hakkın bulunması gerekir.
iii.
Eşyayı kullanmak gerekmeyen olumsuz irtifaklarda hak zilyetliği söz
konusu olur.
iv.
Söz hakkın fiilen kullanılması gerekir.
v.
Hakkın kullanılması, irtifak haklarında hakkın muhtevasını oluşturan
yetkilerin kullanılması, taşınmaz yükünde ise hakkın muhtevasına giren
edimlerin talep ve kabul edilmesi suretiyle olur.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
E.
Bir Hakka Dayanıp Dayanmamasına Göre
a. Haklı Zilyetlik: Bir hakka
dayanan zilyetlik.
b. Haksız Zilyetlik: Bir hakka
dayanmayan zilyetlik.
i.
İyi Niyetli Haksız Zilyetlik:
ii.
Kötü Niyetli Haksız Zilyetlik:
Bu ayrım
zilyetliğin korunmasında, iade ve tazminat yükümlülüğünde, zamanaşımı ile
iktisapta önem taşır.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetin İktisabı ve Kaybı
|
Aslen iktisap: Zilyetliğin
tek taraflı irade ve fiili sonucu oluşur.
Başka
birinin rızasının bulunup bulunmaması önem taşımaz.
Bu,
ihraz, işgal ve bulma (lükata) ile eş anlamlıdır.
Zilyetliğin
geçerli olmayan bir işlemle elde edilmesi, hırsızın durumu
Zilyetliğin
aslen iktisabı bir hukuki işlem değil, bir maddi fiil niteliğindedir.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Devren iktisap: Evvelki ve
sonraki zilyedin karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri sonucu ile mevcut
zilyetliğin aynen ve olduğu gibi halihazır zilyet tarafından
kazanılmasıdır.
Devredilen
ve devralınan zilyetlik derece ve tür itibariyle aynıdır.
İki türü
vardır:
1. Teslimli Devren İktisap:
·
Fiili hakimiyette gözle görülen bir değişiklik gerçekleşmelidir.
·
Devreden fiili hakimiyete sahip olmalıdır.
·
Taraflar zilyetliğin devri konusunda anlaşmış olmalıdır.
·
Zilyetliğin devrine yetecek kadar ayırt etme gücü gereklidir.
·
Geçerli bir sebebe ihtiyaç yoktur.
2. Teslimsiz Devren İktisap:
·
Fiili hakimiyette gözle görülen bir değişiklik gerçekleşmez.
·
İrade beyanlarının değişimi yeterlidir.
Devren iktisap mülkiyetin
zamanaşımı ile kazanılmasında önemlidir. TMK 996: Zamanaşımı hakkına sahip olan zilyet,
devraldığı zilyedin süresini kendininkine ekleyebilir.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tesisen iktisap: Halihazır
zilyet, zilyetliğini muhafaza etmekle birlikte, eşya üzerinde o ana kadar
mevcut olmayan yeni bir zilyetlik türü ihdas ederek ona başkasını zilyet
kılar.
Yalın
zilyetliğin dereceli zilyetliğe ya da münhasır zilyetliğin birlikte
zilyetliğe dönüştürülmesi ile olur.
TMK
devren ve tesisen iktisabı birlikte düzenlemiştir.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İrsen (miras yoluyla) iktisap: Miras yoluyla
oluşur.
TMK
Miras Hukuku kitabında düzenlenmiştir.
MADDE 599.- Mirasçılar,
mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.
Kanunda öngörülen ayrık
durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını,
alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki
zilyetliklerini doğrudan doğruya
kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.
Atanmış mirasçılar da mirası,
mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara
düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle
yükümlüdürler.
Fiili
hakimiyet ya da irade gerekmez. Bu unsurlar gerçekleşmeden zilyetlik oluştuğu
için buna farazi zilyetlik denir.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetliğin Nakil Yolları
|
Zilyetliğin nakli hem devren hem de tesisen iktisabı birlikte içine alır.
Zilyetliğin nakli için teslim şart değildir.
1.
Zilyetliğin Teslim Yoluyla Nakli:
·
Eşyanın
(aynının) teslimi ile zilyetliğin nakli:
·
En yaygın yoldur.
·
Eşyanın kendisi karşı tarafa teslim edilir.
·
Teslimin Hukuki Niteliği:
·
Birinci Görüş: Soyut bir hukuki işlemdir. Zilyetliğin nakli için
irade uyuşması gerekir. Zilyetin nakli için nakle esas teşkil eden hukuki
işlemlerin geçerli olması şart değildir.
·
İkinci Görüş: Hukuki bir fiildir. Zilyetliğin nakli için rızalar
hukuki sonuca değil, sadece fiili hakimiyetin kurulmasına yöneliktir.
·
Üçüncü Görüş: Maddi bir fiildir. Ancak hukuk düzeni bu
maddi ve fiili duruma bazı sonuçlar bağlar. Tarafların fiil ehliyetine gerek
yoktur, temyiz kudreti yeterlidir. İrade sakatlığı hakkındaki hükümler
uygulanmaz. İrade sakatlığı varsa, zilyetlik devren değil, aslen kazanılmış
olur. Teslim hukuki işlem olmadığından sebepten bağımsızdır (illetten
mücerrettir). (Hakim görüş)
·
Araçların
teslimi ile zilyetliğin nakli:
·
Fiili hakimiyet kurmaya yarayan ya da yeten araçların teslimi ile.
(Evin anahtarı, vb.)
·
Fiili
hakimiyet kurmaya yeten anlaşma ile zilyetliğin nakli:
·
Genel olarak basit bir anlaşma zilyetliğin naklini sağlamaz. Vasıtasız
zilyedin zilyetlik sıfatının anlaşma sonucu değişikliğe uğraması ile
zilyetliğin nakli gerçekleşebilir. Buna zilyetlik anlaşması denir.
(karı-koca mal rejimleri) Zilyetlik anlaşması sebebe bağlı (illî) dır.
(Zilyetliğin nakli değil.)
·
Kısa Elden
Teslim: Fiili hakimiyeti elinde bulunduran kişinin, yani vasıtasız
zilyedin zilyetlik sıfatının, eşyayı fer’i zilyet ya da başkası adına zilyet
sıfatı ile elinde bulundurana devredilmesi ile gerçekleşir. (Evin içinde
oturan kiracıya satılması, ariyet ya da rehin alanın mülkiyet kazanması)
Böylece zilyetlik söz konusu anlaşmayla birlikte intikal eder.
·
Eşyanın
zilyet yardımcısı tarafından iktisabı tartışmalıdır. Farklı
görüşler:
·
Sözleşme
·
Kısa elden
teslim
·
Teslim
2.
Zilyetliğin Teslimsiz Nakli:
·
Zilyetliğin
temsilci aracılığı ile nakli:
·
Eşyanın aynı veya eşyada fiili hakimiyet sağlayan araçlar iktisap edene
değil de onun temsilcisine teslim edilir.
·
Temsilcide kendisi için zilyet olma iradesi yoktur.
·
Teslimle birlikte temsilci vasıtasız, temsil olunan vasıtalı zilyetliği
devren kazanır.
·
Temsilcinin temsil yetkisi olmalı ya da icazet verilmeli.
·
Bu hususlar hem rızai hem de kanuni temsilciler için geçerlidir.
·
Zilyetliğin kendi adına ve başkası hesabına hareket eden dolaylı
temsilci tarafından iktisabı ilke olarak temsilci aracılığı ile iktisap
değildir. Bu yetkisiz temsil için de geçerlidir.
·
Zilyet yardımcısına teslim, zilyede teslim demektir.
·
Nakliye aracılığı ile zilyetliğin iktisabında, nakliyeci gönderenin
fer’i zilyedi ya da başkası için zilyet durumundadır. Eşya kendisine
gönderilen kimse zilyetliği tesellüm ile iktisap eder.
·
Zilyetliğin
hükmen teslim yolu ile nakli:
·
Zilyetliğinde bulunan bir şeyi başkasına devreden (temlik eden) kimse,
o şeyi bu defa kira, hizmet, istisna, kullanma ödüncü (ariyet), saklama
(vedia), intifa, velayet hakkı, evlenme sözleşmesi, intifa veya taşınır rehni
gibi bir nedenle yedinde alıkoymaya devam ederse mülkiyetle birlikte vasıtalı
zilyetlik karşı tarafa geçmiş olur. Buna hükmen teslim denir.
·
Herhangi bir teslim işlemine gerek yoktur.
·
Temelde bir özel hukuki sebep olmalıdır. Özel sebep, zilyetliğin
devrini gerektiren hukuki işlemle ilgisi olmayan, onun dışında kalan bir
sebep olmalıdır.
·
Arada ille de bir sözleşme olması gerekmez. Kanundan doğan bir sebep de
olabilir. (babanın çocuğuna temlik ettiği eşyayı velayetten dolayı
alıkoyması)
·
Tartışmalı durumlar:
·
Elden bağışlama: bağışlayanın bir taşınırını bağışlayana teslim
etmesiyle kurulmuş olur. Hükmen teslim, bağışlama vaadinde mümkündür.
Yargıtay, hükmen teslim yoluyla bağışlamayı uygun görmüştür.
·
Fer’i zilyetlik: (hocaya göre) fer’i zilyetliğin bu yolla devri mümkün
değildir.
·
TMK, teslim şartlı taşınır rehninde zilyetliğin, dolayısıyla mülkiyetin
hükmen teslimi yoluyla naklini üçüncü kişiler açısından geçersiz saymaktadır.
(Alacaklı olan üçüncü kişi)
·
Zilyetliğin
havale yolu ile nakli:
·
Vasıtalı
zilyedin bu zilyetliğini sözleşme ile vasıtasız zilyetten başka birine
nakletmesidir. (Kiradaki aracın mülkiyetinin üçüncü bir kişiye devri)
·
Havale edilecek zilyetlik asli ya da fer’i olabilir. Yeter ki vasıtalı
zilyetlik olsun.
·
Vasıtalı zilyet ve üçüncü kişi arasında bir anlaşma yapılmalıdır. Bu şekle
bağlı değildir. Zilyetliği nakleden tarafından vasıtasız zilyede ihbar
edilmesi yeterlidir. Bu aynı zamanda geçerlilik şartıdır.(Yalnızca vasıtasız
zilyet için geçerli nisbi şart)
·
İhbar sadece zilyetliğin havale yolu ile art (muahhar) rehin
tesisinde yazılı şekle bağlıdır.
·
Zilyetliğin
emtia senetlerinin teslimi ile nakli:
·
Emtia
senetleri: Umumi mağazalar ile nakliyecilerin kendilerine teslim edilen eşyayı
temsil etmek üzere çıkardıkları senetlerdir.
·
Kıymetli evrak niteliğini haizdir.
·
Nâma, hamile ya da emre muharrer olarak düzenlenebilir.
·
Bu senetlerde yazılı olan haklar senetten ayrı olarak devredilemez,
ileri sürülemez.
·
TMK 980: Bir taşıyıcıya ya da umumi mağazaya bırakılmış emtiayı temsil
eden kıymetli evrakın teslimi, emtianın teslimi gibi sonuç doğurur.
·
Kıymetli evrak niteliğini haiz emtia senetleri: makbuz senedi,
varant, taşıma senedi ve konişmento’dur.
·
“Umumi mağaza”: Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın izni ile kurulur.
·
Makbuz senedi: eşyanın mülkiyetini nakleder.
·
Varant: eşya üzerinde rehin kurar.
·
Nakliyeciler:
·
Taşıma senedi: Kara taşımacılığında.
·
Konişmento: Deniz taşımacılığında. (Bunların teslimi eşyanın teslimi
anlamına gelir.)
·
TMK 980/II: Kıymetli evrakı teslim alan kimse ile teslim eden arasında
uyuşmazlık çıkarsa emtiayı teslim alan tercih olunur. (Emin sıfatıyla
zilyetten iktisap gibi)
3.
Haklar
Üzerindeki Zilyetliğin Nakli:
·
Zilyetliğin iktisabı için söz konusu hakların fiilen kullanılması ve o
haklardan yararlanılması gerekir.
·
Zilyetliğin nakli için:
·
Eşyanın fiili hakimiyetinin ele geçirilmesi gerekiyorsa, zilyetlik
eşyanın aynının teslimi ile intikal eder;
·
Eşyanın fiili hakimiyetinin ele geçirilmesi gerekmiyorsa,
zilyetlik hakim taşınmazın zilyetliği veya hak sahipliği ile gerçekleşir.
·
Miras bırakanın ölümüyle hak zilyetliği mirasçılara külli halefiyet
yoluyla geçer.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetliğin
Kaybı
|
Zilyetlik
kendisini meydana getiren unsurlardan birinin ortadan kalkmasıyla (corpus ve
animus) kayba uğrar.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
1.
Zilyetliğin İradi Kaybı:
·
Terk: Zilyedin, zilyetliğine
son vermek niyetiyle eşyayı fiili hakimiyetinden sürekli ve kesin biçimde
çıkarmasıdır.
·
Zilyetliğin
Devri: Zilyetliği sona erdirmez, el değiştirmesine neden olur. Doğru ifade zilyetliğin
nisbi kaybı olmalıdır.
2.
Zilyetliğin İrade Dışı Kaybı:
·
Kayıp, çalınma, gasp, tabii kuvvetlerce sürüklenip götürülmesi vb.
Önceki zilyedin ele geçirmesi, kamulaştırma, cebri icra, zilyetlik ya da
istihkak davası ile, vb.
·
Zilyetliğin kesin ve sürekli bir biçimde kaybı gerekir.
·
Geçici sebeplerle kesintiye uğraması kaybına yol açmaz.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetliğin Hükümleri (Hukuki Sonuçları)
|
1.
Koruyucu Hükümler:
·
Zilyetlik bir hakka dayanıp dayanmadığına bakılmaksızın korunur.
·
Gasp ve tecavüz durumunda ilk başvurulacak hukuki yoldur.
2.
Hak Karinesi:
·
Zilyetlik taşınırlarda ayni veya şahsi bir hakka karine teşkil eder.
·
Hak sahibi ispat külfetinden kurtulur.
3. Haksız zilyede yüklenen sorumluluk:
·
Eşyanın iadesi
·
Zarar ve ziyanın tazmini
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetliğin Korunması
|
Bir
hakka dayalı olup olmadığına bakılmadan korunması.
Amaç:
Toplumdaki huzur ve sükunun fiili davranışlarla bozulmaması.
Zilyetliğin
korunmasına ilişkin hükümler ancak ihlal bir insan tarafından yapıldığında
söz konusu olur.
Zilyetliğin
korunma yolları:
1. Bizzat kuvvet
kullanarak koruma
2. Dava yoluyla
3. Taşınmaz için
idare yoluyla
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetliğin Kuvvete Başvurarak
Korunması
|
Hukuki
Niteliği:
·
TMK 981. (Haksız zilyet, hırsız veya gasıp fiilini tamamlanmadan
malikin almaya çalıştığı eşyayı geri alamaz.)
·
Vasıtalı zilyet bu hakkı kullanabilir.
·
Zilyet yardımcıları bundan yararlanamaz. Ancak bu hakkı meşru müdafaa
hükümlerine göre kullanabilirler.
Fiile
İlişkin Şart:
·
Gasp (taşınırlarda) veya tecavüz (taşınmazlarda) olmalıdır. (Çalınma,
tahrip edilme)
·
Gaspta malik zilyetliğini tümüyle kaybeder.
·
Tecavüzde fiili hakimiyetini kullanır ancak engelle karşılaşır, fiili
hakimiyeti selbe (sarsıntıya) uğratılır.
·
Hak zilyetliğinde de söz konusu olabilir.
·
Fiilin kusurla işlenmesi ya da zarar doğması şart değildir.
·
Kuvvete başvurmak ancak zorunlu halde meşru sayılır.
·
Meşru müdafaa ve zorunluluk hallerindeki fiillerde zilyetliğin ihlali
söz konusu olmaz.
·
İhlal edenin kendisini hak sahibi sanması müdahalenin haksızlığını
ortadan kaldırmaz.
·
Rıza bütün
zilyetlerce verilmelidir.
·
Rıza ayırt etme gücüne sahip zilyetlerce verilmelidir. Ancak bu fiil
ehliyetindeki ayırt etme gücü değildir.
·
Zilyet yardımcılarının rızası rıza sayılmaz.
·
Rıza açık ya da örtülü, müdahaleden önce ya da sonra verilebilir.
·
Kuvvet kullanarak korunma gasp veya saldırı sürerken uygulanır.
·
Bittikten sonra zararın tazmini söz konusu olur.
·
Önleyici ve koruyucu tedbirler savunma sınırını aşmamalıdır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetliğin İdari Yoldan
Korunması
|
3901 sayılı Taşınmaz Mal
Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun
Ülkemize
mahsus olup sadece taşınmazlar için kabul edilmiştir.
Bu kanun
ile mülkiyet değil, zilyetlik korunur. Bu mevzuat zilyetlik için “taşınmazdan
yararlanma” unsurunu da eklemiştir. (TMK’da yok.)
Şahıs ve
devlete ait taşınmazlar için koruma sağlar.
Daha
geniş bir taşınmaz kavramı içerir. Madenler de taşınmaz sayılmıştır.
Tecavüz:
Mali zorla veya zilyedinden habersiz işgal etmek, ele geçirmek, aynında
değişiklik yapmak.
Müdahale:
Zilyedin mutlak hakimiyetini kısmen ya da tamamen ihlal etmek.
TMK’daki
tecavüz ve müdahale terimleri ters yüz edilmiştir. İsabetsizdir.
Damlı yapılarda
uygulanabilmesi için fuzulen işgal şarttır (malikin izni ve rızası
olmaksızın girilmesi)
Bu
kanundan yararlanmak için vasıtasız zilyet olmak gerekir.
Bir
hakka, yetkiye ya da mahkeme kararına dayanarak zilyetliğin ele geçirilmesi
tecavüz ve müdahale olmaz, çünkü hukuka aykırı değildir.
Şartları:
1. Maddi Şartlar:
a.
Bir taşınmaz mal olmalıdır.
b.
Taşınmaz üzerinde zilyet olunmalıdır.
c.
Taşınmaz mala yönelik tecavüz ve müdahale olmalıdır.
d.
İdari yönden korunma isteyen kimse taşınmaza zilyet olmalıdır.
2.
Usuli Şartlar:
a.
Başvuru Şartı:
·
Başvuru gereklidir. Makamlar res’en hareket edemezler. Ancak kamu malı
için edebilirler.
·
Müşterek ya da iştirak halinde ortaklar anlaşamazsa eylemli zilyet
(vasıtasız zilyet) diğerlerine ve üçüncü kişilere karşı başvurabilir.
·
Başvuru valiye, kaymakama yapılır.
·
Öğrendikten itibaren 60 gün, vukuundan itibaren 1 yıl içinde yapılmalıdır.
Hak düşürücü süre.
·
Kamu malları için 1984’ten sonra süre yok.
b.
Soruşturma
Şartı:
·
Başvuru üzerine soruşturma başlatılır ve 15 gün içinde sonuçlandırılır.
·
Konu ile dava açılmışsa 3091 sayılı kanun uygulanmaz.
c.
Karar ve
Niteliği:
·
Karar kazai değil, idari niteliktedir.
·
Karar yargı yolu açık olmak üzere kesindir.
d.
Kararın
uygulanması ve karara aykırı davranmanın müeyyidesi:
·
Tahliyenin 5 gün içinde gerçekleştirilmesi ihtar edilir.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetliğin Dava Yoluyla
Korunması
|
1. Zilyetlik
davaları
2. Zilyetliğe
haklılık (taşınır=menkul) davaları
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Zilyetlik davaları
|
Amaç:
hak sahipliğini değil, zilyetliği korumak.
Zilyet
davası açan hak sahibi olmak zorunda ve zilyetliğinin bir hakka dayandığını
ispat etmek zorunda değildir.
Taşınırlar
ve taşımazlar ile ilgili olarak açılabilir.
1. Zilyetliğin
gasbından doğan davalar: Yedin iadesi = iade = geri verme davası
2. Zilyetliğin
tecavüzünden doğan davalar: Refî = men’i müdahale = elatmanın önlenmesi =
saldırının önlenmesi davası
Davacı
iade ve men’den başka zararın tazminini de isteyebilir.
Zilyet
davaları için süre: Gasp veya tecavüz öğrenildikten itibaren en geç 2 ay,
fiilin işlendiği andan itibaren 1 yıl. Yoksa dava hakkı düşer.
Bundan
sonra ancak taşınır davası ya da istihkak davası açılabilir.
Tazminat
davaları ise haksız fiil zamanaşımı sürelerine tabidir.
Sulh
mahkemelerinin görevine girmektedir. Basit yargılama usulü uygulanmaktadır.
Verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmez. Bunlar aleyhine temyize
gidilebilir.
YEDİN İADESİ DAVASI (= iade = geri
verme davası)
Zilyetliğin
gaspı nedeniyle açılır.
Bir iade
davasıdır.
Hem
taşınırlar, hem taşınmazlar için açılır.
Davayı
zilyetliğini kaybeden kişi açar.
Farklı
derecede zilyetler arasında da açılabilir. (Hem gasp ve hırsızlıkta, hem de
güveni kötüye kullanmada)
Dava
eşyayı devralan külli haleflere karşı da açılabilir.
Davacının
zilyetliğinin haksız olması davanın reddini gerektirmez.
Amaç hak
sahipliğini değil, zilyetliği korumaktır. (KURAL)
İSTİSNA:
Davalı, eşyayı davacıdan almasını gerektiren üstün bir hakkı olduğunu ispat
ederse geri vermekten kaçınabilir. Ancak bunu o anda ispat etmelidir. Delil
için süre isterse eşyayı iade etmek zorunda kalır. Bundan sonra yapacağı iş
taşınır davası ya da istihkak davası açmaktır.
Gasp bir
haksız fiil olduğu için bu dava ile eşyanın iadesinden başka tazminat da
istenebilir. Ayrı bir dava konusu da yapılabilir. Haksız fiil esaslarına
göre.
İade
için kusur aranmaz, tazminat için aranır. O nedenle bu iki davanın
birleştirilmesinin pratik faydası yoktur.
Tazminat
davası yazılı yargılama usulüne tabidir, daha ağır işler.
Yadi
iadesi davası ise basit yargılama usulü uygulanır.
SALDIRININ ÖNLENMESİ DAVASI (=Refî
= men’i müdahale = elatmanın önlenmesi = tecavüzün önlenmesi)
Eşyanın
fiili hakimiyeti henüz zilyetten çıkmamıştır. Ancak kullanmayı güçleştiren ya
da imkansız kılan engeller vardır.
Amaç
zilyetlik halinin tam tesisinin bir an önce sağlanmasıdır.
Davacı
veya davalının haklı olup olmadığına bakılmaz.
Tecavüz
edene tercihe şayan bir hakkı olduğunu derhal kanıtlama imkanı
sağlanmamıştır.
Dava:
·
Saldırının önlenmesine
·
Sebebinin önlenmesine
·
Saldırının sona erdirilmesine (elatmanın durdurulması) ilişkin
olabilir.
Dava
talebinde bulunmak için davalının kusurlu olması gerekmez.
Davadan
yararlanacak olan öncelikle vasıtasız zilyettir.
Dava
tecavüzde bulunan veya onun külli halefleri aleyhine açılır.
Bu
davayla birlikte tazminat da talep edilebilir.
Hukukumuzda
iki dava vardır:
1. Saldırının önlenmesi (men’i müdahale): Zilyetlik
saldırıya uğradığında.
2. Elatmanın önlenmesi: Mülkiyetin
ihlalinde.
Bunlar farklı davalardır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Taşınır (Menkul) Davası
|
Hak
karinesine dayanarak, zilyetliği kaybedilmiş bir taşınırın iadesinin
istenmesi davası.
Yalnız
taşınırlar için açılır.
Korunan
şey hakkın kendisi değil, hakka karine teşkil eden zilyetliktir.
TMK,
zilyedin malik sayıldığı iki durumda karineyi faraziyeye çevirmiştir.
Zilyedin iradesi ile elden çıkmış taşınırlar ile iradi ya da irade dışı elden
çıkmış para ve hamiline yazılmış senetleri iyi niyetle iktisap eden kimsenin
iktisabı kesin olarak korunmuştur.
Zilyetliğin karine teşkil ettiği
haklar:
Zilyetlik
genellikle ayni ya da şahsi bir hakka dayanır. Bu nedenle bir hak karinesi
teşkil ettiği kabul ve farz edilir.
Hakka
dayanmayan zilyetlik istisnai bir durumdur.
Taşınırlarda
mülkiyet hakkına karinedir.
Zilyedin
iddia ettiği ayni ya da şahsi hak da karine olarak mevcut sayılır.
1. Mülkiyet karinesi: Zilyetlik,
taşınırlarda mülkiyet hakkına karinedir. Üçe ayrılır:
a.
Halihazır
zilyet lehine mülkiyet karinesi: Taşınırın zilyedi onun maliki sayılır (TMK
985).
1. Mülkiyet
iddiasında bulunması yeterlidir.
2. Adi karinedir.
3. Vasıtalı
zilyetler karineden ancak vasıtasız zilyet onların zilyetliğini tanırsa
yararlanabilirler.
b. Evvelki zilyet lehine mülkiyet karinesi:
TMK
985/2: Önceki zilyetler de zilyetlikleri süresince o taşınırın maliki
sayılırlar.
1. Eşyanın
elinden rızası dışında çıktığını ispat etmesi yeterlidir.
c.
Asli zilyet
lehine mülkiyet karinesi ve bundan fer’i zilyetin yararlanması: TMK 986/1: Bir
taşınıra malik olma iradesi bulunmaksızın zilyet olan kimse, taşınırı
kendisinden iyi niyetle aldığı kişinin mülkiyet karinesine dayanabilir.
2. Sınırlı ayni hak veya şahsi hak
karinesi: TMK 986/2: taşınıra bir sınırlı ayni hak veya bir kişisel hak
iddiasıyla zilyet bulunan kimsenin iddia ettiği hakkın varlığı karine olarak
kabul edilir. Ancak zilyet bu karineyi, şeyi kendisine vermiş olan kişiye
karşı ileri süremez. Zilyetliğe bağlanan şahsi hak karinesi ancak tazminat
davalarında bir rol ve etkiye sahiptir.
Zilyetliğin hak karinesi olmasının
rolü:
1. Zilyetliğe bağlanan hak karinesinin
taşınır davasındaki rolü:
·
Zilyedi ispat külfetinden kurtarır.
·
Hak karinesine dayanan kişi hali hazırdaki ya da evvelki zilyet
olabilir.
a.
Zilyetliğe
bağlanan hak karinesinin hali hazırda zilyet olan davalı için rolü:
1. Halihazırdaki
zilyet kendisine dava açıldığında sadece hali hazırdaki zilyet olduğunu ileri
sürmesi yeterlidir.
2. Kendisi de
üçüncü kişilere karşı önleme ya da tespit davası açabilir.
3. Zilyetlik gasp
ya da hırsızlıkla edinilmişse zilyet hak karinesini ileri süremez. Evvelki
zilyedin kendisine karşı açtığı iade davasında hak karinesine dayanamaz.
b.
Zilyetliğe
bağlanan hak karinesinin evvelki zilyedin açtığı taşınır davasındaki rolü:
1. Halihazırdaki
zilyedin hak karinesi evvelki zilyedin hak karinesinden üstün tutulmuştur.
2. İSTİSNA:
a.
Evvelki zilyet zilyetliğini irade dışı kaybetmiş ise,
b.
Halihazırdaki zilyet zilyetliğini iyi niyetle elde etmemiş ise evvelki
zilyedin hak karinesi üstündür.
Evvelki zilyedin bu durumda eşyanın iadesi için açacağı davaya taşınır
(menkul) davası (= istirdat davası = zilyetliğe haklılık davası =
zilyetliğe dayanan istihkak davası) denir.
c.
Taşınır
Davasının Şartları:
1. Davacı evvelki
zilyet zilyetliğini irade dışı kaybetmiş olmalıdır.
a.
2 ay ve 1 yıllık süreleri kaçırmış olmalıdır.
b.
Ne zaman açılabilir?
·
Çalınan/gaspedilen eşya üçüncü kişiye satıldığında
·
Güveni kötüye kullanma hallerinde
·
Devreden temyiz kudretine haiz değilse
·
Eşya tabii kuvvetlerle sürüklenmişse
·
Eşya uzun süreli unutulmuşsa
c.
Her tür ve dereceden zilyet açabilir.
d.
Zilyet yardımcıları bu davayı açamaz.
2. Davacı evvelki zilyet kötü niyetli
olmamalıdır.
a.
İki kötü niyetli zilyetten hali hazır zilyet olanı tercih edilir..
b.
Taşınır
davası açabilmenin sınırlamaları:
·
Konu
bakımından: Aynı veya zilyetliği irade dışı kaybedilen para veya hamiline
yazılı senedi iyi niyetli iktisap edenlere karşı taşınır davası açılamaz.
·
Süre
bakımından: İyi niyetli zilyede karşı açılacak taşınır davası 5 yıllık hak
düşürücü süreye tabidir.
·
İktisap yeri
bakımından: Aynı veya zilyetliği irade dışı kaybedilen eşya açık artırmadan,
pazardan, panayırdan vb satın alınarak iktisap edilmiş ise, açılan taşınır
davasında, eşyanın iadesi semerenin ödenmesi şartıyla açılabilir.
d.
Taşınır
Davasının Sonuçları:
1. Taşınır davası
bir eda davasıdır. Sonuçta eşya davacıya iade edilir.
2. İade davacı
evvelki zilyede yapılır. Davacı vasıtalı zilyet ise önce vasıtasız zilyede, o
kabul etmezse vasıtalı zilyede yapılır.
3. İade TMK’nın
haksız zilyetliğe ilişkin hükümlerine göre yapılır.
4. Verilen hüküm,
ancak taraflar arasında ve davada ileri sürülmüş hukuki sebepler bakımından
kesin hüküm teşkil eder.
5. Davacı evvelki
zilyedin iddiasını ispat edememesi ve taşınır davasının redde uğraması, onun
mülkiyet hakkına dayanan istihkak davası açmasına engel teşkil etmez.
e.
Taşınır Davasının Benzer
Davalardan Farkları:
f.
Zilyetliğin
hak karinesi olarak iyi niyetli müktesibin korunmasındaki rolü:
1. İyi niyetli müktesibin tam korunduğu
haller: (Zilyetlik karinesi faraziyeye dönüşür.)
a.
Emin
sıfatıyla elde edilmiş ayni hak ya da eşya: (TMK 988)
·
Etkili görünüş
teorisi: Bir kimse bir görünüşe istinaden ayni hak iktisap etmişse,
görünüşteki durum gerçeğe aykırı olsa bile iktisap geçerli sayılmalıdır.
·
Gerçekleşmesi
gereken şartlar:
i.
Ayni hakkı devreden kimsenin emin sıfatıyla zilyet olması gerekir. (Zilyet yardımcıları
ve iştirak halinde zilyetler emin sıfatıyla zilyet sayılmaz.)
1.
Eşya hile veya tehdit sonucu elden çıkmışsa emin sıfatıyla zilyetlik
söz konusu olmaz.
2.
Eşya HATA sonucu elden çıkmışsa emin sıfatıyla zilyetlik söz konusu
OLUR. (Ütücüye ütüsüz elbise yerine ütülü elbise verilirse.)(Ama elbisenin
cebinde altın unutulursa emin sıfatıyla zilyetlik söz konusu OLMAZ.)
3.
Devreden ehliyetsizse emin sıfatıyla zilyetlik söz konusu olmaz.
ii.
Emin sıfatıyla zilyetten iktisap edilen hakkın ayni bir hak olması
gerekir.
1.
Bir alacak hakkı iktisap eden kişi bu hakkını malike karşı ileri
süremez, ancak hapis hakkını kullanabilir. (Hapis hakkı ayni bir haktır.)
iii.
Emin sıfatıyla zilyetten ayni hak iktisap eden kimse üçüncü kişi ve iyi
niyetli olmalıdır.
1.
Temsilci ve organ aracılığı ile yapılan işlemlerde hem temsil edilen,
hem temsilci, hem tüzel kişi, hem de organ iyi niyetli olmalıdır.
2.
İyi niyet karine olarak mevcuttur. Aksinin ispatı iddia eden davalıya
düşer.
3.
Kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz (TMK 3).
4.
İyi niyet iktisabın gerçekleştiği anda mevcut olmalıdır. Sonradan
ortaya çıkan kötü niyet gerçekleşmiş iktisabın geçerliliğine engel olmaz.
b. Para ve hamiline yazılı senetler:
·
Devredenin emin sıfatıyla zilyet olması şart değildir.
·
Malikten irade dışı da çıkmış olabilir.
·
İktisap eden üçüncü kişi iyi niyetli olmalıdır.
2. İyi niyetli müktesibin kısmen korunduğu haller:
·
İrade dışı elden çıkmış eşyayı açık artırmadan, pazardan, panayırdan vb
satın alınarak iktisap edilmiş ise, açılan taşınır davasında, eşyanın iadesi
semerenin ödenmesi şartıyla gerçekleşir.
·
İyi niyetli külli ve cüzzi halefler de bu korumadan yararlanır.
·
Kötü niyetli kimseler bundan yararlanamaz.
·
Artık eşyayı elinde bulundurmayan, iyi niyetle iktisap etmiş müktesibin
iade ya da tazminat yükümlülüğü yoktur.
·
Davalı iyi niyetli müktesip, semerenin ödenmesini def’i yoluyla ister.
Talepte bulunmadan iade ederse, bu hakkını kaybeder.
·
İade istendiğinde hapis hakkını kullanabilir, dava açabilir.
3. İyi niyetli müktesibin hiç korunmadığı haller:
·
İrade dışı elden çıkmış eşyayı açık artırmadan, pazardan, panayırdan vb
satın alınarak iktisap edilen haller hariç, taşınırın üçüncü kişiler
tarafından iktisabı, iyi ya da kötü niyetli olmasına bakılmaksızın geçersiz
sayılmıştır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Taşınmazlarda Hak Karinesi
|
Tapuda kayıtlı taşınmazlarda hak karinesi
görevini zilyetlik değil, tapu kütüğü görür.
Vasıtasız
zilyetler de, sicilde hak sahibi görünenler gibi kuvvete başvurabilir ve
zilyetliği koruyan davalar açabilirler.
Tapusuz taşınmazlarda durum
tartışmalıdır.
·
Bir fikre göre, hiç kimse hak karinesinden yararlanamaz. Önce hak
sahibi olunduğu ispatlanmalıdır.
·
Diğer bir fikre göre, zilyetlik bunlarda da hak karinesi olmalıdır.
Yoksa kayıtsız birçok mülk atıl duruma gelir. Yargıtay taşınmazın emin
sıfatıyla zilyetten iktisabını geçerli kabul etmektedir. İsabetsiz bir
uygulamadır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Haksız Zilyedin Sorumluluğu
|
TMK
993-995: Zilyetlik, taşınır, istihkak davalarında, geçerli olmayan hukuki
işlemlerde (irade ve şekil bozukluğu hallerinde), gaibe ve atanmış mirasçılara
hisselerin verilmesinde, miras sebebiyle istihkak davalarında uygulanır.
Mirasta
iadede, hukuki münasebetlere ilişkin iadelerde sözleşmelere ilişkin ya da
sebepsiz zenginleşme hükümleri (TBK 77-80) uygulanır.
Kötü
niyetli haksız zilyet, bütün tedbirleri almış dahi olsa oluşan zarardan
sorumludur.
Eşya yok
olmuş ya da imha edilmişse iadesi istenemez. Tazmin yükümlülüğü bakidir.
Zilyet
önce iyi, sonra kötü niyetli ise, her bir süre ayrı ayrı sayılır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
TAPU SİCİLİ
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Taşınmazlarda Kamuya Açıklık (Aleniyet) İhtiyacı
|
Taşınmazlar
üzerinde hak iktisap etmek isteyen veya o taşınmaz üzerindeki ayni haklara
uymakla yükümlü kişiler, taşınmazın malikini ve diğer hak sahiplerini bilmek
ihtiyacındadır. Buna “Taşınmazlarda
Kamuya Açıklık (Aleniyet) İhtiyacı” denir.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Taşınmazlarda Kamuya Açıklık (Aleniyet) Sağlayan Sistemler
|
1. Kayıt ve Tespit (Transcription) Sistemi
·
Taşınmazlara ilişkin ayni haklar hukuki işlemlerle kurulur ve
devredilir.
·
Sözleşme serbestisi + aynı anda intikal ilkesi
·
İstenirse resmi sicile de kayıt yapılır.
·
Kayıtla birlikte aleniyet ve üçüncü kişilere dermeyan edilebilme
oluşur.
·
Kayıt, karine teşkil etmez.
·
Mülkiyet, rehin ve bağış için ayrı defterler (siciller) tutulur.
·
Kayıtlar kronolojik ve alfabetik sırayla tutulduğundan aynı taşınmaz
üzerindeki haklar bir arada görülemez.
·
Fransa ve İtalya
·
“Le Deeds Registration” Birleşik Krallık devletlerinde.
2. Tasdik (Homologation = Fertigung)
Sistemi
·
Taraflar aralarında yapmış oldukları taşınmaza dair sözleşmeyi resmi
makamların onayına sunarlar. Resmi makam anlaşmanın doğruluğunu beyan ve
tasdik etiği anda mülkiyet hakkının intikali ya da ayni hakkın tesisi
gerçekleşir.
·
Hak sahibine bir senet verilir, ayrıca hazırlanan tutanak bir sicil
veya katalogda saklanır.
·
Bu kayıtlar ayni hakların ispatına yararlar. Bunların kamu güvenliğini
sağlama fonksiyonları yoktur.
·
İsviçre’nin bazı kantonlarında uygulanır.
3. Torrens Sistemi
·
Taşınmazlar, maliklerin başvurusu ve bildirisi üzerine devletin
sorumluluğu altında olan bir deftere kaydedilir.
·
Her taşınmaz için ayrı bir sahife açılır.
·
Malike taşınmazı temsil eden bir senet verilir.
·
Ayni haklar tescil ile doğar ve herkese karşı dermeyan edilebilir.
·
Mülkiyetin devri için tapu dairesine gitmeye gerek yoktur, matbu
formları doldurup göndermek yeterlidir.
·
Avustralya’da uygulanır.
4. Tapu Sicili Sistemi
·
Bütün taşınmazlar devletin denetim ve sorumluluğu altında tutulan resmi
sicillere kaydedilir. Buna tapu sicili adı verilir.
·
Her taşınmaz için ayrı bir sahife açılır ve o taşınmazın hukuki ve
fiili durumunu gösteren bilgiler işlenir.
·
Sistem ayni esasa dayanır. Tüm işlemler sahifeye işlenir.
·
Alman, İsviçre ve Türk hukuklarında uygulanmaktadır.
·
TMK 997-1027 ve Tapu Sicili Tüzüğü, Tapu Kanunu, 3402 sayılı Kadastro
Kanunu
·
Tapu sicilinin fonksiyonunu yerine getirebilmesi için öncelikle
arazinin fenni usullerle sınır ve yüzölçümünün belirlenmiş olması gerekir.
·
Henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalan
zabıt veya kayıt defterleri tutulmaktadır. Bunlar farklı
esaslara bağlanmıştır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tapu Sicili Kavramı
|
Tapu
sicili resmi siciller arasında yer alır.
Geniş anlamda tapu sicili hiyerarşik
bir biçimde teşkilatlanmış memur ve makamları içine alan bir kamu hizmetini
ifade eder.
Dar anlamda tapu sicili görevli
memurlar tarafından tutulan defter ve belgelerin tümünü ifade eder.
Tapu
sicili, taşınmazın hukuki fotoğrafıdır. Tapu kütüğü, kat mülkiyeti
kütüğü, yevmiye defteri ve bunları tamamlayan belge ve planlardan oluşur.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tapu Sicili Hukuku
|
Şekli tapu
sicili hukuku, tapu sicilinin tutulmasıyla ilgili kurallardan oluşur. (Kamu
hukuku)
Maddi tapu sicili hukuku, bu sicillerin hüküm ve sonuçlarıyla ilgili
kuralları ifade eder. (Özel hukuku)
Şekli tapu sicili hukuku:
1.
Şekli tapu sicili
hukukuna hakim olan ilkeler:
·
Ayni
kayıt ilkesi:
1. Kayıtlar
taşınmaz esas alınarak yapılır.
2. Tapu
kütüğünde her taşınmaz için bir sahife açılır ve sahifeye ayrı bir numara
verilir. Taşınmaz bu numara ile anılır.
3. Bu
sahifede bütün ayni haklar/bilgiler gösterilir.
·
Aleniyet
ilkesi:
1. Tapu
sicili taşınmazlar üzerindeki haklara karine teşkil eder.
2. Herkes
tapu sicilinin doğruluğuna güvenmekte ve inanmakta haklıdır.
3. İlgisini
inanılır kılan herkes tapu kütüğünde ilgili sayfa ve belgeleri görebilir.
4. Bu
ilke sadece asli siciller için söz konusudur, fer’i siciller için geçerli
değildir.
5. TMK
1020/III: Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilemediğini ileri süremez. Kesin
karinedir, aksi ispat edilemez.
·
Tescil
ilkesi:
1. Taşınmazlar
üzerindeki her tülü ayni hak değişikliği ilke olarak tapuda yapılacak tescil
işlemine bağlıdır.
2. Taşınmaz
mülkiyetinin kazanılması tescil ile olur.
3. Kurulması
tescile bağlı ayni haklar tescil edilmedikçe varlık kazanamaz.
4. Burada
sadece tescil (ayni hakkın doğumu)
değil, aynı zamanda tadil (ayni
hakkın değişikliğe uğraması) ve terkin
(ayni hakkın sona ermesi) de kastedilmektedir.
5. Bu
durum mülkiyet için olduğu gibi, sınırlı ayni haklar için de geçerlidir.
6. Tescilin
rolü ihdasî (kurucu)dir.
7. Tescil
ilkesi mutlak değildir.
8. Tescil
ilkesinin İSTİSNALARI: (Ayni haklar tescil işlemi yapılmadan doğar,
değişikliğe uğrar veya sona erer.)
o
İşgal
o
Miras
o
Kamulaştırma
o
Cebri icra
o
Mahkeme kararı
o
Kamu hukukundan doğan taşınmaz yükü
o
Taşınmazın tümüyle kayba uğraması
9. Tescilin
rolü izharı (bildirici)dir.
10.
Ancak bu bildirici tescil yapılmadıkça hak
sahibi herhangi bir tasarrufta bulunamaz. Bu durumda bu ilke mutlak değil, nisbidir.
·
Tescilin
sebebe bağlılığı ilkesi
1. Mutlak
veya nisbi tescilin geçerli olması için ayrıca geçerli bir hukuki sebebe
dayanması gerekir.
2. Hukuki
sebepten yoksun bulunan, gerçek hak sebebini göstermeyen tescil yolsuzdur.
3. Borçlandırıcı
işlem mevcut ve geçerli olmalıdır.
4. Yolsuz
tescil, ayni hakların zamanaşımı ya da iyi niyet sebebiyle iktisabına imkan
verir.
5. Tescil
şarta bağlı olarak yapılamaz. (Mülkiyetin muhafazası kaydıyla satım
yapılamaz.)
6. Ancak
mülkiyetin naklini sağlayan tasarruf işlemi ve bunun bir unsurunu teşkil eden
tescil işlemi bozucu (infisahi) şarta bağlı olarak yapılabilir. Bu şart, tapu
kütüğüne şerh verilerek gösterilir.
·
Tapuya
itimat (güven) ilkesi
1. Diğer
siciller gibi tapu sicilleri de belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt
oluşturur.
2. Tapu
sicil kayıtları tespit ettikleri ayni haklar için aksi ispat edilebilen
karine oluşturur.
3. Kayda
güvenerek işlem yapan iyi niyetli üçüncü kişiler korunur.
4. Bu
ilke “tescilin müsbet hükmü”
olarak anılır.
2. Tapu
sicilinin unsurları ve elektronik tapu sicili
·
Tapu sicili tek bir defterden değil, birbirini
tamamlayan bir seri defter ve belgelerin oluşturduğu bir sistemdir.
·
Bunlar ikiye ayrılır:
1. Asli
(ana) siciller
2. Fer’i
(yardımcı) siciller
·
Tapu sicili günümüzde yazılı ve bilgisayar
(elektronik) destekli olarak ikiye ayrılır.
·
Elektronik ortamda tutulan yevmiye defterinin
yazılı olarak tutulması zorunludur. Ancak bu, fer’i siciller için söz konusu
değildir.
·
Taşınmazın belli bir andaki hukuki durumunun
ispatı, üzerinde taşınmazın tapu kütüğündeki geçmişini gösteren basılı ve
tapu müdürünün imzasını taşıyan tarihli bir belge ile yerine getirilir.
·
Yevmiye defteri tapu kütüğü ile aynı sonuç ve
hükümleri doğurur.
·
TAKBİS projesi: Bilgisayar destekli bir tapu
sicili.
1. Asli (ana) siciller:
o
Taşınmazın hukuki ve fiili durumunu
gösterirler.
o
Bu kayıtlar hakka karine teşkil eder.
o
Tapu kütüğü, kat mülkiyeti kütüğü, yevmiye
defteri, tamamlayıcı resmi belgeler ve plan.
o
Tapu
kütüğü:
·
En temel unsurdur.
·
Özel mülkiyet konusu taşınmazların
kaydedildiği, bunların hukuki durumunu ve üzerindeki hakalrı gösteren ana
sicildir.
·
Ayni kayıt ilkesine göre tutulur.
o
Kat
mülkiyeti kütüğü:
·
Kat mülkiyeti kanunu ile birlikte, üzerinde
kat mülkiyeti kurulmuş taşınmazların bağımsız bölümlerini kaydetmek üzere
tapu kütüğü ile aynı esaslara bağlanmış bir kat mülkiyeti kütüğü tutulması
kabul edilmiştir.
·
Her bağımsız bölüm için ayrı sahife açılır.
o
Tamamlayıcı
resmi belgeler:
·
Kayıt ve işlemlerin gerekçe ve sebeplerini
oluşturan ve kütükleri tamamlayan belgelerdir.
·
Bunlarla kaydın geçerli bir sebebe dayanıp
dayanmadığı ve irtifakların kapsamı belirlenir.
·
Resmi senet, vekaletname, mahkeme ilamı,
veraset senedi, miras taksim sözleşmesi ve taşınmazın planı.
·
Eski adı: evrak-ı
müsbite.
o
Plan:
·
Arazinin durumunu ve sınırlarını gösteren
fenni usullerle kağıt üzerine yapılmış geometrik şekildir.
·
Doğru olmadığı ispat edilebilir.
o
Yevmiye
defteri:
·
Ayni hakların tescil, tadil, terkin ve tashih,
ile ilgili taleplerin tapu kütüğüne işlenmeden önce tarih sırasına göre
yazıldığı defterdir.
·
Ayni hakların sırasının belirlenmesi ve
kazanılması bakımından önemlidir.
·
Kütüğe sicille doğan ayni haklar, yevmiye
defterine kayıt edildiği andan itibaren hüküm ve sonuç doğurmaya başlar.
·
Yolsuzluklar, daha çok yevmiye defterinde
yapılan işlemlerde gerçekleştirilir.
2. Fer’i (yardımcı) siciller
o
Sadece asli sicillerin tutulmasını,
kullanılmasını ve onlardan yararlanılmasını kolaylaştırırlar.
o
Mal
sahipleri sicili:
·
Tapu daireleri kendi mıntıkaları dahilindeki
taşınmaz maliklerini alfabetik sırayla (soyadın başharfi) kaydederler.
·
Ayni kişiye ait taşınmazlar ve tebligat adresi
burada bulunur.
o
Aziller
sicili:
·
Vekalet verenler alfabetik sırayla (soyadın
başharfi) kaydedilir.
·
Vekilin yetkili olup olmadığı buradan
anlaşılır.
·
Azil belgelerine dayanılarak tutulur.
o
Düzeltmeler
(tashihler) sicili:
·
Tapu kütüğünde yapılan yanlışlar bu sicilde
gösterilir. Her düzeltme bir sebebe dayanmalıdır.
·
Düzeltmeler yanlış yazım okunacak şekilde
üzeri kırmızı mürekkeple çizilerek ve sahifenin aynı sütununa doğrusu
yazılarak yapılır.
o
Kamu
orta malları sicili:
·
Mezra, yaylak, kışlak gibi yerler için
tutulur.
·
Bunlar özel mülkiyete konu teşkil etmezler.
o
Yazışma
defteri:
·
Tapu sicil müdürlüğüne gelen ve giden evrakın
tarih sırasına göre kaydedildiği defterdir.
·
Eski adı: muhaberat
(haberleşme) sicili.
o
Alacaklılar
sicili:
·
Tapu kütüğüne bir kere işlenen rehin hakkının
daha sonraki devirleri tapu dışı işlemlerle gerçekleşir.
·
Alacak hakkını iktisap eden kimselerin
yazıldığı defterdir.
3. Kayıt (Zabıt) Defteri:
o
Kadastro görmemiş yerlerde esası Osmanlı
dönemi yoklama kayıtlarına dayanan kayıt (zabıt) defterleri tutulmaktadır.
o
Kayıt
(zabıt) defteri: Mülkiyet ve rehin hakkı dışındaki ayni hakların kaydı
tutulur.
o
İpotek
kayıt defteri: Sadece rehin haklarının kaydı tutulur.
o
Kat
mülkiyeti defteri: Kat mülkiyeti için tutulur.
o
Fihrist
defteri: Tapu sicilindeki mal sahipleri siciline eşdeğerdir.
o
Ayrıca
yevmiye defteri, haciz defteri ve vekaletten azil defteri de
tutulmaktadır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tapu Sicili İşlemleri
Kayıt
(Tapulama) taşınmazın, tescil ayni hakkın tapuya kaydını ifade eder.
1.
Kayıt (Tapulama)
Geniş anlamda: Bir taşınmazın geometrik, fiili ve hukuki durumunun gerek
arazide, gerekse kağıt üzerinde tesbiti ile başlayan ve taşınmazın tapu
kütüğüne kaydı ve kadastro işlemlerini de içeren bir faaliyetler dizisidir.
(Bunun için kadastro terimi kullanılacaktır.)
Dar anlamda: Bir taşınmazın tapu kütüğünde ayrı bir sahifeye kaydı işlemidir.
(Bunun için kayıt terimi kullanılacaktır.)
a.
Tapulamanın
konusu:
Taşınmaz eşya + hak ve imtiyazlar
Taşınmaz = tapu kütüğünde ayrı bir sahifeye kaydedilebilen şeydir.
(hukuken)
·
Arazi
§ Hacim teorisi: Arazi sadece
eni ve boyu olan bir düzlemi değil, aynı zamanda derinliği de olan bir hacmi
ifade etmektedir.
·
Bağımsız ve
sürekli haklar
§ Ortada tapu
kütüğünde ayrı bir sahifeye kayda elverişli bir hak olmalıdır.
§ Düzensiz şahsi irtifaklar: Devir ve
intikali mümkün olan irtifaklar.
i.
Kanun
gereğince devir ve intikal kabiliyeti: Yapı (üst) hakkı, kaynak hakkı.
ii.
Mukavele
gereğince devir ve intikal kabiliyeti: diğer irtifak hakları
§ Bu hak sürekli
ve bağımsız olmalıdır.
§ Süresiz veya
en az 30 yıl süreyle kurulmuş haklar sürekli nitelikte sayılmıştır.
§ Talep şartı:
§ Bir hakkın
tapu kütüğüne kaydedilebilmesi için hak sahibinin (taşınmaz malikinin) yazılı
talepte bulunması gerekir.
·
Kat mülkiyeti
konusu bağımsız bölümler
·
Madenler (İsviçre MK)
§ Yargıtay
içtihadı ile maden işletme ruhsatından doğan hak, ayni hak benzeri bir hak
olarak kabul edilmiştir.
b. Tapulamanın (kadastronun) yapılış tarzı
·
Tarihçesi
·
Kadastro Kanununun amacı ve uygulama alanı
§ Kadastrosu
yapılmış yerlerde ikinci defa kadastro yapılsa bile bu tapu sicil
müdürlüğünce re’sen iptal edilir.
§ Dolu pafta sistemi: Bütün taşınmazların
tapuya kaydı sağlanacaktır.
·
Kadastro çalışmalarının uygulanması
§ Doğru tespit ilkesi: Kadastro
teknisyenleri taşınmaz üzerindeki hakları, sınırlarını, vb. doğru tespit
edebilmek için serbestçe soruşturma yapabilirler.
·
Taşınmaz tespitlerinin sonucu
§ Kesinleşmiş
kararlar kadastro komisyonunca değiştirilemez. Hak sahibi dava açarak kaydın
tashihini isteyebilir. 10 yıllık hak düşürücü süre söz konusudur.
§ 10 yıllık süre
içinde tapuda mevcut yolsuz kayda dayanarak yapılmış ayni hak iktisapları
korunur.
·
Kadastroya ilişkin uyuşmazlıkların çözümlenmesi
§ Her kadastro
bölgesinde tek hakimli, Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatını haiz kadastro
mahkemesi kurulur.
§ Bu mahkemeler
tutanaklara ilişkin davalara, tespitten önceki haklara dayanılarak açılan
davalara, tespit anındaki uyuşmazlıklarla ilişkin davalara bakarlar.
§ Basit
yargılama usulü. Adli tatil yok.
c. Tapulu taşınmazın bölünmesi ya da
birleştirilmesi
·
Bölünme: Bölünen
taşınmazın sahifesi kapatılır, her yeni bölüm için yeni bir sahife açılır.
·
Birleştirme:
Birleştirilen taşınmazların sahifeleri kapatılır, yeni taşınmaz için yeni bir
sahife açılır.
2.
Taşınmazın teşhisine yarayan bilgilerin kaydı
3.
Tescil
a.
Tescil
kavramı: Tapuya kayıtlı olan taşınmaz zerinde bir ayni hakkın doğması için
yapılması gereken tapu sicili işlemidir.
b. Tescil
Kurucu tescil: Ayni hak
tapu siciline yapılacak tescil işlemiyle tesis veya iktisap edilir.
Mutlak tescil
ilkesi: Ayni hakkın doğması veya kazanılması için tapu siciline yapılacak
tescil işlemi şarttır.
Açıklayıcı
tescil: Ayni hak önceden tapu dışında iktisap edilmiştir, ancak tescille
aleniyet kazanır. Bu tescil yapılmadan hak sahibi tasarrufta bulunamaz,
karine fonksiyonundan yararlanamaz.
Tescile tâbi olmayan
ayni haklar: Bazı ayni hakların doğumu, mevcudiyeti ya da dermeyan edilebilmesi
tescile bağlı değildir. Bunlar:
-
Kanundan doğan ipotekler
-
Kamu hukukundan doğan taşınmaz yükümlülüğü
-
Açıktan geçen mecra irtifakıdır.
Tapu kütüğüne tescile gerek olmaksızın
devren iktisabı mümkün olan ayni haklar:
-
Taşınmaz rehni
-
Devredilebilen şahsi irtifaklar
-
Taşınmaz yükü
İlk defa tapuda sahife açılırken mevcut ayni haklar re’sen tescil
edilir.
Sonraki tesciller için talep (istem) ve tevsik (belgeleme) koşullarının
gerçekleşmesi gerekir.
·
Talep (istem):
Tescil
talebinde bulunmaya taşınmazın gerçek maliki yetkilidir, bu aynı
zamanda tapu kütüğünde kayıtlı malik de olmalıdır.
Tescil
talebinde bulunan kimse fiil ehliyetini haiz olmalıdır.
Bu yetki
bizzat ya da temsilci tarafından kullanılabilir.
Rızaî temsilde
bu yetki özel olarak belirtilmelidir. (Noterlikçe düzenlenmiş bir temsil
belgesi olmalıdır.)
Tescil talebi
tapu sicil memurluğuna YAZILI olarak yapılır. Yazılı olmayan başvurular tapu
sicil memurunca yazılı hale getirilir.
Kat Mülkiyeti
Kanunu md 13: Sözleşme aynı zamanda tescil istemi sayılır. (Artık tescil
talebinde bulunmaya gerek kalmaz.)
TAKBİS
üzerinden elektronik başvuru yapılabilmektedir.
Tescil talebi
hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın yapılmış olmalıdır.
Tescil talebi
açık ve tam olarak istenmiş olmalıdır.
Tescil
talebinin hukuki niteliği:
aa. Ayni hak
tapu dışı kazanılmışsa: tescil talebi usuli bir işlemdir.
bb. Ayni hak
tescille birlikte kazanılmışsa: Üç görüş vardır:
1.
Ayni akit: tescil
talebi akdi niteliği haiz bir tasarruf işlemidir.
2.
Tescil talebi ayni etkisi olmayan usuli bir işlemdir.
3.
Tek taraflı iradeye
dayanan bir tasarruf işlemidir. (Hakim görüş)
Yevmiye
defterine kayıt yapıldığı andan itibaren talep sahibi taşınmaz üzerinde
tasarruf hakkını kaybeder. Tescilin tapu kütüğüne işlenip işlenmemiş
olması önemli değildir.
·
Tevsik
(belgeleme)
Talep sahibinin
tasarruf yetkisini ve tescilin hukuki sebebini belgelemesidir.
§ Talep yetkisinin tevsiki (belgelenmesi):
§ Malik ya da
hak sahibi tarafından yapılır.
§ Ayni şey
üzerinde başka ayni hak sahipleri varsa bunların da tescil talebine onay
vermeleri (muvafakat) gerekir.
§ Belgeleme,
sicilde hak sahibi kişi ya da onun temsilcisi olduğunu belgelemekle
gerçekleşir.
§ Ayni hakkın
sicil dışı kazanılmasında (mahkeme kararı, miras) bu durum belgelenmelidir.
§ İstem sahibi
hak ve fiil ehliyetini haiz olduğunu da ispat etmek zorundadır.
§ Evli ise
eşinin bu işleme onay verdiğinin ispatı gerekir.
§ Tapu memurunun
istem sahibinin ayırt etme gücü olup olmadığını araştırma yükümlülüğü yoktur.
§ Hukuki sebebin tevsiki (belgelenmesi):
§ İktisap sebebinin mevcudiyetinin
ve geçerliliğinin ispatı gerekir.
§ İlgili
belgeler tescil talebine eklenir.
§ Hukuki sebep
bir hukuki işlem ise, şekil şartına uygunluk incelenir.
§ Kanun hükmü
ise (genellikle ipotektir) ipoteğin kurulmasına ilişkin belgeler ibraz
edilmelidir.
§ Akit
yapılmasını gerektirmeyen hallerde tescil hak sahibinin tek taraflı beyanı
ile yapılabilir.
§ Tapu memurunun
geçerli bir hukuki sebebin varlığını araştırma yükümlülüğü vardır.
·
Tescilin
yapılışı
§ Önce yevmiye
defterine kayıt yapılır.
§ Yetki ve
hukuki sebep ispat edilir.
§ Tapu memuru
talepleri tapu kütüğüne tescil eder. (Mavi veya siyah mürekkeple, kitap
harfleri ile, kazıntı silinti yapılamaz.)
c. Terkin
·
Bir tescilin üzeri çizilerek hükümsüz hale getirilmesi demektir.
·
Hak üzerinde ayni etkiye sahip bir tapu sicili işlemidir.
·
Bununla ayni hak sona erer.
§ Yenilik doğuran (ayni hakkı sona
erdiren) terkin
§ Açıklayıcı terkin
d. Tadil
·
Bir ayni hakkın kapsamını daraltmak ya da genişletmek için yapılan tapu
sicil işlemidir.
·
Kısmen bir tescil, kısmen de bir terkin içerdiğinden, bağımsız bir tapu
sicili işlemi değildir.
·
Tadil, tapu kütüğünde hak sahibi görünen ve yapıldığı zaman aleyhine
sonuç doğuran kişinin talebi üzerine yapılır.
·
Taşınmaz rehniyle (ipotekle) teminat altına alınan bir alacağın nakli
kural olarak tapu kütüğünde bir değişiklik yapılmasını gerektirmez.
4.
Şerhler
·
Kanunda sınırlı olarak belirtilen ve ayni hakkın dışında kalan bazı hak
ve durumların tapu kütüğüne kaydıdır.
·
Bazı şahsi haklar, tasarruf yetki kısıtlamaları, geçici tesciller.
·
Ayni hak tesis ya da tespit etmez, sadece açıklığa kavuşturur.
·
Şerh edilebilecek hak ve hukuki durumlar: numerus clausus.
a. Şahsi hakların şerhi
·
Sadece kanunda öngörülen şahsi haklar şerh edilebilir. Bunlar:
§ Arsa payı
karşılığı inşaat
§ Taşınmaz satış
vaadi
§ Kira
§ Alım
§ Geri alım
§ Sözleşmeden
doğan önalım hakları
§ Rehinli
alacaklının boş dereceden yararlanma hakkı
§ Bağışlamadan
dönme (rücu) şartı
§ Adi ve hasılat
kiraları
·
Bu amaçla yapılan sözleşmeye şerh sözleşmesi denir.
·
Burada da talep ve tevsik şarttır.
·
Bunu yapacak olan kimse şerh yapıldığı zaman aleyhine sonuç doğacak
olan maliktir.
·
Şerh sözleşmesi geçersizse şerh de geçersizdir.
·
İstenen resmi senet tapu sicil müdürlüklerince ya da noterlerce
resmiyet verilen senetlerdir.
·
Taşınmaz satış vaadinde geçerli bir vaadin varlığı yeterlidir, ayrıca
bir şerh anlaşmasına gerek yoktur.
·
Kanunkoyucu bazı şahsi hakların şerhlerini azami bir süreyle
sınırlandırmıştır.
§ Önalım, alım,
geri alım için şerh tarihinden itibaren 10 yıldır.
§ Taşınmaz satış
vaadinde şerh tarihinden itibaren 5 yıldır.
§ Taraflarca
süresiz şerh öngörülmüşse bu TKM 23/II’ye dayanılarak sınırlandırılabilir.
§ Şerh süresi
asıl borç süresinde kısa olabilir, ama daha uzun olamaz.
§ Yapılan şerh
sürenin sonunda re’
§ sen terkin edilir.
b. Tasarruf tahditlerinin şerhi
·
Çekişmeli
hakların korunmasına ilişkin mahkeme kararları
·
Haciz, iflas
kararı ve konkordato ile verilen süre
§ Konkordato: Özel ve cebri
bir icra yoludur.
·
Aile yurdu
kurulması ve art mirasçı atanması
§ Aile yurdu: Kişi, iaşe ve
mesken ihtiyaçlarını karşılamak üzere konut ve taşınmazlarını hakim kararı
ile aile yurdu haline getirebilir. Malik artık taşınmazlar üzerinde hiçbir
ayni hak tesis edemez. Taşınmaz cebri icra konusu olamaz. Bu nedenle aile
yurdunun kurulması için tapu kütüğüne şerh verilmesi şart koşulmuştur.
§ Art mirasçı atanması: Önmirasçı
taşınmazı iktisap eder ve artmirasçıya devreder. Bu arada üçüncü kişilere
temlikini önlemek için tapu kütüğüne şerh konur.
c. Geçici tescillerin şerhi
·
Dava konusu ayni hakkın güvence altına alınması gereği (kaydın yolsuz
olduğu hallerde, kaydın tashihi davasında yapılır).
·
Tescil için gerekli belgelerin eksik olması hali. Belgeler tamamlanınca
kesin tescil yapılır.
·
İşçi ve müteahhitlerin kanuni ipotek haklarının şerhi (ipotek miktarı
belli olmalıdır.). 3 aylık hak düşürücü süre.
·
Üst hakkı iradını teminat altına alan kanuni rehin hakkı.
·
Vakfın tesciline karar veren mahkeme kararın kesinleşmesini beklemeden durumu
tapu idaresine bildirir ve taşınmazlara geçici şerh koydurarak üçüncü
kişilere satımını önler.
·
Kamulaştırılacak taşınmazın şerhi. İdare 6 ay içinde kamulaştırma
bedelini ödeyip mahkemeden tescil isteğinde bulunduğuna dair bir belge
almalıdır. Yoksa şerh re’sen terkin edilir.
d. Diğer şerhler: Şerh niteliği
taşımamasına karşın şerhler sütununa yazılması gereken diğer kayıtlar.
5.
Beyanlar
·
Taşınmaz eklentileri ve taşınmaz mülkiyetine getirilen kamu hukuku
kısıtlamaları beyanlar bölümüne yazılır.
a. TMK ve Tapu Sicil Tüzüğü’nde öngörülen
beyanlar
·
Eklentilerle ilgili beyanlar.
·
Kanuni geçit hakkı.
·
Eski hukuktan intikal eden, fakat tesisleri artık mümkün olmayan ayni
haklar.
·
İnşaatçı ipoteğine ilişkin olarak yüklenici ve işçilerin işe başlama
tarihleri.
·
İki taşınmaz arasındaki bağımlılık ilişkisi.
·
Vesayete ilişkin mahkeme kararları.
b.
Kat mülkiyeti kanununda öngörülen beyanlar
·
Her bağımsız bölüme ait eklentiler
·
Yönetim planı ve sonra yapılan değişiklikler
·
Devredilen arsa payları
·
İleride inşa edilecek bölümlere tahsis edilecek arsa payı
·
Devre mülk hakkı
c.
Kadastro kanununda öngörülen beyanlar
d.
Kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanununda öngörülen beyanlar
e.
İmar kanununda öngörülen beyanlar
6.
Tapu Kütüğü Tashihleri
·
Tashih
(düzeltme), gerçek durumu göstermeyen tapu kütüğü kayıtlarının gerçek duruma
uygun hale getirilmesi için yapılan tapu sicil işlemidir.
·
Tescil, terkin ve tadilde hukuki durumda bir değişiklik meydana gelmiştir.
Tashihde ise, sadece kayıt gerçeğe uygun hale getirilir.
·
Gerçek duruma aykırılık şu sebeplerden ileri gelebilir:
i.
Türk hukukunda nisbi tescil ilkesi kabul edilmiştir. Yani, kanunda
sayılan bazı hallerde ayni hak tescil edilmeden doğar ve intikal eder ve
terkin edilmeden son bulur. Bu hallerde yapılacak tescil ve terkin kurucu
(ihdasi) değil, bildirici (izhari)dir. Bu işlem yapılıncaya kadar tapu kütüğü
gerçeği yansıtmaz. (malik öldüğü halde mirasçılar adına kayıt yapılmamış).
ii.
Tapu kütüğü işlemleri sadece ilgililerin talebi üzerine yapılır. İlgisiz ve
yetkisiz bir kimsenin talebiyle yapılan işlem yolsuzdur.
iii.
Tapu kütüğüne yapılan işlemlerin
geçerli olması için geçerli bir sebebin mevcudiyeti gerekir. Sebebi geçerli
olmayan işlemler yolsuzdur. (Bağlayıcı olmayan ya da hukuki sebepten
yoksun bulunan işlemler) (Yolsuz tescil)
§ Yolsuz tescil:
·
Üçüncü kişilerin kütükteki kayda istinaden iyi niyetle ayni hak
iktisabına imkan verir.
·
Adına kayıtlı olduğu kimsenin zamanaşımı ile mülkiyeti iktisabına imkan
verir.
·
Gerçekte hak sahibi olmayan kimse lehine karine teşkil eder ve bu
durumdan adına tescil bulunan kimse yararlanır.
·
Gerçek hak sahibinin tasarrufi işlem yapmasını engeller.
·
Yolsuz tescil üç şekilde düzeltilebilir:
i.
Tapu memuru tarafından re’sen yapılan tashihler
1.
Yapılan yanlışlığın hakkın varlığı veya içeriği üzerinde etkisi yoksa
tapu müdürü bunu re’sen düzeltir.
2.
Yapılan yanlışlığın hakkın
varlığı veya içeriği üzerinde etkisi varsa:
a.
İlgililerin talebi ya da anlaşması ile yapılan tashihler. Taraflar olur
vermezse, tapu dairesince re’sen düzeltme davası açılır. Borçlandırıcı
işlem geçersiz ise yeniden düzeltme akdi yapılmalı ve akabinde düzeltme
talebinde bulunulmalıdır. Terkinle düzeltilebilen bir ayni hak söz konusu
ise düzeltme akdine gerek yoktur.
b.
Mahkeme kararı ile yapılan tashihler. Hak sahibince (ayni hakkı zedelenen kimse) açılacak
olan tashih (düzeltme) davası (= tapu kaydının tashihi davası = tapu
kaydının iptali davası = tapu iptal davası). Tashih davası ayni bir dava
olduğundan zamanaşımına uğramaz. Kurucu unsurların sakatlığı nedeniyle yolsuz
olan bir tapu işlemi düzeltilir. Ancak zamanaşımı ile mülkiyet iktisap
edilmişse, artık bu dava açılamaz. Bu bir tespit davasıdır. Davacı, eğer
zilyetlik kendisinde değilse bir de istihkak davası açmalıdır. (Tescil
davası ise niteliği itibariyle yenilik doğuran bir şahsi davadır.)
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tapu
İdareleri
|
Görevleri:
·
Devletin sorumluluğu altındaki tapu sicillerinin düzenli bir biçimde
tutulmasını,
·
Taşınmazlar ile ilgili her türlü akitli ve akitsiz tapu işlemleri ile
tescil işlemlerinin yapılmasını,
·
Siciller üzerindeki değişikliklerin takibini, denetlenmesini,
·
Sicil ve belgelerin arşivlenerek korunmasını sağlamak,
·
Bütün tapu kütüğü işlemlerini ve hukuki işlemleri yapmak.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tapu Sicilinin Tutulmasında Devletin Sorumluluğu
|
Aleniyetin
sağlanması ve bu yüzden doğacak zararların tazmini Devletçe karşılanır.
Tapu
memurunun yapmış olduğu yanlış işlemler sonucu doğan zararlardan Devlet
sorumludur.
Sorumluluğun
şartları:
1. Tapu sicilinin
tutulmasına ilişkin bir fiil veya kaçınma olmalıdır.
·
Resmi ölçüm ve kadastro işlemleri devletin sorumluluğuna girmez.
·
Resmi senet düzenlenirken tapu memuru noter sıfatıyla hareket
ettiğinden bu da devletin sorumluluğuna girmez.
·
Hatalı senede dayanılarak yapılan yanlış işlem ise devletin
sorumluluğuna girer.
·
Sahte vekaletname ya da verasetname: Yargıtay devletin sorumluluğuna
girdiğine karar vermiştir. Sahte vekaletname, verasetname ya da nüfus
cüzdanına istinaden bir taşınmazı devralan kimse, onun mülkiyetini iktisap
edemez. Üçüncü kişi iyi niyetli dahi olsa sonuç değişmez. Bu durumda
malik tashih davası açarak taşınmazın kendi adına kaydını
yaptırabilir. Ancak, söz konusu üçüncü kişiden bir başkası taşınmazı
devralacak olursa onun iktisabı geçerli olur. Bu durumda ilk malik mülkiyet
hakkını kaybeder, ancak devletin sorumluluğu doğar.
·
Aynı taşınmaz için tapu kütüğünde iki sahife açılması durumu da devletin
sorumluluğuna girer.
2. Tapu sicilinin
tutulması hukuka aykırı olmalıdır.
·
Tapu sicil memurunun tebligat yapmaması, sahte bir ipotekli borç senedi
düzenlenmesi hukuka aykırıdır.
·
Öngörülen süre içinde yapılmayan talebin reddi hukuka aykırı değildir.
3. Fiil veya
kaçınmadan bir zarar doğmalıdır.
4. Fiil veya
kaçınma ile doğan zarar arasında uygun illiyet bağı olmalıdır.
·
Muvazaalı satışa dayanan tescil yolsuz tescildir. İyi niyetli üçüncü
kişi kayda dayanarak taşınmazı iktisap edecek olursa bu iktisap geçerlidir.
Malik mülkiyeti kaybeder. Bu durum devletin sorumluluğuna girmez çünkü
zarar tapu sicilinin yanlış tutulmasından doğmamıştır.
Devlet
zararı hatalı memura rücu edebilir.
Memur
aleyhine tazminat davası açılamaz.
Dava,
devlet aleyhine genel mahkemelerde açılır.
·
Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
·
Yetkili mahkeme tapu sicilinin yolsuz tutulduğu yer mahkemesidir.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Maddi Tapu Sicili Hukuku
|
En
önemli tapu kütüğü işlemi tescildir.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tescilin Hükmü
|
1. Tescilin menfi (olumsuz) hükmü:
·
Tescil yapılmadıkça ayni hak doğmaz.
·
Hak yevmiye defterine kayıtla sonuçlarını doğurmaya başlar. Ayrıca
mutlaka tapu kütüğüne tescil gerekir.
·
Tapu kütüğüne tescil yapılmamışsa ayni hak doğmaz veya kazanılmaz,
etkisini göstermez, mevcut sayılmaz.
·
Aynı taşınmaz üzerindeki farlı ayni haklar öncelik sırasını tescil
tarihine göre alırlar.
·
Nisbi tescil
ilkesi: Kanunda öngörülen bazı hallerde ayni hakkın iktisabı tescilden önce
gerçekleşir (Miras, işgal, istimlak, cebri icra, şirketlerin birleşmesi, mahkeme
kararı, evlenme mukavelesi, feshedilen hükmi şahısların malvarlıklarının kamu
kurumlarına devri, vakfedilen malların devri) (kanuni ipotek hakları) (rehin
hakkının devren iktisabı)
·
Bu ilke terkinde de uygulanır.
2. Tescilin müsbet (olumlu) hükmü:
Tapu
kütüğüne kaydedilen ayni hak gerçekte de mevcut ve geçerli sayılır.
TMK 1023: Tapu kütüğündeki
tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü
kişinin bu kazanımı korunur. Tapu kütüğüne itimat ilkesi.
·
Kütükte aynı hakka ilişkin bir yolsuz kayıt bulunmalıdır.
§ Yolsuz kayıt (tescil): Hukuki sebep
yokluğu, butlan, ehliyet sakatlığı, şekil şartı eksikliği, vb.
§ Evrakı müsbite: Kütükte
ayrılan yer sınırlı olduğundan sadece bu evraka atıfla yetinilir. Kayıt ve
evrak çelişkili olabilir. Üçüncü kişilerin bu evrakı kontrol etme zorunluluğu
yoktur, kütükteki kayıt esas alınır.
§ Bu şekilde yolsuz kayıt sayılmayan
HATALI KAYIT durumlarında ayni hak iktisabı mümkün değildir. (Adaşı
tarafından yapılan devirlerde) (Çift tapu durumunda: Kütük aleniyet ve
itimat fonksiyonunu yerine getiremez hale gelmiştir. Bu nedenle üçüncü kişinin
korunması söz konusu olamaz.)
·
Yolsuz kayda dayanılarak bir ayni hak iktisap edilmelidir.
§ Bu şekilde
şahsi hak iktisap edilemez.
§ Yolsuz tescil
sahibiyle yapılan kira, şufa veya iştira anlaşmaları gerçek maliki bağlamaz.
§ Yolsuz tescil
sahibinden rehin hakkı da iktisap edilebilir. Yeter ki rehin konusu
alacak mevcut ve geçerli olsun.
§ Taşınmaz rehni
bir ipotek değil de bir ipotekli borç senedi veya irat senedi tarzında tesis
edilmiş ise iyi niyetli üçüncü kişi korunur.
·
Yolsuz kayda dayanarak ayni hak iktisap eden kimse üçüncü kişi
olmalıdır.
§ Yolsuz tescil
sahibi ve gerçek malik dışındaki herkes üçüncü kişi sayılır.
§ Mirasçılar
üçüncü kişi sayılmaz.
·
Üçüncü kişi iyi niyetli olmalıdır.
§ Kaydın yolsuz
olduğunu bilememeli ya da bilecek durumda olmamalıdır.
§ İyi niyetin
tescilin yapıldığı sırada mevcut olması gerekli ve yeterlidir.
§ Kötü niyetle
iktisap eden kişi taşınmazı iyi niyetli birine satıp sonra geri satın almakla
korumadan yararlanamaz.
§ İyi niyet
asıldır. Aksini iddia eden taraf ispatla yükümlüdür.
§ Olayın
gerektirdiği özeni göstermeyen kişi iyi niyet iddiasında bulunamaz.
·
Üçüncü kişinin iktisabı diğer şartlar bakımından geçerli olmalıdır.
§ İktisap başka
sebeplerle sakatsa (sebep, yetki, ehliyet, şekil, irade bozukluğu, vb.),
tasarruf işleminin kurucu unsurlarından biri eksikse, iktisabın dayandığı
vekalet ya da verasetname sahteyse üçüncü kişi korunmadan yararlanamaz.
§ Taşınmazın
özel mülk konusu olmaya elverişli olmadığı durumlarda tapuya yapılan kayıt
sonuç doğurmaz.
TMK 1023’e
göre gerçekleşen iktisap bir def’i değil, bir itiraz teşkil eder.
Hakim
üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmadığını re’sen dikkate almak
zorundadır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Diğer Kayıtların Hükmü
|
1. Taşınmazı teşhise yarayan kayıtların
hükmü:
§ Hak sahipliği
gerçek duruma göre belirlenir (boş arsa, vs),
§ Taşınmazın plana
dayanan yüzölçümü üçüncü kişilerin iyi niyetle iktisaplarına esas olabilir.
2. Şerhlerin hükmü:
§ Şahsi hakların şerhi:
- Klasik Görüş: Şerh, konusu olan şahsi hakka ayni etki
kazandırır ve sahibine taşınmaz üzerinde sonradan hak iddia edenlere karşı
onu ileri sürebilme imkanı verir. Mülkiyet başkasına devredilse bile borç
ilişkisi ona kaynak sözleşmenin tarafları arasında devam eder. Yeni malik bu
duruma katlanmak zorundadır.
- Modern Görüş: (Hakim görüş):
Şerh bu haklara ayni değil, eşyaya bağlı hak niteliği kazandırır. Şerhedilmiş
şahsi hak herkese değil, sadece sonraki maliklere ve diğer hak sahiplerine
karşı dermeyan edilebilir. Üzerinde şuf’a, iştira, kira hakkı olan bir
taşınmaz bir haksız fiil sonucu yıkılacak olursa, bu hakların sahipleri
failden tazminat isteyemez. Ayni hak olsaydı, isteyebilirlerdi.
- Yolsuz şerh, bir hakkın
kazanılmasına esas teşkil etmez.
§ Tasarruf tahditlerinin şerhi:
- Bunlar,
şerhedilmiş hak ve hukuki ilişkilere taşınmaz üzerinde sonradan kazanılmış
haklar karşısında öncelik kazandırır. Bu tahditler malikin tasarrufuna engel
olmaz. Ancak esas davanın kazanılması halinde iktisapta bulunanlara karşı
ileri sürülebilmesine imkan sağlar. (TMK 1010)
- Medeni Kanun
dışında öngörülen tasarruf tahditlerine ilişkin şerh ise, tapu kütüğünü
tasarruf işlemlerine kapatır.
§ Muvakkat tescillerin şerhi:
- Üçüncü kişilerin
iyi niyet iddialarına engel olur.
- Belgelerin tamamlanması
amacıyla konulmuşsa, kesin tescil bu şerhin yapıldığı tarihten itibaren sonuç
doğurur.
3. Beyanların hükmü:
§ Her duruma
göre değişir.
§ Tahsis
beyanında karine teşkil eder.
§ Eski hukuktan
intikal edip de bugün tesisleri mümkün olmayan ayni hakların beyanı üçüncü
kişilerin iyi niyet iddialarına engel olur.
§ Eşyaya bağlı
ayni hakların hakim taşınmazın sahifesine yapılan beyan ve veraset ilamının
beyanı açıklayıcı bir role sahiptir.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||